Aydınlanma işçisi Attilâ İlhan

Aydınlanma işçisi Attilâ İlhan

19.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Attilâ İlhan’ın doğum günüydü 15 Haziran. Tam yüz yaşını doldurdu. O gün gazetemizde onun yaşamöyküsünü okudunuz. Ben bugün özetleyerek bıraktığı izlerin peşine düşmeye çalışacağım.

Şair, yazar, düşünür, gazeteci, senarist ve eleştirmen Attilâ İlhan sosyalistti... Aydınlanma işçisiydi... Tartışma emekçisiydi...

Asla ödün vermediği iki ilke bağımsızlık ve özgürlüktü. Hem toplum hem birey için savunduğu bağımsızlık ve özgürlüğün ana koşulunun tartışma olduğunu savunurdu.

“İlericilik bir inanç işi değil, bilinç işidir, yani yöntemdir” diyordu.

DİYALEKTİK İNANÇ

Diyalektiğe inancı sonsuzdu... Onunla her karşılaştığımda, her konuşmamızda ortaya, “tez-antitez” sözcükleri yayılırdı...

Sağa da sola da ama en çok dogmacılığa, bir öğretiye körü körüne bağlanmaya, varsayımlara savaş açmıştı. Önyargıları yıkma çabası sonsuzdu. Her denemesinde bu direnişi sergiledi. Hangi Batı, Hangi Sol, Hangi Atatürk kitapları tanığımdır.

“Memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır” diyen direnişçi Attilâ İlhan...

“Kimi sevsem, sensin!” diyerek sonsuz aşkı ve hep sevmeyi her daim körükleyen Attilâ İlhan... Politikayı, egemenliği, gücü, edebiyatı, romanı, şiiri, denemeleri, öğretileri tartışmaya açan; son gününe dek sormaktan, sorgulamaktan, geri kalmayan Attilâ İlhan...

SEVMEK UMUDU

Bilmez değilim, kendisi şairden çok düşünür olarak anılmak isterdi. Ama geleneksel halk şiirinden, divan edebiyatından ve dünya edebiyatından yoğurduğu hamurla yazdığı şiirlerle dün olduğu gibi bugün de aşka âşık eder gençleri.

“Böyle bir sevmek görülmemiştir” dediğinde o, genç kızlar, delikanlılar inandılar ki yalnız ve yalnız “Benim” aşkımdan söz ediyor.

O nedenle sevgilinin gözleri gözlerimize değince felaketimiz oldu ağladık; sevgiliye mecbur kaldık, içimizi onunla ısıttık, elimizden tutmazsa düşeceğimize inandık, yağmurlarda sürüklendik, sokaklarda Jezabel ile birlikte vurulduk, bulutlarla parçalandık, kullanılmamış gökyüzüne uzandık, gözlerimizden şilepler geçti, günler, haftalar ellerimizde ufalandı, sonbaharlarda intihar etmiş yaprakları topladık... Genç kızlar azıcık okşansalar sanki çocuklaştılar... Delikanlılar, bir şehre geldiklerinde, başka bir şehre giden Pia’nın peşine düştüler... Singapur’dan Marsilya’ya, İstanbul, İzmir ve Ankara’dan geçerek savrulduk...

Yaşamadığımız serüvenleri, onun dizeleriyle yaşadık. Sanmayın ki o aşklar, o sevgililer, unutuldular. Zaten, belki de gerçek değildiler, birer umuttular...

KENTLERİN SESİ

Romanlarında ve şiirlerinde kentlerin sesi, kentlerin nabzı duyulurdu. Semt isimleri, bulvarlar, limanlara inan sokaklar, çağrışımlarla yüklü kadın adları, yankesicisi, Emniyet görevlisi, kent insanın bin bir hali... Tam bir geçit töreni.

Birbirinden renkli, çok geniş bir yelpazeye yayılan zengin mi zengin, abartılı imgeler... Ritmi hiç azalmayan, temposu hiç düşmeyen, müthiş bir müzikalite... Polisiye tadında nefes nefese bir gerilim...

Bütün bu özellikler bana caz müziğinin tatlarını çağrıştırır. Belki doğaçlama duygusu verdiğinden (oysa hiç de doğaçlama değillerdi), belki okunmaktan çok seslenişe, söylemeye/dinlemeye yatkınlıklarından... Bir ucu “Blues”a ya da “hüzün”e, öteki ucu halk şarkılarına uzanan bir tür caz...

Daha nice yıllara Attilâ İlhan diyorum.

MERAK GİDERME

Sevgili okurlar, geçen pazar, “Eyüp semalarında Nâzım” yazım üzerine, “gazete” demeye dilimin varmadığı bir kâğıda kocaman puntolarla yazmışlar: “Emekçiye maaş yok, Nâzım’a para çok” diye. Yalan ve kötülük dolu yazı şu satırlarla sona eriyor: “CHP’li Eyüpsultan Belediyesi’nin, yandaş Nâzım Hikmet Vakfı’na ne kadar para akıttığı merak konusu oldu.”

İnsan herkesi kendi gibi bilirmiş. Meraklarını gidereyim. Ne vakıf ne de katılımcılar Nâzım Hikmet programı için 1 kuruş almıştır.

Şu birkaç satır açıklamayı yazmak zorunda kaldığım için okurlarımdan özür dilerim... 

İlgili Konular: #Attilâ İlhan

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025