Ekonomik açıdan alınması gereken önlemleri uzmanlarına bırakalım. Yalnız artık sıradan yurttaşın da öğrendiği bir gerçek var: Gemi azıya almış kapitalizm, bu tür mali krizleri bilinçli olarak yaratır. Halklara gem vurarak onları bir kez daha, bir kez daha çarpar. Birikim yok olmaz, para görünmez kanallardan kapitalist odaklara akar gider. Sistemin özelliği ve işleyişi budur.
Bu sisteme bağlı ülkelerin yönetimleri, örneğin borsaları, bankaları etkili bir biçimde düzenleyip denetlemeyi kendi iktidarları için tehdit sayarlar. Çünkü, gerçek erk finans cephesinin elindedir. Bu yüzden, krizin patlak verdiği günler, kamuoyunu yatıştırmak için söylenen yeni, etkili denetim ve düzenleme mekanizmaları bugüne dek Avrupa Birliği ülkelerinde sözde kalmıştır. Öyle kalacağa da benziyor. Çünkü para odaklarının apardıklarını, çalışanların vergisinden oluşan devlet bütçeleri nasıl olsa bolca karşılamaktadır. Olsa olsa, vergi mükellefini, yani kamuoyunu susturmaya yönelik birtakım yüzeysel önlemsiler söz konusu olabilir.
Tıpkı Yunanistan’a yapılacak devasa yardımın oluşma sürecinde yaşananlar gibi. Almanya Başbakanı Merkel, Alman kamuoyunu, önemli bir eyalet seçimi öncesinde, öfkelendirmemek için, Yunanistan’a yardım yok, kendi işlerini kendileri halletsinler, dedi. Ama sistem gereği alınması gereken yardım kararı gecikmedi.
Yine kamuoyunu susturmak amacıyla, Yunanistan Avro bölgesine alınırken gereken araştırmanın yapılmaması hatadır, belki Yunanistan’ın kendine gelene dek Avro bölgesinden çıkarılıp Drahmi’ye dönmesi iyi olur, gibisinden görüşler ortaya atıldı. Bu arada hepsi unutuldu.
Yalnız Yunanistan AB’ye ve Avro bölgesine alınırken mi hata yapıldı? Ya Güney Kıbrıs, ya Romanya ile Bulgaristan, ya diğer eski Doğu Bloku ülkeleri? Ortak bir kültür arayışları somut sonuç bulmayan Avrupa Birliği, ne yazık, ortak bir gemi azıya almış kapitalist ideolojinin işleyişine kendini bırakmıştır. Öyle ki, bu işleyişe engel oluşturduğu zaman, kendi anlaşma, sözleşme ve kurallarını da hiçe saymaktadır. Son örneği, daha mürekkebi kurumamış Lizbon Sözleşmesi Yunanistan’a ve belki başka AB üyesi ülkelere mali yardım ve destek verilebilmesi için, derhal saptırılmıştır. Bu sözleşmeye göre, ekonomik ölçütlere ve bu konudaki AB kararlarına uymayarak, yani Maastricht ölçütlerini uygulamayarak, kendi kendini açmaza sokan üye ülkelere diğer üyeler yardım yapamaz. İstisna: Doğal afet! Ve şimdiki Avro krizi hemencecik doğal afet olarak yorumlanıverdi.
Benim bir kez daha aldığım ders ama bambaşka. Yunanistan’daki kriz ve yapılacak yardımlar üzerine kamusal ve özel Alman televizyon kanallarında sayısız açık oturum yapıldı. Bunlara Almanya’da yaşayan Yunanlar da çağrıldı. İç politikada çeşitli görüşlere sahip, ülke içinde iktidarın kararlarına karşı gereğinde gösteriler yapan, barikatlara çıkan Yunan dostlar, Alman televizyonlarında ülkelerine yöneltilen en ufak eleştiriye karşı arslan kesildiler. Koro oluşturarak Yunanistan’ı ve çıkarlarını dışa karşı -dış dediğimiz de yardım yapacak başka AB ülkeleri- müthiş bir savunmaya geçtiler. Genelde en iyi savunma saldırıdır diyerek örneğin Almanya’yı suçladılar. Yunan devletinin iflasında Yunan hükümetlerinin, kurum ve kuruluşlarının, Yunan yurttaşlarının en ufak bir hatası ve suçu yokmuş gibi konuştular. Bunların arasında Almanya yurttaşları, giderek Hür Demokrat Parti’nin AB Parlamentosu’ndaki Yunan kökenli temsilcisi de vardı.
Nasıl imrenmeyeyim Yunan dostlarıma? İçerde belki birbirlerinin kafasını yaracaklar, ama söz konusu dışa karşı korunma, savunma, çıkar kollama olunca, ben kendimi bildim bileli milliyetçisinden komünistine dost komşu insanların göğüslerini çelikten siper ettiklerine tanık oluyorum. Ve imreniyorum, gerçekten. Bu ders bana yeter, diyorum.
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009