Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Başbakan utanç ve telaş içinde'

17 Eylül 2011 Cumartesi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’yken PKK yöneticileri ile yurtdışında yaptığı görüşmenin, devlet görüşmesi sayılamayacağını belirterek, “Fidan Başbakan’ın özel temsilcisi olarak katılıyor o görüşmeye. O yüzden resmi değil özel bir görüşmedir. O görüşme bir devlet görüşmesi olsa, oradaki devlet adamı CHP’yi ve MHP’yi PKK yöneticilerine şikâyet edemezdi” dedi. Fidan ile CHP Genel Merkezi’nde baş başa bir görüşme yaptığını da ilk kez Cumhuriyet’e açıklayan Kılıçdaroğlu, kendisine PKK ile yürütülen müzakerelerden hiç bahsedilmediğini bildirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın halkı kandırdığını belirten Kılıçdaroğlu, “Başbakan seçim sürecinde PKK’yi kullanmıştır. O görüşmeden bu yana onlarca vatandaşımızı teröre kurban ettik. Başbakan çıkıp halktan özür dilemelidir” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Cumhuriyet’e şu değerlendirmelerde bulundu:

Bu devlet görüşmesi değil: Başbakan halkı aldatıyor, ‘İmralı’ya gidip görüşme yaparlar’ diyor. Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşme yapıldığını herkes biliyor. CHP olarak biz de teröre son verecekse bundan yanayız. Ama Oslo’da yapılan çok farklı. Bu MİT ile PKK arasında yapılan bir devlet görüşmesi değil. Müthiş bir çarpıtma var. Görüşme Başbakanlık ile, Başbakan’ın özel temsilcisi ile PKK arasında yapılan bir görüşmedir. Görüşme PKK ile Başbakanlık arasında oluyor ve Başbakan’ın özel talimatıyla oluyor. Başbakan ‘hükümet görüşmedi’ diyor ya, bal gibi de hükümetin görüşmesidir bu. Çünkü burada devletin görevlisi değil, Başbakan’ın özel temsilcisi var. Yanında bir MİT görevlisi vardı. Olay bu.

Başbakan sınır birliklerini anlattı: Başbakan da heyetiyle görüştü bizimle. Ama bilinenleri, terörle mücadeleyi anlattı. Asker ne istiyorsa veriyoruz ama önlenmiyor dedi. Bundan hiç bahsetmedi. Madem devlet görüşmesi yapıyorsun neden ana muhalefet partisini bilgilendirme ihtiyacı hissetmedin? Görüşmelerin devlet görüşmesi olmadığını bunlar da gösteriyor.

Devletin adamı CHP’yi şikâyet etmez: Görüşmede Fidan CHP’yi, MHP’yi şikâyet ediyor. Kime? PKK yöneticilerine. Gerçekten devlet görüşmesi olsa, devletin adamı muhalefeti şikâyet edebilir mi? Siyasetle ilgili yorum yapabilir mi? Hayır. Şimdi ‘Fidan’ı yedirmem’ diyor. Fidan’ın kabahati yok ki. Tüm sorumluluk onu özel temsilci olarak oraya gönderen Başbakan’dadır.

Dolmabahçe’nin başka versiyonu: İş öyle bir noktaya gitmiş ki, iş artık kamu görevlilerinin PKK’nin iki kanadı arasında kuryelik yapmasına kadar varmış. Oslo’dan aldığı mektubu İmralı’ya götürüyorlar. Bu görüşme özel bir görüşmedir. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile yapılan Dolmabahçe görüşmesinin bir başka versiyonudur.

Terörün faturasını kim ödeyecek: Bu görüşmelerin 2009 sonu, 2010 başında yapıldığı anlaşılıyor. Ama sonuç yok. O günden bu yana terör saldırılarında onlarca insan öldü. Başbakan’ın çıkıp Türk halkına bu görüşme sonrasında ortaya çıkan terör bilançosunun hesabını vermesi lazım.


İşte Kılıçdaroğlu'nun değerlendirmelerinden satırbaşları:


 Erdoğan iki kez özür dilemeli

Başbakan, ‘Habur bir daha tekrar edilmeyecek’ diyor. Demek ki Habur’da yaşananlar dolayısıyla Türk halkından özür dilemesi gerekiyor. Muhalefet partilerine karşı kullandığı kötü üslup nedeniyle de yine halktan özür dilemesi lazım. Özür dilemesi gereken bir kişi daha var. O da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç. Görüşme iddiaları çıktığında o da ‘bunu söyleyenler namussuzdur’ demişti. Onun da bu halka bir özür borcu var.


Başbakan utanç ve telaş içinde

Başbakan’ın ‘telaş içinde değilim’ demesi bile aslında nasıl bir utanç ve telaş yaşadığının işareti. Görüşmeler başka bir yerde ama o hâlâ ‘İmralı’ deme ihtiyacı duyuyor. Utanıyor çünkü. Bu halkı aldattı, yalan söyledi. Oysa gazeteciler bana Öcalan’la görüşülebilir mi diye sorduklarında ben daha o bunu söylemeden önce ‘Eğer terör bitecekse Türkiye bunu aşacaksa Abdullah Öcalan’la da görüşülebilir’ demiştim zaten. Ama o kalktı ne dedi? ‘Şerefsiz’ dedi. Şimdi çıkmış ‘ben onlarla nasıl işbirliği yapacağım’ diyor. Hem bilgi vermeyeceksin, hem özel görüşmeler yapılıyor dediğimizde en ağır dille suçlayacaksın. Sonra da bunlar ortaya çıkınca çıkacaksın milletin önüne, yine bizi suçlayacaksın. Bu kadar kaba bir siyaset sadece Türkiye’de olur.


Erdoğan PKK’yi kullandı

Bana göre bu sürecin tek anlamı var: AKP PKK’yi kullanmış. Önce referandum arkasından da seçim sürecinde terör olmadan bölgeye rahat propaganda yapma ve orada oyunu arttırmak için bu süreci kullanmış. Referandum ve seçimleri de kapsayacak şekilde üç kez ertelenen ateşkes seçim sonrasında birden nasıl sona erdi. Ne oldu da yine bu noktadayız?

Terör bitecekse görüşme olur

Biz öteden beri ‘Terör bitecekse Abdullah Öcalan ile görüşme olabilir’ dedik. ‘Hükümetin bu konudaki çözümleri nedir, getirsinler hepsine destek vermeye hazırız’ dedik. Bu kadar açık desteğimize rağmen bugüne kadar bize çözümle ilgili hiç gelmedi. Herkes bilmeli ki çözümün tek gerçek adresi CHP’dir, çözümsüzlüğün adresi de AKP’dir.


Yargının ele geçtiğinin itirafı

PKK yöneticileriyle görüşmede Habur sürecinde hukukun dışına çıkıldığı da söyleniyor. Biz verdiğimiz gensoruda aynısını söyledik. Hayır deyip reddettiler. Şimdi PKK’lilere hukukun dışına çıkıldığını söylüyorlar. Önemli bir şey daha var. ‘Yargıyla ilgili bir şey çıktığı zaman, biz onu hallederiz’ de diyorlar. Nitekim Habur’da hallediyorlar zaten. Bu ne anlama geliyor? Yargının tümüyle siyasallaştığı ve siyasi otoritenin emrine girdiğini gösteriyor.


Çifte standart

Sayın Beşir Atalay bu görüşmenin sızmasını gayri ahlaki bulmuş. Biz öteden beri söylüyoruz. Devletin güvenliği tehlikede bu yasadışı dinlemeler ve sızdırmalar nedeniyle diye. İşlerine gelince normal oluyor, ahlaki oluyor, gelmeyince ‘gayri ahlaki’.


Güvenlik yara aldı

Bütün bu olaylarda Türkiye’nin güvenliği büyük yara almıştır. Genelkurmay Başkanı dinleniyor, MİT Müsteşarı dinleniyor, Başbakanlık dinleniyor. Yani dinlenmeyen kalmadı. Böyle bir devlet olmaz. Devlet sırları piyasaya dökülür mü? Başka ülkede bu yüzden istifalar olur ama bizde olmaz. Çünkü bizde etik değerlere bağlılık yok. Tüm bu olumsuzluklara karşın milletin gözünün içine baka baka yalan söylenir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları