Kadın düşmanı AKP

28 Haziran 2020 Pazar

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, TBMM’de yaptığı konuşmada Bu ülkede AK Parti gelene kadar ‘kadın’ kelimesinin adı yoktu” demiş.

Kadın cinayetlerinin tavan yaptığı, kadına şiddet uygulanmayan tek bir saatin geçmediği Türkiye’de söylemiş bunu. 18 yıldır bu ülkeyi yöneten siyasal İslamcı partinin mensubu olarak söylemiş...

Belli ki AKP döneminde kadınların toplumsal ve ekonomik hayattan nasıl dışlanmak istendiğini “unutmuş”.

Kadınları katledenlerin ve tecavüzcülerin salıverildiğini...

Mahkemelerde kravat taktılar diye katil ve sapıklara “iyi hal” indirimi uygulandığını...

“Kadın mıdır, kız mıdır bilemem” diye konuşan liderini...

Partisinin, şiddete uğrayan kadını korumak amacını taşıyan İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açtığını...

“Kadın kahkaha atmayacak, iffetli olacak” diyen Başbakan Yardımcısı’nı...

Partisinde çocuk yaşta evlilik nedeniyle hapis cezası alanların serbest bırakılması için çalışma yapıldığını...

AKP döneminde evlilik yaşını düşürmek için sürekli zemin yoklandığını...

“UNUTMUŞ”!

Özlem Zengin, AKP döneminde olanları görmediği gibi, onun öncesini de “unutmuş”.

1926’da Medeni Kanun ile birlikte erkeğe çokeşliliğin yasaklandığını, kadının aile mirasından eşit yararlanmasının sağlandığını...

Kadınların AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 72 yıl önce, 3 Nisan 1930 tarihli Belediye Kanunu ile belediye başkanı ve muhtar olma hakkını kazandığını...

Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının 5 Aralık 1934’te Atatürk’ün sağlığında verilerek dünyaya örnek olacak bir karara öncülük edildiğini...

AKP’den önce kadın adıyla bakanlık olduğunu ama 2011 yılında kadın kelimesini bakanlıktan AKP’nin sildiğini...

“UNUTMUŞ”!

Anlaşılıyor ki Özlem Zengin, partisinin sürekli övdüğü Osmanlı dönemini de “unutmuş”.

Cumhuriyet öncesinde mahkemelerde iki kadının tanıklığının bir tam tanık olarak görüldüğünü...

Miras paylaşımında erkeğe iki kadın payının düştüğünü...

Bir erkeğin, evli olduğu karısının üzerine 3 kuma getirebildiğini; “boş ol” deyince karısını boşayabildiğini...

Evlilik yaşının 9 olduğunu...

Kadınların satıldığı cariye pazarlarının olduğunu...

“UNUTMUŞ”!

Gerçek şu ki laik Cumhuriyet, kadını karanlığa hapseden gericiliği yıkıp aydınlanma yolunu açmış...

18 yıllık AKP iktidarı ise gericiliği şahlandırarak kadın hakları adına bir utanç dönemine imza atmıştır!

GAZETECİLİK SARAYLARDA BİRİLERİNE YARANMAK DEĞİLDİR

Gazetemizin değerli yazarı Barış Terkoğlu, Yeni Yaşam gazetesinden Aydın Keser ve Ferhat Çelik, geçen çarşamba günü savunmalarını verdikten sonra serbest kaldı.

Ama aynı davada yargılanan diğer üç gazeteci, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel hâlâ tutuklu!

Serbest kalan meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyorum fakat içeride kalanlar için içim buruk. Hiç hapse girmemesi gerekenler özgürlükten mahrum...

Arkadaşlarımızın mahkemede verdikleri savunmaların hepsi, iletişim ve hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak kadar önemli.

Hepsi, gazeteciliğin ne demek olduğunu Türkiye’ye bir kere daha duyurdu. Hepsi gazeteciliği suç olarak göstermek isteyenlere en etkili yanıtları verdi. Hepsi dik durdu!

Bir kere daha herkes gördü ki gazetecilik suç değildir.

Gazeteci, şahsi çıkarının peşinde koşmaz; kimsenin emir kulu ya da yandaşı değildir.

Gazetecilik, bir tür kamu görevidir; kamu yararı doğrultusunda, halkın doğru bilgi alma hakkı için yapılır.

Gazeteci kalemini kiralamaz; gerekirse kırar ama satmaz!

Gazetecinin tek hedefi, doğrunun peşinden gitmek ve görevini yaparken kimsenin önünde eğilip bükülmemektir.

24 Haziran 2020’de Çağlayan Adliyesi’nde mesleğimizin onurunu koruyan savunmaları nedeniyle meslektaşlarıma yürekten teşekkür ederim!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları