Avrupa’da sözde kendinden olmayanı dışlama ve horlama, yalnız aşırı sağ, Nazi çevrelerin işi değil. Geniş tutucu çevrelerden beslenmese, aslında belirli aşırı davranışlara gem vurmak çok daha kolay olur.
Önce Angela Merkel kampanayı vurdu: Çokkültürlülük başarısız! Arkasından İngiltere Başbakanı David Cameron aynı tokmağı çaldı. Son olarak Nicolas Sarkozy geldi ve Merkel ile Cameron’u onayladı: Evet, başarısız. Böylece Avrupa Birliği’nin başı çeken bu üç tutucu önderi, kendi toplumlarındaki azınlık ve göçmen kültürlerine de tahammül anlamına gelen çokkültürlü toplum tasarımını gömdü.
Bu gibi yaftalar, yığınları yönlendirir, zaten içten içe var olan karşıt duyguyu güçlendirir, dışa vurdurur, yabancı düşmanlığına, şiddete dönüştürür.
Merkel, partisinin oldum olası savunduğu laytkültür (Leitkultur - ana kültür) dayatmasını yinelerken, Cameron daha somut biçimde, herkesin ulusal kültürü benimsemesi gereğinden söz etti. Sarkozy de, Fransa’da yan yana çeşitli kültürler istemediğini söyleyerek onlara katıldı.
Bugün 27 ülkeyi, en az on beş ulusal dili kapsayan, yakın gelecekte otuz ve daha fazla üye sayısı olacak Avrupa Birliği’nin siyasi, ekonomik ve kültürel tasarımıyla ve bu tasarıma yakıştırılan değerleriyle bağdaşıyor mu, yoksa tutucu yığınsal partilerin her zaman yaptığı gibi, seçmen halkın genel rahatsızlığını -bu rahatsızlığın nedeni sanki azınlıklar ve göçmenlermiş gibi göstererek- kullanan oy avcılığı mı?
Öte yandan, ulusal kültür baskısı yanında, yine özellikle tutucu çevrelerin gündemde tuttukları küreselcilik ne anlama geliyor?
Almanya’nın belli başlı günlük gazetelerinden Süddeutsche Zeitung yazarı Stefan Ulrich, adı geçen üç lideri iyimser bir yorumla korumak istiyor:
Onlar, ülkelerinin birlik ve dirliğinin bir daha sağlanamamak tehlikesi taşıyan paralel cemaatlere bölünmesini istemiyorlar, diyor. “Laytkültür derken kastettikleri, laytdil, laythukuk, laytilkeler. Buna insan hakları, demokrasi, erkler ayrımı, hoşgörü ve diğerine saygı dahil.”
Biz de bu kurtarma çabasını, Avrupa’nın onurunu kurtarma çabasını, saygıyla karşılıyoruz da, acaba bu liderler, kastettiklerini niçin böyle açıkça ifade etmezler? Kastettiklerini katlettiklerinin ayırdında değiller mi?
Anayasaya ve yasalara uyum koşuluyla, farklı diller, farklı inançlar, farklı yaşam biçimleri, kültür çeşitlemeleridir. Aynı toplum içinde bir arada, yan yana, iç içe yaşamak hakkına sahiptirler. Bu, doğallıkla insan haklarına dahildir.
Çoğulcu demokrasiden söz ederken, çoğulcu kültürü göz ardı etmek, dahası engellemeye çalışmak, çelişkidir. Çoğulcu demokrasi inancını zedeler, yok eder. Kendi dışındaki ülkeler ve toplumlar için çeşitli kültürlerin varlığını zenginlik diye tanımlarken, biz bu zenginliği istemiyoruz, denir mi?
Ne yazık, bu tür kaymalar, Almanya, Fransa gibi ülkelerde işsizliğin arttığı dönemlerde ya da seçim sürecinde sürekli yaşanıyor.
Böylece, özellikle tutucu partiler, iktidardaysalar, sorunların sorumluluğunu üstlenmemek için, göçmenleri ve azınlıkları günah keçisi yapıyorlar.
Almanya’da bu yıl yedi ayrı önemli eyalet meclisi seçimi var. Bu seçimler Berlin’deki iktidarı değiştirmeyecek, ama birçok yasanın yürürlüğe girmeden önce onandığı eyaletler meclisi olan Federal Konsey’in birleşimini etkileyecek. Aynı zamanda 2013 yılında sırası gelecek federal meclis seçimine yatırım olacak. Bunun ülkedeki yabancı kökenlilerin, özellikle Türklerin sırtından yapılması, alışılmadık bir şey değil. Ama demokratik, insan haklarından ve özgürlüklerden yana toplumlara yaraşmıyor.
İnsanlık kültürü bir bütündür. Çokkültürlülük denen şey, birbirinden bağımsız, salt farklı, giderek karşıt kültürler değildir. İnsanlık kültürünün çeşitli renkleri, çeşitli görünümleri, kısaca çeşitlemeleridir. Birine karşı oldunuz mu, bütüne karşı olursunuz.
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Çoğulcu Kültür
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009