Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Operadaki Hayalet’ Aramızda

09 Nisan 2015 Perşembe

“Operadaki Hayalet” sonunda İstanbul’da... Bunca yıl sonra eskimemiş midir? Acaba buraya gelen kaçıncı sınıf oyuncular? Yoksa bize “Balkan ve Ortadoğu için yeterli” olanı mı yolladılar? (Bunları bana öyle çok soran oldu ki, ondan yazıyorum...) Bırakın bu soruları, bugüne dek ülkede sergilenmiş en görkemli, en şaşaalı, en barok, en rokoko, en gösterişli, en zengin müzikali görmeye çalışın. (Hemen bir öneri: Bu “en”leri görebilmek için sakın önlerden değil, arkalardan ya da balkondan seyredin!)
Andrew Lloyd Weber’in bestesi, sözleri C. Hart ve R. Stilgoe’ya ait müzikal, neredeyse 30 yıldır 40 ülkede seyirci karşısına çıkıyor. İlk sahnelenişi Londra’da 1986. New York’a 88’de geliyor. Broadway’de en uzun kalma rekorunu kırıyor. Eleştirmenlere göre: “Müzik dünyasına Tanrıların armağanı!”

Her daim çekici
Eskimedi mi? Hayır eskimedi. Gaston Leroux’nun gerilim romanına (1909) dayanan eser evrensel temaları işliyor: Aşk, tutku, coşku... Hem karşı cinse, hem de sanata (burada müziğe) duyulan aşk... Artı gizem, gerilim... Artı güzel-çirkin, iyi-kötü sorgulaması...
Eskimedi çünkü Weber’in müziği hâlâ çok sürükleyici ve akılda, dilde kalıcı. (“Evita”, “Cats”, “İsa Superstar”dan da çok.)
Eskimedi çünkü yaratıcı kadro çok usta. Seçimleri muhteşem. Yönetmen Harold Prince’in dakik, saniye şaşmayan, görsellikle duyarlığı harmanlayan, dengeli ama sürprizlerle dolu, ayrıntıları dantel gibi işlediği yönetimi... Gillian Lynne’in en karanlığı aydınlatıveren koreografisi... Kostüm ve dekorun çarpıcılığı, devasa görkemi... İşlevsellik ve mükemmellik.
Eskimedi, çünkü 30 yıl içinde dünyanın her yerine giden oyuncular değişse de, prodüksiyon aynı ve opera sesi olan oyuncuların niteliği değişmiyor.

Olanaksız aşk...
İşte perde açıldı: Bir açık arttırma. Satılığa çıkarılanlar, batmış bir tiyatronun malları.. Alıcılar da köhne... Sıra Paris Operası’nın o meşhuuuuuuur avizesinin satışında! Avizeyle birlikte... Geriye dönüş... Paris Operası’ndayız...
Burada bir “hayalet” yaşamaktadır. Doğuştan yüzü yaralı, gizlenmek için Paris Operası’nın yeraltı dehlizlerinde yaşayan bir müzisyen, bir bestecidir aslında o. Ve müzik aşkıyla, operanın her işine (gişe sorunlarından, eser ve oyuncu seçimine) her şeye karışmakta, yöneticilere mektupla, notlarla talimatlar yollamaktadır... Sözünü dinlemezlerse... Hazırladığı ölümcül tuzaklara düşeceklerdir!
İlk bölümde, 1900’ler başındaki opera dünyasına göndermeler, primadonna ve sahne parodileri çok eğlenceli. Müzikle şakalaşma gibi!
“Hayalet” genç soprano Christin’e âşık olunca... Genç soprano, “müzik meleğim” dediği “Hayaletten” müziği, sesini, içindeki cevheri öğrendikçe... İş değişir...

İçimizdeki cevher
Bir yanda yüzü deforme gizemli, çevreye korku salan Hayalet (Brad Little), öte yanda yakışıklı, aristokrat sevgili (Anthony Downing); genç soprano (Emilie Lynn) hangisini seçecek...
Her ne kadar Hayalet’in maymun gibi kafeste gezdirildiğini, annesinin bile kendisinden nefret ettiğini öğrensek de, ona acısak da (üstelik, maskesiyle sahnede çok yakışıklı!) unutmayalım ki, adam katil! Operada iki masum insanı öldürdü! Genç soprano unutacak mı? İçindeki cevheri, yıldızı parlatan hayalete teslim olacak mı? Onları birleştiren müzik, sevgiliye tehditse?
Olağanüstü sesler, muhteşem görüntüler, beklenmedik sürprizler, aksamayan teknik! Renk, ışık, duman, sis cümbüşü... Hannibal’ın filleri, gölde kayan gondollar... Müzik ve sahne büyüsü!
Tanrım keşke bizim opera binamız AKM’nin yeraltındaki dehlizlerinde de bir hayalet yaşasaydı da yapıyı bu hale getirenlerden hesap sorsaydı.

Sayılarla operadaki hayalet:
- Dünya çapında 40 ülke, 110 kent, 65 bin performans, 80 milyon izleyici.
- Üç Olivier ödülü; “En iyi müzikal dahil 7 Tony Ödülü” olmak üzere 50’den fazla tiyatro ve müzikal ödülü... Film versiyonunda “En iyi orijinal müzik” dalında “Learn to be Lonely” şarkısıyla Oscar Ödülü.
- Müzikal 15 dile çevrildi.
- Müziklerin yer aldığı albümler 40 milyondan çok sattı.
- Oyunda 281 mum, 250 kg. buz, 10 adet sis makinesi kullanılıyor.
- Her performansta 230 kostüm 14 kostümcü, 22 sahne değişimi...
- Tepemizde sahneye kayarak inen ha düştü ha düşecek avize: 1 ton ağırlığında... (Bu bilgiler, program dergisinden. Geniş kapsamlı dergide keşke çeviri daha özenli olabilseydi diye içimden geçirdim. )  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın tiyatro 15 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları