'Benim Yerim Dolmaz'
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları

'Benim Yerim Dolmaz'

03.05.2011 06:11
Güncellenme:
Takip Et:

Vaatlerin en ufak bir ciddiyeti olsa, en azından bu seçimlerde o üç beş milyon yurtdışı insanını temsilen ciddi yerlerde her parti adaylar gösterebilirdi. Ama insanlar gözden ırak, anayasal haklarından ırak. Ancak kendilerinden bir şey istenince anımsanıyorlar. Bu elli yıldır böyle. Göçün ellinci yılında da değişen bir şey yok.

Aday listeleri açıklandıktan sonra özellikle CHP saflarındaki bazı eski milletvekillerinin tepkileri, Meclis’te kesinlikle olmaması gereken bir zihniyeti gözler önüne serdi. Bu kişiler televizyonlarda iki, üç dönem milletvekili olmalarına karşın, bu kez aday gösterilmemelerini sindiremiyorlar. Bir yandan “küskün değilim” derken, hemen ardından “ama kırgınım”ı eklemekten geri kalmıyorlar. Efendim, ne büyük deneyimleri varmış da, partiye şimdiye dek ne büyük hizmetlerde bulunmuşlar da… Sanki deneyim ve hizmet yalnız Meclis’te yapılır. Onlar tersini söyleseler de bu sözler, bu kişilerin, artık partilerinin seçim başarısı için çalışmak istemediklerini ima ediyor.

En kötü milletvekili, bunu meslek edinendir. Milletvekili, adı üstünde, ulusun çeşitli kesimlerinden her türlü meslek erbabından bir ya da iki dönem seçilerek topluma ve ülkeye özel hizmet veren kişidir. Politikacı profesyonel olabilir, ama milletvekili profesyonel oldu mu, bu işi meslek olarak para için yapmaya başlar. Böyle milletvekiline hiçbir demokratik toplumun gereksinimi olamaz. Ama ne yazık, çoğunluk bu işi mesleğe çevirince, hizmet yarı yolda kalıyor.

Aday gösterilmeyen bazı kişiler ya da seçilmesi güç sıradan gösterilip istifayı marifet sananlar, kendilerini herkesten önemli görenlerdir. Hele benim şöyle büyük birikimim ve deneyimim var, diye tutturanlara, ustalarımdan Bertolt Brecht’in şu sözünü anımsatmak isterim:

“Bir makamda yerinin doldurulamaz olduğunu söyleyen kişi, o makamdaki görev ve sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Her makam ve görevde, sorumluluklardan biri de yerine geçecek halefleri en iyi biçimde yetiştirmektir. Bunu yapmayan suçludur.”

Bana kalırsa, milletvekilliğini yasayla en fazla iki dönem olarak sınırlamalıdır. O zaman ülkesine hizmet etmek isteyenler daha fazla öne çıkacaktır. Ayrıca bu değişim değerli ve yararlı kişilerin daha fazla önünü açacaktır.

Adaylık konusuna bakarken, kısaca bir noktaya daha değinmek isterim. Yurtdışında yaşayan yurttaşların seçme ve seçilme hakkı en az dört, beş seçimden bu yana anayasaya girmiş bir haktır. Her seçim öncesi, yurtdışındaki yurttaşlara bu seçim için düzenleme yapmak zaman bakımından mümkün değil artık, ama gelecek seçimler için herkesin bulunduğu yerde oy kullanması sağlanacaktır, boş vaadi verilir. Bu kez de öyle oldu. Yine bir aylık süre içinde rastlantıyla ülkeye girip çıkanlar gümrükte oy kullanabilecek. Bir de belli partilerin kümeler halinde taşıyarak satın aldıkları oylar atılacak. Seçmenin eğilimi de öylece saptırılacak. Seçim geçince, yine dört yıl her şey unutulacak.

Oysa başka ülkeler oldum olası yurttaşlarına konsolosluklarda ve bulunulan ülke yetkililerinin gösterdikleri yerlerde sandık kuruyor. Bir de isteyen oyunu belli bir süre içinde mektupla verebiliyor. Başka ülkeler yapıyor, ama biz beceremiyoruz. Yapmak istemiyoruz.

Vaatlerin en ufak bir ciddiyeti olsa, en azından bu seçimlerde o üç beş milyon yurtdışı insanını temsilen ciddi yerlerde her parti adaylar gösterebilirdi. Ama insanlar gözden ırak, anayasal haklarından ırak. Ancak kendilerinden bir şey istenince anımsanıyorlar. Bu elli yıldır böyle. Göçün ellinci yılında da değişen bir şey yok.

Yazarın Son Yazıları

Almanya’da Gülen Hareketi

Almanya’da Gülen Hareketi

Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık

Kaygan Mantık

Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi

Yargı ve Demokrasi

Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası

Mustafa Kemal’in İhtirası

Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’

‘Führer İdeolojisi’

Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi

Din Kisvesi

Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA

Dershane ve PISA

Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...

Rommel’in Ardından...

Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı

Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi

Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...

Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı

Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'

Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!

Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan

Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol

Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var

Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye

Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro

Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...

Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı

Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında

Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak

Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey

Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü

Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı

Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından

Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'

Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz

Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ

Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!

Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür

Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler

Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde

Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...

Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...

Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...

Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...

Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları

Devamını Oku
03.11.2009