AB’nin en azından çekirdek ülkelerinde istifa müessesesi ne olursa olsun işletiliyor. Bu yalnızca kamuoyunun ve muhalefetin beklentisi değil, iktidarın da mırın kırın etmeden işlettiği bir müessese. Hem de Türkiye gibi ülkelerde hemen her gün karşılaşılan ve olağan sayılan durumlarda.
Belki bize ne diyen olabilir, ama en azından Türkiye’yi resmen temsil edenlerin ve AB üyeliğini bayrağa yazmış olanların bugünlerde Almanya’da yaşananlara sırt dönmemeleri gerekir.
Olay, Batı tarzı demokrasi isteniyorsa, siyasetçinin tavır ve davranışından asgari beklentilere ilişkin. Yaklaşık bir ay önce Angela Merkel’in kurduğu yeni Alman hükümetinde Çalışma Bakanı olan Franz Josef Jung istifa etti. Ondan bir gün önce de Savunma Bakanlığı Müsteşarı ile Almanya Genelkurmay Başkanı görevlerinden çekilmişlerdi.
Konumuz, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından istifa müessesesi. Bu üç yüksek makam sahibinin istifalarına yol açan olay ve gelişme nedir?
27 Eylül’de yapılan genel seçimlere kadar Franz Josef Jung, savunma bakanıydı. Bir süre önce Afganistan’da Taliban takımının ele geçirdiği bildirilen iki tankerin havadan yeri saptanarak Kunduz’daki Alman birliğinin komutanı, bu tankerlerin bombalanması emrini verir. Yanan tankerlerle birlikte 140 kişiden fazla insan da yanarak ölür. Aralarında Talibanların yanı sıra kadın erkek, yaşlı çocuk siviller de vardır.
Sorumluluktan kaçmak zor
Olay haber olunca, Bakan Jung araştırıyor, ölen sivil yok, sayı o kadar fazla değil gibilerden örtbas etme çabalarına giriyor.
Almanya’da seçimden sonra yeni kurulan Merkel hükümetinde eski Savunma Bakanı Jung yeni çalışma bakanı olurken, onun yerine yeni Savunma Bakanlığı’na kardeş partiden eski Ekonomi Bakanı Von Guttenberg getiriliyor. Von Guttenberg kısa süren ekonomi bakanlığında da popülist olmayan doğru tavırlarıyla dikkati çekmişti. Savunma bakanı olur olmaz, Afganistan’a da giderek eski Savunma Bakanı Jung’un gerçekleri gizlediğini, eski raporların kendisinden de saklanmak istendiğini, hem parlamentoda, hem de kamuoyuna açıklayıverdi. Bunun üzerine ne oldu? Kimse gerçekleri ortaya çıkararak kardeş partiden bir bakanı kötü duruma düşürdü diye Von Guttenberg’i eleştirmedi. Yukarda belirtilen üç baş yetkili, sorumluluğu üstlenerek istifa etti.
AB’nin en azından çekirdek ülkelerinde istifa müessesesi ne olursa olsun işletiliyor. Bu yalnızca kamuoyunun ve muhalefetin beklentisi değil, iktidarın da mırın kırın etmeden işlettiği bir müessese. Hem de Türkiye gibi ülkelerde hemen her gün karşılaşılan ve olağan sayılan durumlarda. Almanya’da geçmişte de bir dostunun daveti üzerine onun yatında yaz tatili yapan başbakanlar, ticari ilişkiler yüzünden bakanlar, partiye yapılan bağışların yasanın öngördüğü gibi vergilendirilmemesi yüzünden genel sekreterler vb. anında istifa etmişlerdir. Daha birkaç yıl önce hepimizin tanıdığı Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, milletvekili olarak yaptığı iş gezilerinden topladığı uçuş millerini özel uçuşlar için kullandı diye istifa etmişti, hatırlanacağı gibi. Bu kadar basit.
Bu kadar basit bir başka olmazsa olmaz demokrasi koşulu da AB ülkelerinde dokunulmazlığın salt meclis kürsüsüyle sınırlı olması.
Yine olmazsa olmazlardan yalnız muhalefetin değil, her yurttaşın en sertinden muhalefet ve eleştiri hakkı, protesto hakkı. Kamusal kurum ve kuruluşların iktidarın ve siyasetin her türlü etkisini önleyen özerklikleri. Meclis içinde ve dışında, basında ve kamuda muhalefetin ve iktidar eleştirisinin demokrasinin en az iktidar kadar baş aktörü olması.
Siyasi baskı Anayasa Mahkemesi’nde
Almanya’nın kamusal televizyonu ikinci kanal ZDF’nin başredaktörü Brender, Hessen Eyalet Başbakanı Roland Koch istemiyor diye, görevden alındı. Gerekçe, başredaktörün siyasi partilerden bağımsız program yapması. Koch’a karşı kıyamet koptu. Olay, anayasa güvencesi altındaki basın özgürlüğüne siyasi müdahale gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürülecek şimdi. Kamu kurumu da olsa, özerkliği olan radyo televizyon kuruluşlarına siyasi müdahale, iktidardan bile gelse, neredeyse olanaksız. Özel medya ve basına etki yapmaya kalkışan politikacının ise böyle bir durumda dünya başına yıkılır.
En başta gelen Kopenhag kriteri işleyen bir demokrasi değil mi? Almanya’da son günlerde yaşananlar bu kriterin orada geçerli olduğunu gösteriyor. Türkiye’de bu değerlerin ayaklar altında çiğnenmesine bugün AB raporları yeterince yer vermiyorsa eğer, AB ağababaları Türkiye’deki iktidardan kendi çıkarları doğrultusunda yeni ödünler umuyorlar demektir.
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Demokrasi Dersleri...
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009