Sayın Başbakan, çağdaş teknolojinin nimetlerinden yararlanmanın risksiz olmadığını söyledi haklı olarak. Verdiği eğlenceli örnekleri yinelemek istemem. Gerçek olan, yalnızca çağdaş teknolojinin riskleri değil, teknoloji kullanmadan da yaşam yolunun risklerle dolu olduğudur. En bilinen örnek, sokakta giderken başa bir kiremit düşmesi örneğidir. Risksiz yaşam yok da, riskin sonuçları burada önemli olan. Deprem, tsunami gibi doğal afetlerin enkazı ve bütün olumsuz sonuçları da, sınırlı bir çevreyi etkileyen ve belli bir süre içinde onarılabilen yıkıma ve yaralara yol açar.
Nükleer kazaların sonuçları böyle değil. Kazanın da beteri elbette nükleer bombaların etkileri. Hiroşima ve Nagazaki bombalarının etkilerini o doğa ve insanlar hâlâ yaşıyor ve daha ne kadar yaşayacağı da bir bilinmez.
Özellikle stronsiyumun yarı değeri bin yıllarla ölçülüyor. Yani radyasyonun çevre, bünye ve canlıların organları üzerindeki değiştirici, sayrılayıcı etkileri yüzyıllar sürebilir. Kazanın büyüklüğüne ve rüzgârların şiddetine ve yönüne göre, radyasyon tehdidinin yayılma uzamı bütün dünyayı kapsayabilir. Çernobil kazasının Karadeniz bölgemizde yaşanan olumsuz etkileri günümüze dek sürüyor. Politikacının, yöre fındığını ve çayını kamera karşısında yiyip içmek erdemsizliği, bir insanlık suçundan başka bir şey değildir.
Risksiz atom santralı olamaz. En düşük risk olasılığını bile göze almak, gözü kara olmaktır. Bu yüzden, İsveç bu işi bitirme kararı almıştır. Almanya, önceki koalisyon döneminde var olan atom santrallarının 2018 yılına kadar kapatılmasını kararlaştırdı. Ama şimdi Merkel hükümeti, lobi etkisiyle yeniden otuzlu, kırklı yıllara dek uzattı. Bu, büyük tartışmalara yol açtı. Japonya’daki felaketin ardından uzatma kararından vazgeçme noktasına geldi.
Evet, bütün insanlık düşmanı işlerde lobiler kâr uğruna insanlığı her türlü büyük felaket olasılığına sürüklemekte beis görmüyorlar. Silah lobileri böyle, petrol lobileri böyle, atom santralı lobileri böyle. Atom enerjisi bu lobiler için us almaz kazançlarla dolu bir iş.
Oysa, Almanya önemli bir arıza yaşamadan bile, etkisi yüzyıllar, belki binyıllar sürecek kullanılmış nükleer çubukların, nükleer atıkların saklanabileceği uygun yeraltı mekânları bulamıyor onyıllardan beri. Halk, bu atıkların kendi yakınlarında bir yerde saklanmasına tepki gösteriyor. Zaten hükümet de bu saklama mekânlarının geçici olduğunu biliyor ve söylüyor. Sürekli bir saklama yeri bulmak bugüne dek mümkün olmadı. İlerde olacağı da kuşkulu.
Türkiye gibi bu işte de gecikmiş bir ülkenin önünde iki seçenek var. Ya herkes yaptı, bizim de hakkımız diyerek gözü kapalı, ufak da olsa risk alarak kazmayı vurmak. Ya da bu işte gecikmiş olmak bizim büyük şansımız diyerek, ülkenin elverişli koşullarından yenilenebilir enerji kaynaklarına yoğun yatırıma girişmek.
Bu ikinci seçenek alınırsa, o zaman komşulardan başlayarak atom santralsız ve atom bombasız bir bölgenin ve sonra tamamen atomdan arınmış bir dünyanın öncülüğünü yapabilir, yapmalıdır.
Bu seçenekler üstünde ciddi biçimde düşünmeli. Ama biliyoruz ki, lobiler ve onların uzantısı siyaset düşünmez yapar. O zaman Sayın Başbakan’ın ilk kazmayı vurmasına karşı gösteri hakkımızdan başka elde ne kalır?
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Risk Var, Risk Var!
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009