Tarihin uzmanlar için bile öyle kolay bir iş olmadığına bir kez daha tanık oluyoruz. 24 Ocak 1712 doğumlu Büyük Frederik (ölüm 17 Ağustos 1786), 300. doğum yılında yeni kitap yayınlarıyla, makalelerle, tarihçilerin ve filozofların katıldığı söyleşi ve açık oturumlarla anılıyor. Büyük Frederik’in kimliği, kişiliği, hükümdar olarak, sanatla, felsefeyle uğraşan birey olarak yeniden irdeleniyor, değerlendiriliyor. Ve kesin bir yargıya varılamıyor.
Siyasiler söz aldıkları zaman, kendi meşreplerine göre ya göklere çıkarır, ya yerin dibine batırırlarken tarih bilimciler ve filozoflar, Büyük Frederik’in devlet adamı ve birey olarak yaşamını, yapıtını ve etkinliklerini, çelişkili ve bölünmüş kişiliğini, tarihsel, düşünsel ve kültürel olgu olarak saptamaya çalışıyorlar. Bunda babasının şiddete dayalı terbiyesinin etkisi (yakın arkadaşı Von Kutte’nin gözleri önünde idamının) etkisi irdeleniyor. Kesin ve keskin bir yargıya varmak olanaksız.
Babası I. Frederik Wilhelm’den sonra 1740 yılında Prusya’da kral olan Büyük Frederik üzerine uzmanlar bugün de iki uçlu, çelişkili kişiliğini vurguluyorlar. Bir yanda, müzik, edebiyat ve felsefeye derin ilgi duyan, beste yapan, Fransızca şiirler yazan ince ruhlu bir kişilik, öte yanda saldırı savaşlarıyla Prusya’yı büyütmek ve güçlendirmek isteyen gözü kara, acımasız bir savaşçı. Bir yanda, ülkesinde işkenceye son veren (“Suçsuz biri cezalandırılacağına, yirmi suçlu serbest kalsın daha iyi”), kendini halkının birinci hizmetkârı olarak tanımlayan, halkın eğitimi için ilkokul zorunluluğu getiren, başta Katolik Fransa’nın zulmünden kaçan Hügnolar, siyasi sığınmacılara sınırları açan, azınlıkları kabul eden aydınlanmacı bir kral, öte yanda Yahudileri dışlayan ve saldırgan savaşçılığıyla olduğu gibi, Yahudi düşmanlığıyla da Nazilerin örnek aldıkları bir hükümdar.
Sofrası, aydınlanmacı sanat ve felsefe meclisi olan bir kral. Başta Voltaire olmak üzere, sofra meclislerine zamanın aydın, sanatçı ve düşünürlerini davet etmiştir. Ama fetih savaşları için, müttefik bulma diplomasisini de sonuna dek kullanmıştır. Topraklarını büyütmek isteyen bir yayılmacılıkla Avusturya İmparatorluğu’nun elindeki Şilezya’yı işgal eden, savaşlar yapan bir kral. Başında bulunduğu Prusya’yı korumanın, Avrupa’nın en büyüklerinden biri olmakla mümkün olduğuna inanmış bir hükümdar. “Yedi Yıl Savaşları”nda (1756 – 1763) yenilip nerdeyse -Hitler gibi- elinde olanı da yitirme tehlikesinden, Avusturya, Fransa, İngiletere ve Rusya’nın aralarındaki rekabet ve anlaşmazlık yüzünden son anda kurtulan yayılmacı ve saldırgan bir savaşçı.
Bir yanda ilk Osmanlı Büyükelçisi Resmi Ahmed Efendi’yi başkent Berlin’de büyük tantanayla karşılayan kral, öte yanda bunu yayılmacı amaçları için stratejik hesaplarla yapan. (Resmi Ahmed Efendi 14 Temmuz 1763 günü 70 kişilik maiyetiyle İstanbul’dan yola çıkmış ve 9 Kasım günü Berlin’e varmış ve 21 Kasım’da Büyük Frederik tarafından ihtişamla kabul edilmiştir.)
Bir yanda Prusyalı Almanların, saldırgan düşman Osmanlı imgesi yerine, zengin Türk kültürüne açılım sağlamış, halk yıllarca bir Türk modası dalgası yaşamış, öte yandan bu modayı sarıklı baş imgesiyle alaya almıştır.
Aradan geçen 300 yıla bakıldığında, Büyük Frederik’in bu çelişkili kişiliği ve politikasıyla önce Prusya’nın, sonra da bütün çelişkileriyle, düşüş ve kalkışlarıyla günümüz Almanyası’nın ve başkent Berlin’in kurucu kralı olduğunda tarihçiler birleşiyorlar. Kral sofrasının baş konuğu, (Türkler hakkındaki önyargısını da bildiğimiz) aydınlamanın büyük yazar ve düşünürü Voltaire, Büyük Frederik’in kişiliğini, “dışı estet, içi saldırgan” deyişiyle özetlemiştir.
Büyük Frederik’in, “Herkes kendi tarzına göre istediği gibi yaşasın” sözü bugün de yalnızca aydınlanmanın anahtarı değil, demokrasi ve özgür toplumun da anahtar sözüdür. Bununla Büyük Frederik, farklı düşünene, farklı yaşayışlara saygıyı getirmiştir. Bu anlamda Büyük Frederik’in kişiliği ve siyaseti üzerine farklı görüşlerin ve kabullerin sürmesini de saygıyla karşılamak gerekir.
Bu söz aynı zamanda adaletin anahtarıdır. Yaklaşık 250 yıl önce Büyük Frederik’in söylediği, “Bir suçsuzu cezalandırmaktansa, yirmi suçlu serbest kalsın” ilkesi, 21. yüzyılda bütün hukukçuların ve siyasilerin kulağına küpe olmalıdır.
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009