Değişen AB - Değişen Türkiye
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları

Değişen AB - Değişen Türkiye

29.05.2012 06:23
Güncellenme:
Takip Et:

Siyasilerden sonra şimdi Avrupalı aydınlar da Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkmaya başladılar. Onlar, niteliği değişen Avrupa Birliği üzerine de eleştirel düşünüyorlar. Hem AB, hem Cumhuriyet Türkiyesi nitelik değiştirmektedir. Bu değişim iki tarafı bütünleştirmek yerine, karşı karşıya getirebilir.

Almanya’nın kamusal Birinci Tele-vizyonu ARD’nin saygın söyleşi izlencesi “Menschen bei Maischberger” (Maischberger’in Konukları), 8 Mayıs akşamı eski Cumhurbaşkanı Richard von Weizsäcker, duayen gazeteci yazar, kitapları çok satar Ortadoğu uzmanı Peter Scholl Latour, tanınmış tarihçi Prof. Dr. Arnulf Baring ile Spiegel yazarı Jacob Augstein’ı konuk etti. Avrupa Birliği sorunlarının irdelendiği söyleşinin sonuna doğru yayını yönlendiren Bayan Maischberger, “Ekonomisi güçlenmiş, bölgesinde söz sahibi Türkiye Avrupa Birliği’ne üye olur mu” diye sordu. Kalburüstü konukların dördü de “Türkiye tam üye olamaz” görüşünde birleşti.

Merkel, Sarkozy, Seehofer gibi iktidar sahibi politikacıların, Türkiye’nin tam üyeliğini istemediklerini ve bu söylemi özellikle seçim kampanyalarında oy avı için kullandıklarını biliyorduk. Ama adı geçen dört toplum sözcüsünün bir ağızdan hayır demesine belki de ilk kez tanık olduk.

Fransa başkanlık seçiminde Sarkozy cephesi, sosyalist rakip Hollande’ı seçmen gözünde zayıflatmak için seçimi kazanırsa, Türkiye’yi AB’ye alacak söylentisini çıkardı.

İrdelersek, bu tavrı anlayabiliriz. Ama Ankara’nın konuk olarak bile açıktan istenmiyorsunuz denen Avrupa evine sığınmak, yerleşmek istemesini anlamak olanaklı değil. Elbette on yıllar önce imzalanan sözleşme ve anlaşmalarda verilen bir söz var ve bu sözden doğan hakkı talep etmek anlaşılır bir şey. Ancak, yine bu sözleşmelerde yer alan ve 1 Aralık 1986 tarihinde yürürlük kazanması öngörülen serbest dolaşım hakkından karşılıksız vazgeçen rahmetli Turgut Özal’ın kendisiydi. Yine 1997 yılında Almanya’daki Türklerin çifte yurttaş olma hakkından vazgeçen de Sayın Mesut Yılmaz oldu. Ucu açık, yani çıkmaz ayın son çarşambasına hedefli görüşmeleri kabul eden bugünkü iktidar. Berlin ve Brüksel istiyor diye Yurttaşlık Yasası’nı değiştiren de bugünkü iktidar.

AB bugünkü iktidara üyelik görüşmeleri sürecini sunarken karşılığında Kıbrıs konusunda, Ege sorununda, ekonomide, en başta da askerin yetkilerinin, daha doğrusu gücünün kısıtlanması konusunda çok önemli ödünler bekliyordu ve özellikle sonuncusunu çok rahat aldı. Bu sonucusu Washington’un da, doksanlı yıllarda ulusalcı seslerin yükselmesi yüzünden, iktidarı desteklemek için en başta gelen talebiydi. Ama burada bir çıkar ortaklığı vardı. Laik kalenin yıkılması, en azından büyük gedikler açılması iktidarın da temel hedeflerindendi.

AKP iktidarı, ucu açık görüşmelerin başlamasını havai fişeklerle utku diye kutlarken daha kısa bir süre önce, Hıristiyan Birliği diye kötülediği Avrupa Birliği’ne girmeyi gerçekten istiyor muydu, kuşkulu. Kendi ideolojik hedefleri için bir süre oraya arkasını dayamak istediği kesin. 1990 dönüşümü olmasaydı, çaresiz Türkiye’yi tam üye yapmaya hazırlanan Avrupa Birliği, ‘Demirperde’ düştükten sonra Türkiye’yi, görüşmelerin başlatılmasına karşın tam üye yapmak istemediğini açıkça dile getirdi. Ama Türkiye’nin her alanda sunduğu olanakları AB çıkarları için kullanmak istediğini de saklamadı.

İki tarafın, birbirinin saklı hedeflerinden karşılıklı haberinin olmaması düşünülemez. AB özellikle 1990 sonrası yeni dünya düzeninde, birliğin kuruluş temelini oluşturan ekonomik çıkarların uyuşumuyla bir barış kültürü ilkesinden vazgeçerek genişleme adı altında emperyal yayılmayı gerçekleştirmek istedi. Günün birinde sıra Türkiye’ye gelirse, ancak emperyal yayılmada henüz açık kalan Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Bosna-Hersek ve Kosovo’dan sonra gelebilir. Belki bu ülkelere düzeni Batılılaştırıldıktan sonra Ukrayna’yı katmak gerekir.

Türkiye’ye gelince, 1963 Ortaklık Anlaşması, Cumhuriyet ilkelerine hâlâ iyi kötü bağlı, laik ve demokratik 1961 anayasasının Türkiyesi ile imzalamıştır. İmzalayan Başbakan İsmet İnönü de, barış kültürü ilkesinden sapabileceği olasılığını göz önünde tutarak, imzasını gereğinde geri çekmek koşuluyla atmıştır. Ortaklık Sözleşmesi, laik düzeni, yargısı, eğitimi, demokrasisi, özgürlükleri ve insan hakları durmadan törpülenen bir Türkiye için aslında geçerliliğini yitirmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin en fazla ceza verdiği, yargının ve özerk olması gereken birçok kuruluşun tarafsızlığını yitirdiği, milletvekillerinin, gazetecilerin, yazarların, komutanların özel yetkili mahkemelerde yargılandığı ve yargı kararı olmadan süresiz hapiste tutulduğu nerdeyse seksen milyonluk bir ülkenin karar mekanizmalarında oy sahibi olmasını Avrupa kamuoyunun toplum sözcüleri ve aydınları da artık istemiyorlar. Bunun üzerinde iyice düşünmelidir. Görüşmelerin başlamasından sonraki yıllarda Ankara, Kopenhag ölçütlerine değil yaklaşmak, gittikçe daha da uzaklaştı.

Bu yüzden, siyasilerden sonra şimdi Avrupalı aydınlar da Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkmaya başladılar. Onlar, niteliği değişen Avrupa Birliği üzerine de eleştirel düşünüyorlar. Hem AB, hem Cumhuriyet Türkiyesi nitelik değiştirmektedir. Bu değişim iki tarafı bütünleştirmek yerine, karşı karşıya getirebilir.

Yazarın Son Yazıları

Almanya’da Gülen Hareketi

Almanya’da Gülen Hareketi

Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık

Kaygan Mantık

Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi

Yargı ve Demokrasi

Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası

Mustafa Kemal’in İhtirası

Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’

‘Führer İdeolojisi’

Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi

Din Kisvesi

Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA

Dershane ve PISA

Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...

Rommel’in Ardından...

Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı

Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi

Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...

Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı

Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'

Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!

Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan

Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol

Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var

Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye

Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro

Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...

Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı

Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında

Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak

Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey

Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü

Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı

Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından

Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'

Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz

Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ

Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!

Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür

Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler

Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde

Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...

Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...

Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...

Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...

Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları

Devamını Oku
03.11.2009