Elbette kuraklık “kıtlık” doğurur. Ama kıtlığın asıl nedenleri, bu tür satış ve tükettirme oyunlarında. Yoksul kesimler için kıtlığın, dolayısıyla açlığın bir önemli nedeni de üreticinin çok sınırlı kâr ve geçim aralığına karşı, tacirin türlü yolla ve borsa oyunlarıyla fiyat ve kâr azdırma dolandırıcılıkları.
Özellikle Amerika’da ve diğer bazı ülkelerde yaşanan kuraklık yüzünden dünyada gıda sıkıntısı çekileceği haberleri dolaşıyor ortalıkta. Oysa gıda sıkıntısı kuraklık olmadan da çekiliyor. Dünyada bir milyar insan aç, az ya da yarı açlarla bu sayı dünya nüfusunun dörtte birini buluyor. Bugün Almanya’da bile yaklaşık bir milyon insan günlük gıdasını, kiliselerin, hayır kurum ve kişilerinin sunduğu yoksul sofralarından (Tafel) alıyor.
Yaşanan kuraklık bu durumu ancak daha abartır. Buğday, mısır gibi ürünlerin dünya piyasalarındaki fiyatları daha da artar. Yoksul insanlar daha da az gıdaya ulaşır.
Ama bu işin yakın uzmanları, bugün bile dünyada gıda sıkıntısı olmayabilir, diyorlar. Valentin Thurn’un yönettiği, geçen yıl Almanya’da gösterime giren “Taste the Waste” (Çöp Ye!) adlı film, çarpıcı örnekler ve sayılarla yeryüzünde milyarların açlığının yapay olarak yaratıldığını ortaya koyuyor.
Üretilen ve tüketime sunulan gıda maddelerinin üçte biri çöpe gidiyor. Yalnız Almanya’da her yıl çöpe atılan gıda on bir milyon ton. Gıda pazarını ve buğday, mısır gibi gıda maddeleri borsasını elinde tutan bir avuç büyük tacir ve lobici, tüketimi körüklemek, arzı düşürüp fiyatları artırmak amacıyla us almaz yöntemlere başvuruyor. Yasama ve yürütme organlarını her yolla etkileyip yöntemlerini yasal ya da kural haline sokuyorlar.
Şimdi yine finans kapitalin oyunlarıyla ciddi bir kriz sürecinden geçen Avrupa Birliği’nin, henüz demokratik fazla yetkisi yok ama elmanın çapına, yumurtanın sınıflandırılmasına, salatalığın düzgünlüğüne ve daha sayısız gıda maddesine yönelik ölçüler, kurallar, yasalar koyarak tüccarın yöntemlerine hizmet ediyor.
Bu yüzden, çiftçi daha ürünü toplarken bu kurallara göre ayırıp, uymayan tonlarcasını imha etmek zorunda kalıyor. Büyük mağazalarda tüketime sunulan gıda maddeleri üzerinde yazılı “son kullanma tarihi” de göz boyayıp insanları kandırmanın bir yolu. Bütün gıda ve tüketiciyi koruma uzmanlarının somut olarak kanıtladıkları gibi, “son kullanma tarihi”, “son bozulma tarihi” değil. Yani son kullanma tarihi, paketlenmiş gıda maddesinin son çürüme, küflenme yani “yenilmez, içilmez” olma tarihinden çok öncenin bir tarihi.
Tüketici bu tarihi geçirince, korkarak gıdayı çöpe atıyor. Ondan önce ama büyük satış mağazaları, son kullanma tarihi gelen paketleri hemen çöpe gönderiyor. Böylece, piyasaya bakkaliye süren tacir, satışını ve kârını o ölçüde artırıyor. Yasa koyucu da bu oyuna bile bile araç oluyor ve son kullanma tarihi yerine “son bozulma tarihi” yasasını çıkarmıyor. Üretimin ortalama üçte biri çöpe gidiyor.
Elbette kuraklık “kıtlık” doğurur. Ama kıtlığın asıl nedenleri, bu tür satış ve tükettirme oyunlarında. Yoksul kesimler için kıtlığın, dolayısıyla açlığın bir önemli nedeni de üreticinin çok sınırlı kâr ve geçim aralığına karşı, tacirin türlü yolla ve borsa oyunlarıyla fiyat ve kâr azdırma dolandırıcılıkları.
Finans kapitale teslim görünen siyaset, insanların beslenmesi konusunda da büyük tüccarın oyuncağı olmuş görünüyor.
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Çöp Ye!
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009