Güvenilmeyen ülkem!

06 Şubat 2017 Pazartesi

AKP iktidarının bu ülkeye yaptığı büyük kötülük içerde ve dışarda yarattığı güvensizlik ortamıdır. İster ekonomik, ister siyasal, hangi açıdan bakarsanız bakın, AKP Türkiye’si, tümüyle, güvenilmeyen bir ülkedir.
Toplum, bu güvensizlik ortamının her gün artan ve yoğunlaşan zararlarını çekiyor.
 
Ekonomide güven kalmadı!
Çok değil bir hafta önce Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK, Ocak Ayı Ekonomik Güven Endeksi’ni yayımladı. Mal ve hizmet üreten dört ana sektörü, imalat sanayisi, hizmet, inşaat ve perakende ticaret sektörlerini içeren endeks, geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık on puan düşüşle Ocak 2017’de 85.7’ye gerilemiş. Bu yetmezmiş gibi, son aylarda güven azalması hızlanmış, endeks Ocak 2017’de Aralık ayına göre 3.5 puan azalmış.
Ürettiği istatistiklerin birçoğu ekonomiyle uğraşanların saçını başını yolduracak kadar tutarsızolan TÜİK bile, yerlisi ve yabancısıyla üretici sermayenin ülkenin ekonomi yönetimine ya da AKP iktidarına duyduğu güveni yitirdiğini çok açık bir biçimde sergiliyor.
Uluslararası değerlendirme kuruluşları raporları olumsuz olduğunda bunu Türkiye düşmanlığına ya da bunların birilerinden aldığı rüşvete bağlayacak kadar ekonomik gerçeklerin dışına düşen AKP yönetimi, 15 senedir yönettiği TÜİK’i vatan haini ilan edemeyeceği için bir haftadır susuyor!
Güvensizlik doları tırmandırıyor; enflasyonu, son 63 ayın; beş yılın üzerine çıkarıyor; halk yoksullaşıyor.
Terörle iç içe yaşayan bu toplumda can güvenliği de yok; hukuk güvencesi de! Ancak devletin güvenlikten sorumlu kurumlarının başında bulunan iki kişi, Genelkurmay Başkanı Akar ve MİT Müsteşarı Fidan, Meclis’in bu konuyu araştıran Araştırma Komisyonu’na bilgi vermeye gelmiyor; gelmeyebiliyor. Güçlerini kimden aldıkları bilinen bu dokunulmaz ikili, Cumhuriyet karşıtı olduğu çok iyi bilinen bir din adamını, üstelik evinde, ziyaret edecek zamanı buluyor!
Böyle bir yönetime nasıl güvenilir?
 
Ya dış siyasette!
Gelenektir, yeni seçilen ABD başkanları diğer ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarını önem sırasına göre Beyaz Saray’da ağırlar ya da en azından bir telefon görüşmesi yapar.
Bu kez de öyle oldu. Ancak, lideri çağrılan ya da telefonla aranan ülkeler arasında, NATO üyesi, ABD’ye üsler veren sadık müttefiki ve defalarca açıkça görüşme isteyen Türkiye yok. Üstelik, ABD, Suriye’de bir tampon bölge oluşturmak istiyor ve bu konuyu Suriye ile 910 km sınırı bulunan Türkiye ile değil de diğer ülkelerle görüşüyor.
ABD Başkanı Trump’ın, halkının çoğunluğu Müslüman olan yedi ülkenin yurttaşlarına ABD’ye giriş yasağı getirmesi karşısında ABD halkı ayağa kalkarken ve dahası çok sayıda ülke ABD Başkanı’nı yerden yere vururken, bu ülkeyi yönetenler ağızlarını açmıyor; açamıyor. Bizim kendi kendine kahraman İslam koruyucularının çıtı çıkmıyor. Ey.. diye başlayan Osmanlı nutukları atmıyor; atamıyor.
Bu zavallılığı görmezlikten gelen AKP destekçisi yazar ve yorumcular ise liderlerinin, büyük devletleri nasıl dize getirdiğini; ne kadar emperyalizm karşıtı bir kahraman olduğunu ve böylelikle ezilen ulusların haklarını savunduğunu, sabah akşam bu halkın aklına akıtmaya, tam bir yalancılıkla devam ediyor.
Artık sermayenin ve en büyük yabancı dostunun güvenmediği bir ülkedir AKP Türkiye’si! Oysa AKP’nin iktidara gelmesinde, bu iki büyük güç, sermaye ve ABD çok etkili olmuştu. AKP o güveni de yıkmış bulunuyor.
Bu kez Türkiye kendi göbeğini kendisi kesmeli, güvenilmez AKP’nin anayasa dayatmasına mutlaka hayır demelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları