Vizyon, revizyon, illüzyon...
Zafer Arapkirli
Son Köşe Yazıları

Vizyon, revizyon, illüzyon...

12.07.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

On yedi yıldır dinlediğimiz ve kulaklarımızı tırmalayan, sinir bozucu bir uğultu var bu ülkenin dağına taşına, yerine göğüne yansıyan. Buna bir tür sevimsiz gürültü de diyebilirsiniz.
Ülkenin başına gelmiş, can sıkıcı bir yol kazası da.
Onlar buna bir “Kutlu Dava” dediler. Kimi zaman bir “Kutlu Yürüyüş” adını taktılar.
Biz, yani bu Cumhuriyetin üzerine titreyenler ise bu olaya, bir “Yıkım Projesi” olarak baktık hep. Kanla, canla, tarihi ve olağanüstü bedeller ödenerek kurulmuş “1923 Cumhuriyetini yıkma projesi.” Hani insanları zorla yerlerinden, evlerinden eyleyen beceriksiz pespaye, sakil ve vahşi kentsel dönüşüm projeleri vardır ya. İşte, onun gibi bir şey.
Yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, kısacık yetişkin ömrüne sığdırdığı bir küresel başarı hikâyesini berhava etme planı.
2002-2019 arasında, ellerinden gelen ne varsa yaptılar başarıya ulaştırmak için bu meş’um yıkımı. Bütün güzide kurumlarını yok ettiler bu canım memleketin. Yeşiline kıydılar. Fabrikalarına, tersanelerine, tarlalarına, 80 senede alın teri ve toplumsal emek ile elde edilmiş tüm ekonomik kazanımlarına kıydılar. Şanlı Ordusu’na kıydılar. Kökleşmiş tüm kurumlarına kıydılar. Okullarına kıydılar. Kültürüne, değerlerine kıydılar. Cumhuriyetin temel taşı laikliğe kıydılar.
Çünkü o kapkara “Vizyon”ları bunları gerektiriyordu. Gündemleri buydu. İç ve dış işbirlikçileri ile büyük ölçüde gerçekleştirdiler kutlu (!) projelerini.
Hiç mi direniş görmediler? Tabii ki gördüler. Cumhuriyeti gözü gibi korumaya ant içmiş insanlar canları pahasına, işleri, hayatları, tüm kazanımları pahasına direnmeye çalıştılar. Ama yeterli olamadı.
Ama, artık gelinen noktada kendileri de yıkmaktan, kırıp dökmekten bitap düştüler. Zaten yıkılacak, yakılacak pek fazla bir şey de kalmadı ortada.
Ve geçtiğimiz 5 aylık süre içinde, bu “Yıkım Projesi”nin karşısına nihai olarak dikilmeye karar veren tüm güçlerin bir araya gelip attığı “tarihi tokat”, bu yıkım müteahhitlerinin buldozerlerinin tekerine de, paletine de iyi bir çomak (ya da bunların pek sevdiği mecazla anlatalım: Egzozuna terli fanilaları) sokuverdi.
Zaten, şaşmaz bir kuraldır: Nasıl ki zaferler kaynaşma ve safları sıkılaştırma getirirse, yenilgiler de hızlı bir çözülme, dağılma ve hatta parçalanmayı beraberinde getirir. Birbirine düşer saflar. Kaçış başlar. Kimi cüretkâr kadroların da, “ayrı dükkân açmak üzere” bir zamanların muktedir odağının dışına savrulmasına yol açar.
Şimdilerde, Babacan-Gül ya da Davutoğlu önderliğinde filizleneceğinden söz edilen oluşumları tarif getmek gerekirse, durum budur.

Revizyon mu dediniz?
Bir yandan da kendi ifadesi ile “Ümmet”i (ne Ümmeti ise bu? Yerel ve siyasal “ümmetler” de mi varmış!) bir arada tutabilmenin paniği içinde sağda solda “Aman gitmeyin bir yere. Bak, yemin ediyorum revize edeceğiz bu yeni rejimi” diyerek daha üç gün önce ölümüne savundukları sistemi “rötuşlamak”tan söz ediyorlar. Yerse. Kim yiyecek? Bilemem?
Demokrasiden, hukuk devletinden, kuvvetler ayrılığından, laiklikten ve en önemlisi de Atatürk İlke ve Devrimleri’nden yana hiç kimsenin yiyeceğini sanmıyorum. Yememeliyiz de zaten.
On milyonlarca insanın hayatını karartan bir sözde kutlu “dava”nın kadroları artık kendileri açısından utanç verici bir ricat hali içindedirler. Revizyonla filan bu düzeni sürdürebilmek için kitleleri yeniden afyonlamalarına izin vermemek gerekir. Bu “illüzyon”u yutmayacağımızı göstermek gibi bir görev önümüzde durmaktadır.

Tek çözüm: Örgütlenmek
On yıllarca bu ülkenin başına çöreklenen sağ iktidarlar ve onların faşizan yönetimlerinin “umacı” gibi göstermeye çalıştıkları, şeytan görmüşçesine korktukları örgütlenme ile halkın taleplerine sahip çıkmaktır, yeniden dirilişin, iyileşmenin ve ayağa kalkmanın tek ilacı. Toplumun her kesiminin, gazetecisinden fabrika emekçisine, çiftçisinden memuruna, öğrencisinden esnafına kadar, “Yıkım Yılları”nın hesabını sora sora, ama bir yandan da yaralarımızı sara sara, bu ülkede gerçek demokrasinin icrası için kolları sıvamanın zamanıdır.
Ayrılıklarımızı törpülemeye çalışarak, ama kiminle kolkola gireceğimizi de iyi hesaplayarak en sıkı ve en verimli manada örgütlenmeli ve bu yıkım ekibini bir daha iktidar yüzü görmemek üzere siyasi haritadan silmeliyiz.
Yeni ve sahte umut bezirgânlarına kulak tıkamalı, tek bir satır özeleştiri yapmamış yıkım ekibinin “ıskarta oyuncularına” asla yüz vermemeliyiz. Yurdum yumuşakça liberallerinin de 2002 ve 2010’da, ardından 2017’de sahneye koydukları ihanete de aynı şekilde pabuç bırakmamalıyız.
Tek çare “Ödünsüz Demokrasi”.
Her yerde, her köşe başında bu talebi yükselterek başarabiliriz.
Kendimize güvenmek için işaretler, çok yakın geçmişten, daha mart ayından, haziran ayından, öylece durmuş bize bakıyor.
Tam zamanıdır!..  

Yazarın Son Yazıları

Mektep...

Mektep...

Devamını Oku
29.12.2021
Yandaşlık zor zenaat

Yandaşlık zor zenaat

Devamını Oku
24.12.2021
Nas Nas Paraları Leyla’ya...

Nas Nas Paraları Leyla’ya...

Devamını Oku
22.12.2021
Sefil bir tiyatro

Sefil bir tiyatro

Devamını Oku
17.12.2021
Kezzap

Kezzap

Devamını Oku
15.12.2021
İşte, bunun için sevmiyoruz

İşte, bunun için sevmiyoruz

Devamını Oku
10.12.2021
‘Gelmekte olan’ değişmez

‘Gelmekte olan’ değişmez

Devamını Oku
08.12.2021
Millete ‘nanik’ yapıyorlar...

Millete ‘nanik’ yapıyorlar...

Devamını Oku
03.12.2021
Dördüncü kuvvetin kuvveti

Dördüncü kuvvetin kuvveti

Devamını Oku
01.12.2021
Fırıl, fırıl, fırıl...

Fırıl, fırıl, fırıl...

Devamını Oku
26.11.2021
Kreşendo zamanı

Kreşendo zamanı

Devamını Oku
24.11.2021
‘Bu can bu bedenden çıkmadan...’

‘Bu can bu bedenden çıkmadan...’

Devamını Oku
19.11.2021
‘Açık yaralar’ ve Kılıçdaroğlu

‘Açık yaralar’ ve Kılıçdaroğlu

Devamını Oku
17.11.2021
Bugs Bunny’nin ölümü

Bugs Bunny’nin ölümü

Devamını Oku
12.11.2021
Tehlikenin farkındayız

Tehlikenin farkındayız

Devamını Oku
10.11.2021
Ekmek Bulamıyorsanız...

Ekmek Bulamıyorsanız...

Devamını Oku
05.11.2021
‘Sana ne oluyor ki?’

‘Sana ne oluyor ki?’

Devamını Oku
03.11.2021
‘İçişleri’ yalanı...

‘İçişleri’ yalanı...

Devamını Oku
27.10.2021
Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Milletle alay etmenin dozu kaçtı

Devamını Oku
22.10.2021
‘155’i ararım!..’

‘155’i ararım!..’

Devamını Oku
20.10.2021
Giderayak güldürüyorlar

Giderayak güldürüyorlar

Devamını Oku
15.10.2021
Kazanımlar, kayıplar...

Kazanımlar, kayıplar...

Devamını Oku
13.10.2021
Taklitler, mukallitler...

Taklitler, mukallitler...

Devamını Oku
08.10.2021
6 Ekim ruhu

6 Ekim ruhu

Devamını Oku
06.10.2021
Antikorun Kadar Konuş!..

Antikorun Kadar Konuş!..

Devamını Oku
01.10.2021
Otokrat

Otokrat

Devamını Oku
29.09.2021
New York Seferi Abuklukları

New York Seferi Abuklukları

Devamını Oku
24.09.2021
Ayran - tahtırevan

Ayran - tahtırevan

Devamını Oku
22.09.2021
‘Al gülüm - Ver gülüm’

‘Al gülüm - Ver gülüm’

Devamını Oku
17.09.2021
Makas değişikliği (15.09.2021)

Makas değişikliği

Devamını Oku
15.09.2021
‘Ben yaptım abi’ devri...

‘Ben yaptım abi’ devri...

Devamını Oku
10.09.2021
‘Ali Bey kafası’

‘Ali Bey kafası’

Devamını Oku
08.09.2021
‘Cüppeli hâkim’

‘Cüppeli hâkim’

Devamını Oku
03.09.2021
Ne işimiz vardı?

Ne işimiz vardı?

Devamını Oku
27.08.2021
Yahu, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Yahu, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Devamını Oku
20.08.2021
‘Alarm zili’ mi dedin?

‘Alarm zili’ mi dedin?

Devamını Oku
13.08.2021
Rehber belli: Bilim

Rehber belli: Bilim

Devamını Oku
06.08.2021
Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Niye ‘sondan’ başlıyoruz?

Devamını Oku
30.07.2021
Yoruldu-k

Yoruldu-k

Devamını Oku
23.07.2021
O kelepçe…

O kelepçe…

Devamını Oku
16.07.2021