Barış Doster

Türkiye’nin Irak politikası değişiyor mu?

01 Mayıs 2019 Çarşamba

Dışişleri Bakanı, Irak’ı ziyaret etti. Bağdat ve Basra’daki temaslarının ardından Erbil’e geçti. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, yardımcısı Kubat Talabani ve Türkmen temsilcilerle görüştü. Sırasıyla gittiği kentler ve görüştüğü isimler, Irak’ın etnik ve mezhepsel hassasiyetlerini gözettiğini çağrıştırıyor. Keza, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yılın sonuna doğru 4. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı için Irak’a gideceğinin açıklanması da, Irak siyasetindeki değişimi gösteriyor. Fakat Türkiye’nin Irak’la ilişkilerde şimdiye dek yaptığı yanlışlar, ABD adına yaptığı girişimler anımsanırsa, akla vahim sorular geliyor. Sıralayalım...
Birincisi, Türkiye Irak’ın kuzeyinde 25 Eylül 2017 tarihinde yapılan bağımsızlık referandumunun kısa süre öncesine dek, IKBY lideri Mesut Barzani’yi bağımsızlık yönünde teşvik ve tahrik etmişti. Bağdat devre dışı bırakılmış, Barzani muhatap alınmıştı. Erdoğan, dönemin Irak Başbakanı Haydar İbadi’ye, “Sen kimsin. Benim muhatabım değilsin. Sen benim kalitemde değilsin” sözleriyle yüklenmişti. Türkiye’deki açılım sürecinin (çözüm süreci değil; çözülme, çöküş süreciydi) büyük destekçisi Barzani, AKP kongrelerinde ağırlanmıştı. Kürsüye “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganı eşliğinde davet edilmişti. Diyarbakır’da Erdoğan’la birlikte mitinge katılıp, türkü söylemişti. Türkiye ziyaretinde IKBY bayrakları göndere çekilmişti. Kendisine cumhurbaşkanı protokolü uygulanmıştı. Barzani, bağımsızlık referandumu yapınca, Türkiye’nin tavrı değişti. Hakkında çok sert sözler edildi.
İkincisi, Türkiye’nin Irak’ta izlediği yanlış politika, PKK terör örgütünün elini güçlendirdi. ABD’nin manevra sahasını genişletti. Bağdat ve Erbil, terörle mücadelede Türkiye’nin yanında olmadılar. Ankara’nın en haklı, en meşru taleplerine kulak tıkadılar. Irak’ın eski cumhurbaşkanı Celal Talabani, “Türklere bir Kürt kedisi bile vermem” diyecek kadar küstahlaştı. İran’ın Irak üzerinde etkisi daha da artarken, Türkiye’nin ABD yanlısı siyaseti, Türkiye nam ve hesabına değil, ABD’nin sözcüsü olarak yaptığı girişimler, Ankara’nın başını ağrıttı. Irak’taki hataları, Suriye’de yapılan hatalar izledi.

Akla takılan sorular
İktidarın bu sicilini anımsayınca, akla ister istemez şu sorular geliyor.
Bu adımlar Türkiye adına mı, İran’ın Irak’taki etkisini kırmak isteyen ABD adına mı atılıyor? İran’ın Irak’taki Türkmenlerle, Irak’ın kuzeyinde Kürt yönetimiyle ilişkilerinin daha da geliştiği bir süreçte, Türkiye’nin hızla politika değiştirmesinin sebebi ne? Irak Türkmenlerini bile Şii – Sünni diye ayırmanın büyük hata olduğu nihayet anlaşıldı mı?
İçeride yeni bir açılım süreci başlatılacak da, onun için mi bu dış hazırlıklar yapılıyor?
Irak’ın kuzeyinde iş yapan 3 bin 200 şirketin yüzde 44’ünün Türk, yüzde 11’inin İranlı şirketler olduğu ve sınır ticaretinin önemi düşünüldüğünde, ekonomisi zorda olan
Türkiye’nin bu adımı, siyasi değil de, öncelikle ticari mi? Türkiye, İran’dan petrol alımını sıfırlayıp, açığı Irak’la kapatmanın hesabını mı yapıyor?
Kıssadan hisse: Bölgemize ve dünyaya Ankara merkezli bakmak zorunludur. Bunun dışındaki tüm siyasetlerin sonu hüsrandır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları