Dünya Kupası ve Irkçılık...
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları

Dünya Kupası ve Irkçılık...

05.08.2010 05:36
Güncellenme:
Takip Et:

Günümüz Alman edebiyatının önemli temsilcileri arasında Türkler ve diğer yabancı kökenli yazarlar önemli yer tutuyorlar. Türk oyuncunun, Türk müzisyenin bulunmadığı ne bir tiyatro, ne de bir orkestra kaldı. Üniversitelerin hemen hepsinde Türk kökenli öğretim ve araştırma görevlileri var.

Güney Afrikada yapılan dünya kupası, üzerinden bir ay geçmeden, neredeyse unutuldu. Yakın tarihi ırkçılıkla özdeşleşen ve buna karşı savaşımda adı simgeleşen Mandelanın ülkesine dünyanın dört bucak yedi ikliminden gelen her renk ve kökenden, her dilden ve inançtan insanların, bu büyük spor şenliğini gerçekleştirmeleri ayrı bir önem kazandı. Ulusal takımların maçlara ellerinde ırkçılık karşıtı belgilerle çıkmaları anlamlıydı.

Bu bağlamda, şampiyonada güzel oyunlar çıkararak üçüncü olan Alman ulusal takımı tarihinde ilk kez kadrosuna sekiz yabancı kökenli oyuncuyu alarak, bu ülkenin ve toplumun zihinsel bir sıçrama sürecine girdiğini gösterdi. Daha yakın yıllara kadar ten rengi farklı, yabancı kökenli yeni Alman yurttaşlarının ulusal takıma girmesi akla bile gelmiyordu. Örneğin, Jupp Derwall, ulusal takımın başındayken Hamburg birinci lig takımının (HSV) başarılı oyuncusu Jimmy Hartwigin elini bile sıkmaktan kaçınmıştır. Jimmy, annesi Alman, babası kara derili Amerikan işgal askeri olan melez bir Alman yurttaşı.

İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi kolonici tarihi olan ve hâlâ kolonileri bulunan ülkelerin ulusal takımlarında yıllardır alıştığımız görünüm, kolonicilikte hem geç kalmış, hem de bunu iyice yüzüne gözüne bulaştırmış Almanyada yakın zamana kadar veba gibi kaçınılan bir görünümdü.

Şimdi 23 kişilik oyuncu kadrosuna farklı kökenden sekiz oyuncunun alınması, Alman toplumu için bir devrimdir. Serdar Taşçı ve Mesut Özil ile iki ulusal oyuncu da bu arada Türk kökenli. Almanya futbol federasyonu yönetiminin bu yeni zihniyeti ulusal takım dışında da desteklediğini görüyoruz. Genelde spor, özellikle futbolda köken ve renk sınırlarının aşılması toplumsal uyum ve barış tasarımınına önemli katkılar sağlıyor.

Irkçı ve ayrımcı zihniyeti aşmada bu devrimsel sıçrama ama sorunu toplumun gündeminden silip atmıyor. Bunu da özellikle ırkçı düşünce ve politikaların anayurdu olan Avrupa ülkelerinden beklemek gerçekçi olmaz. Tıpkı Rönesans ve Aydınlanma ile ortaçağcı ve karanlık zihniyetin beş yüz yıldır süren savaşımı gibi, bilim ve hurafenin, bağnazlığın yüzyıllardır süren ve belki daha yüzyıllar sürecek çarpışması gibi, bunun bir kolu olan ırkçılık ve ayrımcılıkla savaşım da daha uzun erimde gerekli olacaktır.

Bir yandan, ulusal takımın seçimiyle örnek bir davranış sergileyen Almanyada, bunun tersinin, yani ırkçı ve ayrımcı zihniyetin çarpıcı görünümlerini de her gün yaşıyoruz. NPD gibi ırkçı ve ayrımcı oldukları zaten bilinen, zaman zaman yerel seçimlerde yüzde beş barajını da aşan partilerin ve kümelerin yanında, şaşırtıcı kişilerden şok edici açıklamalar ve öneriler gündeme oturuyor. (NPD yandaşları Alman ulusal takımında yabancı kökenli oyunculardan haz etmediklerini açıkça söylediler.)

Türkler aşağılanıyor

Sosyal Demokrat Parti (SPD), üyesi ve Federal Banka Yönetim Kurulunda bulunan Thilo Sarrazin, uzunca bir süredir ağzını açınca, Almanyadaki Müslümanları, özelde Türkleri horlamaktan büyük zevk alıyor. Bu kişi, Türkleri geri zekâlıdiye damgalamaktan çekinmiyor. Alman toplumu için, Türklerin varlığı yüzünden, Toplumumuz gittikçe daha aptallaşıyor, diyebiliyor. Bu ırkçı, ayrımcı ve insan düşmanı zihniyetin Federal Banka yönetiminde ve sosyal demokrat partide ne işi var, anlamak mümkün değil.

Sosyal demokrat Sarrazin böyle konuşur da, Başbakan Merkelin Hıristiyan Demokrat Partisi (CDU) geri kalır mı? Yoksa seçim yatırımında bir fırsat kaçırır!? CDU federal milletvekili Peter Trapp da son olarak, göçmenlerin zekâ testinden geçirildikten sonra ülkeye alınmasını önerdi. Bu kişinin de iktidar partisinde ne işi var bilinmez. Aslında bu kişilerin zekâ testinden geçirilmesi gerekir, bulundukları partilere ve görevlere alınmadan önce. Bu ırkçı, insan düşmanı, ayrımcı sözler, zekâ ürünü değil, olsa olsa zekâ gerisindenfışkıran atıklar.

Parti başkanı Türk

Bütün yetersiz koşullara karşın yine de Almanyaya göç eden Türkler, hiç kimseden geri olmayan zekâ, beceri ve çalışkanlıklarını kanıtlamışlardır. Yalnız yıllardan beri parlamentolara seçilerek değil. Yeşiller Partisi eşbakanı Cem Özdemir federal parlamentodaki bir partiye başkan olmuş ilk yabancı kökenli siyasetçi. Aylin Özkan, Aşağı Saksonyada bir eyalet hükümetine bakan olmuş ilk yabancı kökenli siyasetçi. Şimdi en büyük eyalet olan Kuzey Ren Vestfalya Sosyal Demokrat - Yeşiller Koalisyonunda bakan olmaları için teklif alan Bremen Üniversitesinden Prof. Dr. Yasemin Karakaşoğlu ile Brandenburg Eyaleti Yüksek Mahkeme yargıcı Nevin Belkıs, bu önerileri şimdilik bulundukları görevlerini sürdürmek istedikleri gerekçesiyle reddettiler.

Günümüz Alman edebiyatının önemli temsilcileri arasında Türkler ve diğer yabancı kökenli yazarlar önemli yer tutuyorlar. Türk oyuncunun, Türk müzisyenin bulunmadığı ne bir tiyatro, ne de bir orkestra kaldı.

Üniversitelerin hemen hepsinde Türk kökenli öğretim ve araştırma görevlileri var. Ressamlarıyla, Alman medyasında sayıları gün geçtikçe artan üyeleriyle Türk göçmenler kendilerini kanıtlıyor ve kabul ettiriyorlar. Sayıca ve oran olarak henüz yeterli değil. Ama süreç işliyor.

Düşük düzey eğitimle gelip uyum sağlamış birinci kuşağın çocukları ve torunları karınca gibi, arı gibi ilerliyorlar. Türkiye ile Avrupa arasında en sağlam ve iki tarafa da yararlı bağları örüyorlar.

Bunu görmeyen Sarrazinler, Trapplar hep olacaktır. Irkçılık ve ayrımcılık veba gibidir. Bulaşmaması için çok dikkat edilmelidir.

Yazarın Son Yazıları

Almanya’da Gülen Hareketi

Almanya’da Gülen Hareketi

Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık

Kaygan Mantık

Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi

Yargı ve Demokrasi

Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası

Mustafa Kemal’in İhtirası

Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’

‘Führer İdeolojisi’

Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi

Din Kisvesi

Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA

Dershane ve PISA

Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...

Rommel’in Ardından...

Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı

Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi

Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...

Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı

Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'

Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!

Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan

Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol

Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var

Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye

Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro

Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...

Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı

Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında

Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak

Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey

Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü

Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı

Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından

Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'

Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz

Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ

Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!

Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür

Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler

Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde

Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...

Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...

Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...

Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...

Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları

Devamını Oku
03.11.2009