‘Halk öğrenecek’

30 Haziran 2014 Pazartesi

Kılıçdaroğlu, TÜRGEV’in açtığı davadan memnun olduğunu söyledi

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde yer aldığı Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. TÜRGEV ismi 17 Aralık sonrasındaki yolsuzluk iddiaları ortasında gündeme gelmişti. CHP lideri Kılıçdaroğlu, TÜRGEV’e yapılan 100 milyon dolarlık bağış meselesini kamuoyunun bilgisine ilk getiren isimdi.

Korkmam, memnun olurum
CHP lideri Kılıçdaroğlu’na açılan davayla ilgili görüşünü sorduğumuzda şu yanıtı verdi: “Açsınlar. Böyle büyük bir rakamla açıyorlar ki korkalım da konuşmayalım. Baskı altına almak istiyorlar bizi. Korkmak ne kelime... Tam tersine memnun olurum. Dava açılınca bizim de söyleyecek sözümüz olacak tabii. İşte o zaman halkımız TÜRGEV konusunda dönen dolapları bir bir öğrenecek.”

Sorgulamak görevimiz
“Bu vakıf ne zaman kuruldu? Hangi gerekçeyle vergi muafiyeti kazandı? Kimden, ne kadar bağış aldı? Bu bağışlar karşılığı kimler, hangi özelleştirme ihalelerini, hangi kamu ihalelerini kazandılar? Bunlar hep gizli. Açıklanmıyor. Tüm bunları sorgulamak bizim görevimiz. Tamamını da ortaya çıkaracağız. Bu vakıf devletten ihale alanların, bağışlarının toplandığı bir kurum olarak konumlandırılmış durumda. Nüfuz ticaretinin varlığı sayesinde para topluyor. Ama çıkıp bu iddialara yanıt vermek yerine mahkemeye başvurarak üzerimizde psikolojik baskı kurmayı hedefliyorlar.”

Hangi kurumlardan bilgi istenecek
CHP lideri mahkeme kanalıyla bilgi talebinde bulunacakları kamu kurumlarını da şöyle sıraladı: “Vakıflar Genel Müdürlüğü. Gelirler Genel Müdürlüğü. Gelir İdaresi Başkanlığı. Ve İçişleri Bakanlığı. Bilançolarını, gelir gider tablolarını isteyeceğiz. Şunu tek tek ortaya koyacağız: TÜRGEV’e kimler bağış yapmış. Ve bu bağışları yapan şirketler sonradan hangi özelleştirmeleri, hangi devlet ihalelerini kazanmışlar. Bunlar tek tek belirlenince bu TÜRGEV işinin mahiyeti çok daha net biçimde ortaya çıkacak.”

Davaya sürpriz belge
Başbakan Erdoğan da 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına ilişkin ses kayıtlarının yayımlanması nedeniyle Kılıçdaroğlu aleyhinde 200 bin liralık bir tazminat davası açmıştı. Kılıçdaroğlu dava konusunda da önümüzdeki günlerde sürpriz bir adım atmaya hazırlanıyor.
Kılıçdaroğlu bu konuda da şu bilgileri verdi: “Hükümetin emrindeki TÜBİTAK, Başbakan ile oğlu arasındaki ‘Sıfırlayın’ konuşmasının montaj olduğunu açıkladı. Oysa Demokrasi Denetçileri Derneği isimli bir sivil toplum kuruluşu, İngiltere’nin en saygın kurumlarından birine aynı kaydın ses incelemesini yaptırdı. Ve o kayıtların montaj olmadığı raporu verildi. İşte şimdi biz de o raporu mahkemeye sunacağız.”

‘Unutulmasın’ diye konuşuyorum
30 Mart seçim sonuçlarına ilişkin CHP içinde yapılan temel özeleştirilerin başında “17 Aralık dosyasının peşine takılmamalıydık. Sürekli yolsuzluktan bahsetmek bize oy getirmedi” söylemi geliyordu.
Ancak CHP liderini seçimlerden bu yana Meclis’te ve diğer programlarında yaptığı konuşmalarda Başbakan, ailesi ve bakanlar ile ilgili yolsuzluk iddialarını istisnasız her seferinde gündeme getiriyor. Özellikle de Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen “Sıfırlama” konuşmasını... Bu gözlemimizi kendine anımsattığımızda şu değerlendirmeyi yaptı: “Haklısınız, bilinçli olarak yapıyorum. Unutulmasın diye yapıyorum. Hakkında bu kadar büyük şaibe bulunan bir ismin cumhurbaşkanlığı gibi devletin en saygın noktasına çıkmaması için yapıyorum. Konuşmaya da devam edeceğim.”

Avrupa’nın tepesinden kaset yorumu
Başbakan ile ilgili ses kayıtlarıyla ilgili Avrupa’dan da çok önemli bir tepki geldiğini işittik. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran kısa süre önce Danimarka’da yapılan “Bilderberg” toplantılarına katıldı. Basına kapalı gerçekleşen toplantılar sırasında Türkiye’deki yolsuzluk iddialarını gündeme getiren Oran, “Başbakan’ın ses kayıtlarıyla ilgili Meclis’e verdiğimiz ondan fazla soru önergesi ‘özel hayatın gizliliği’ kavramının arkasına saklanılarak yanıtsız bırakılıyor” değerlendirmesini yapmış. Aynı oturumda yer alan AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Adalet, Temel Haklar ve Vatandaşlık konularından sorumlu üye Vivianne Redding ise bu sözler üzerine şu değerlendirmeyi yapmış: “Avrupa’da bizim uyguladığı'6Dız pratik şudur: Milletvekilleri, bakanlar ve Başbakan’ın ‘özel hayatı’ diye bir şey olamaz! Bu pozisyonlarda oturan insanların her konuda şeffaf ve hesap verebilir olmaları gerekir...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları