Üstün Dökmen

Yarına kim kalacak?

08 Ekim 2023 Pazar

Bu yazıda Moreno’nun ve Darwin’in görüşlerinden yola çıkarak toplumlardaki atanmış, seçilmiş ayırımını yorumlamaya çalışacağım.

20. yüzyılın başlarında Moreno, ”Yarına Kim Kalacak?” adlı eserini yayımladı. Sosyometrinin kurucusu olan Moreno’nun en tanınmış tekniklerinden birisi sosyometri testi, diğeri ise psikodramadır.

Sosyometri testinde Moreno bir gruptaki kişilere belirli bir etkinliği o gruptaki kişilerden hangisiyle birlikte gerçekleştirmek istediğini sorar. Böylece bazı kişiler çok sayıda kişi tarafından, bazıları az sayıda kişi tarafından seçilir, bazılarını ise hiç kimse seçmez. Moreno’nun hipotezi şöyledir:

“Seçilenlerin yarına kalma ihtimalleri yüksektir, seçilmeyenlerin yarına kalma, yani yaşama tutunma ihtimalleri düşüktür.”

Özetle seçilmeyenler yarına kalmayacaktır. Bu iddia ürkütücüdür ancak Moreno’ya göre bir çözüm vardır, “Bazılarının yarına kalması zor olabilir ancak sosyometri tekniklerinden, özellikle psikodramadan yararlanılırsa yarına herkes kalabilir” der.

Moreno’nun görüşleri bir ölçüde Darwinci görüşe dayanmaktadır. Darwin’e göre canlıların yapılarındaki (fenotiplerindeki) farklılıklardan ötürü yarına kalma ihtimalleri farklılık gösterir. Bu farklılıkların yanı sıra mutasyonlar, tesadüfler doğal seçilime yol açar. Doğa, çevresine uyum sağlama ihtimali yüksek olanları yani güçlü olanları seçer, böylece bunlar evrim sürecinde yarına kalırlar.

Darwin’e göre insanlar tarafından kasıtlı olarak gerçekleştirilen yapay seçilimden farklı bir de kendiliğinden, tesadüfler yoluyla ortaya çıkan doğal seçilim mevcuttur. Bir çiftçi hayvanlarını kendi tercihine göre çiftleştirdiğinde yapay seçilim söz konusudur, doğada ise uyum sağlayandan, güçlü olandan yana ortaya çıkan doğal bir seçilim, doğal bir ayıklanma vardır. Şimdi bu görüşten yola çıkarak bazı toplumsal olayları yorumlamaya çalışacağım.

TOPLUMDA SEÇİLMİŞLER VE ATANMIŞLAR

Darwin’e göre bir yanda kendiliğinden ortaya çıkan doğal seçilim diğer yanda ise insanların gerçekleştirdiği yapay seçilim var. Örneğin bugün evlerdeki yüzlerce farklı köpek türü 12 bin yıl önce evcilleştirilen kurtların soyundan gelmektedir. Bir açıdan baktığımızda doğada doğal seçilim vardır, hayatta kalanlar kendiliklerinden seçilmişlerdir, doğada atanmış yoktur, doğa taraf tutmaz.

Birilerini atama olayı insana özgüdür, evrim sürecinde ise seçilme atanmadan daha üstündür, daha kalıcıdır. Örneğin yapay seçilimle üretilmiş köpek türleri hastalıklara yeterince dirençli değildir.

Bu gerçekten yola çıkarak şöyle bir hipotez ortaya akmak istiyorum: Doğadaki doğal ve yapay seçilimleri hatırlatır şekilde toplumlarda da doğal ve yapay seçilimler vardır. Örneğin gruplardaki kişilerin özgür iradeleriyle seçilmiş belediye başkanları veya rektörler vardır bir de üst yönetimler tarafından atanmış kayyum belediye başkanları veya atanmış rektörler vardır. Atanmışlar kısa vadede hatta orta vadede güçlü gözükebilirler ancak toplum uzun vadede özellikle bazı konumlarda kendi seçtiği yöneticilerle yükselecektir. Toplumların seçilmiş belediye başkanlarına veya seçilmiş rektörlere ihtiyacı vardır.

Bir zamanlar üniversitelerimizde rektör seçimi yapılırdı ancak cumhurbaşkanı en fazla oy alan üç adaydan birisini seçerdi. Bu yöntem öğretim üyelerine tam güvenilmediği anlamına geliyordu. Bazen üç adaydan birincisi 1000, ikincisi 800, üçüncüsü ise sadece 15 oy alırdı, cumhurbaşkanı üçüncüyü seçme hakkına sahipti. Yani mış gibi bir seçim yapılırdı. Sonra bu bile yapılmaz oldu. Pek çok alanda evrim doğal seçilimle ileri gider, insanların atanma yöntemi ise tekelciliğe, monarşiye yol açar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Işığı üretmek 21 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları