Kapansın Elçilikler
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları

Kapansın Elçilikler

03.01.2011 07:08
Güncellenme:
Takip Et:

Böyle diyor ünlü romancı ve düşünür Umberto Eco, WikiLeaks belgeleri üzerine bir denemesinde. Bu belgeler, ona göre, her şeyden önce, diplomatların gündelik yaşamlarının harcıâlem işlerle geçtiğini göstermiştir. Yani teknolojik iletişimin günümüze göre salyangoz hızıyla yürüdüğü geçmiş dönemlerdeki işlevini yitirmiştir. Bir de buna bağlı olarak, cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar devletler arasındaki ilişkileri ve pazarlıkları telefon, internet, SMS ya da telekonferans yoluyla doğrudan yürütüyorlar. Elçilere zeval değil, gerek bile olmuyor. Devlet yetkilileri anında iletişimin yanı sıra günübirlik ülke ziyaretlerini ve yüz yüze görüşmelerini de artık istedikleri sıklıkta yapabiliyorlar. Elçiye, aracıya gerek duymuyorlar. Yoksa Iraka savaş ilan etmek için, bir Fırat teknesiyle elçi mi gönderildi?diye alaycı soruyor Eco. Aracı kullandıkları zaman da, güvendikleri danışmanlarını ya da bakanlarını o ülkedeki elçilerine yeğliyorlar. Kendileri resmi ziyarette bulununca, Başbakan Erdoğanın Bushu bir ziyaretinde yaptığı gibi, görüşmeye elçiyi almıyorlar.

Umberto Eco, salt bu gerekçeyle, elçilikler kapansın, demiyor. WikiLeaks belegelerinin aslında sözde skandal yarattığını, bunun gerçek bir skandal olmadığını ileri sürüyor. Elçilik raporlarında, dolayısıyla açıklanan belgelerde yer alan bilgilerin hemen hepsinin, ülke basınında zaten sürekli yansıtılan bilgilerden başka bir şey olmadığı ya da söylenti biçiminde ülke insanları arasında dilden dile, kulaktan kulağa dolaşan gerçekler olduğu görüşünü dile getiriyor. Şöyle diyor:

Temsilcilik alıştırmalarını bir yana bırakırsak, elçilikler konuk bulunulan ülke hakkında salt bir belgeliğe dönüşmüştür. Ve elçi, eğer becerikliyse, bir sosyoloğun ve politoloğun işini yürütmektedir. En çetin durumlarda elçilikler gerçek birer casusluk üssü olurlar.

WikiLeaks belgeleri

Açıklanan belgeler, Amerikan diplomasisini zaten bütün bunların gerçek olduğunu doğrulamaya zorlamıştır. Ve Ecoya göre, bu belgelerden sızan bilgiler, gariptir, (Berlusconi, Sarkozy, Kaddafi, Merkel gibi) kurbanlardan çok, faillere zarar vermiştir. Amerikayı hedefleyen Assange da, herhalde bunu gözler önüne sermek istemiştir. Umberto Eco, belgelerin ve bilgilerin, kurbanlara hemen hemen hiç zarar vermemesinin, belki onları güçlendirmesinin nedeni olarak, bu maruf gizli bilgilerinAvrupada herkesin konuştuğu, basın yansımalarından ibaret olduklarını, giderek Amerikada Newsweekte yayımlandıklarını söylüyor. Elçilik raporlarında yer alan bilgilerin hiçbirinin gizli bir yanı yok. Hatta rapor edilen kişilerin kişisel özellik ve ilişkileri de, doğru ya da yanlış, kahve köşelerinde, arkadaş sohbetlerinde söylenegelen şeyler.

Amerikalıların, Berlusconinin vahşi gecelerihakkındaki müthişaçıklamaları, aylardan beri (Berlusconiye ait ikisi dışında) İtalyan gazetelerinde okunan şeyleri yansıtıyor.Umberto Eco, gizli servislerin oldum olası zaten başka bir şey yapmadıkları savını da ekliyor. Çok satan kitapların da başka bir iş yapmadıklarını, daha önceki kitaplarda ve çalışmalarda yer alan bilgilerin temcit pilavı gibi, tekrarı olduğunu ileri sürerek, gizli servisler de bugün aynı şeyi yapıyorlar, diyor.

Muhbir de, gizli servisçi kadar tembel ya da geri zekâlı; yalnızca daha önce bildiği şeyi doğru diye kabul eder. Dünyada hiçbir ülkenin gizli servisi, New Yorktaki ikiz kulelere yapılan saldırıları önceden bildirme hizmeti vermiyor (bazen de yanıltılan kuruluşlar olarak bunlara kendileri alet oluyorlar). Bunun yerine, herkesin çoktan bildiği şeyleri arşivliyorlar, bu yüzden de hepsini lağvetmek gerekir. Ama özellikle şu zamanlarda bunca işyerini yok etmek de akıllıca bir iş değil.

Alıntının son tümcesi, Umberto Econun, bu ufak denemesinde bazı gerçekleri dile getirirken, hicvi de elden bırakmadığını gösteriyor.

Yazarın Son Yazıları

Almanya’da Gülen Hareketi

Almanya’da Gülen Hareketi

Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık

Kaygan Mantık

Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi

Yargı ve Demokrasi

Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası

Mustafa Kemal’in İhtirası

Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’

‘Führer İdeolojisi’

Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi

Din Kisvesi

Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Büyük Koalisyon ve Demokrasi

Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA

Dershane ve PISA

Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...

Rommel’in Ardından...

Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı

Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi

Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...

Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı

Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'

Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!

Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan

Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol

Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var

Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye

Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro

Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...

Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı

Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında

Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak

Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey

Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü

Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı

Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından

Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'

Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz

Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ

Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!

Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür

Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler

Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde

Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...

Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...

Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...

Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...

Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları

Devamını Oku
03.11.2009