AKP çaresiz, ülkenin çaresi biziz!

03 Haziran 2022 Cuma

“Düşünün Dolmabahçe Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti. Bunlar böyle, bunlar çürük, bunlar sürtük.” 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu cümleleri iki gün önce yine TBMM çatısı altında kurdu. Yalan olduğu kanıtlanmış olmasına karşın, dokuz yıldır bu iddiayı gündeme getirdiğine göre durumu vahim. Kendi kitlesini kızıştırmak için hâlâ bu yola başvurması gerçekten acınacak bir hal.

AKP’nin izlediği siyaset yöntemi öylesine çirkin ki halkın büyük bir kesiminin desteklediği eylemlere katılanlara hakarette sınır tanımıyor.

Daha önce çeşitli kesimler için kullandığı hakaretleri kısaca anımsayacak olursak...

“İsrail dölü”, “ulan ahlaksızlar”, “adiler”, “cibiliyetsiz”, “zürriyetsiz”, “tezek”, “çamur”, “mankafa”, “alçak”, “affedersin Ermeni”, “çapulcular”, “şerefsiz”, “edepsiz”, “gerizekâlı”,“soysuz”, “rezil”, “ölü sevici”, “iki ayyaş”, “eşkıya”, “mezarlık soyguncusu”, “Haşhaşiler”, “nebbaşlar”, “terbiyesiz herif” akla geliyor.

Bunların arasına şimdi “çürük” ve “sürtük” de eklendi.

“Bayağı kadın, fahişe” anlamına da gelen “sürtük” hakareti, Gezi protestolarına katılan bir kadın olarak şahsıma da yapılmış oluyor. 

‘YANDAŞLAR’ VE ‘DİĞERLERİ’ OLARAK İKİYE AYRILAN TOPLUM

Halkın tümünü kapsayıcı olması gereken bir makamda oturan kişinin ağzından bu hakaretleri duyarak tam 20 yıl geçirdik. Bu, bir siyasetçinin halka uyguladığı psikolojik şiddettir!

Toplumu “yandaşlar” ve “diğerleri” olarak ikiye ayrıştıran birinin cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmesi, siyaset tarihi açısından incelenmesi gereken bir olaydır.

Hiçbir zaman oy alamayacağını bildiği kesimlere hakaret etmekte sakınca görmeyen, ağzını açtığı anda kin saçan, hiçbir sınırı olmadan insanları aşağılayıp ötekileştiren birinin ülkeyi temsil eden bir görevde olması, toplumsal huzuru yok etmiştir. 

Hiçbir kamu görevlisinin, en alt derecedeki memurdan en üst makamdaki cumhurbaşkanına kadar hiçbirinin, devletten aldığı güçle, kimseye nefret söylemlerinde bulunmaya hakkı yoktur. Varsa bir şikâyeti, ilgili makamlara başvurur ve hukuki haklarını kullanır. 

Siyasetin seviyesini bu derece aşağı çekmek, sürekli bağırmak, vatandaşları azarlamak, halkın protesto hakkını kullanmasını “hainlik” ya da “teröristlik” olarak göstermek, yalanı ısrarla yayarak halk arasında kin tohumları ekmek kabul edilemez.

Siyasetçileri oturdukları makamlara getirenler seçmenlerdir. Hiçbir siyasetçi, halktan aldığı yetkiyi vatandaşların yasal haklarını gasp etmek için kullanamaz.

BİZ HALKIZ!

Gezi Direnişi, kent yağması ve ranta karşı doğayı korumak için gösterilen tepkiyle kendiliğinden gelişen kitlesel bir protestodur. Halkın anayasal bir hak olan protesto hakkını kullanmasına aşırı güç kullanımı ile yanıt veren ve olayları terörize eden AKP hükümetleridir. 

Gezi Parkı’nda hayatında birbirini ilk kez gören ama bir araya gelerek baskıya, zulme, ranta direnenler, dokuz yıldır AKP ve yandaşları tarafından karalanırken yalanlar bir bir ortaya çıkmıştır. Kabataş Yalanı ve Dolmabahçe Yalanı, siyasi tarihimize utançla yazılmış birer iftiradır.

Halkı aç ve işsiz bir halde, güvensizlik içinde bırakanların, belli ki oy deposu olarak kullanmak için yasadışı bir şekilde ülkeye yığarak sömürdükleri sığınmacılar ve yalanlardan başka çareleri kalmamıştır. AKP’nin miadı çoktan dolmuştur. 

Ey halkım, AKP çaresizdir ama çare biziz! 

Küfrü, yağmayı, yolsuzluğu, adam kayırmayı, kirli siyaseti, iftirayı, gericiliği, yobazlığı ilk seçimde reddedip, laik Cumhuriyet için çare üretecek olan biziz.

Çünkü halkız biz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları