Değişen coğrafya, artan yalnızlık

Değişen coğrafya, artan yalnızlık

12.07.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sınır bölgelerimiz kaynıyor, Türkiye artık bir barut fıçısının üstünde oturuyor.
Barbaros Hayrettin sismik araştırma ve Fatih ile Yavuz sondaj gemilerinin Karpaslar’ın açığında demirlemeleri, bunların savaş gemisi ve uçaklarıyla korunmaya alınması ve Türkiye’nin burada sondaj çalışmalarını başlatma kararı, AB’den bir defa daha “hukuka aykırı sondaj kararından endişe duydukları”nın açıklandığı, bu mesaja karşılık Türkiye’nin sert cevabının yayımlandığı ve bir yandan da Rusya’dan alınan S-400’lerin teslimlerinin beklendiği sırada, Kuzey Suriye’de PYD-YPG’nin yoğunlaştığı bölgede Türkiye’nin askeri hareketliliğinin arttığı belirtiliyor. Bölgeyi iyi tanıyan terör uzmanı Abdullah Ağar, durumu değerlendirirken, “son derecede güçlü harekât emareleri mevcut” diyor.
Denebilir ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde, bölgede bu denli sorunlarla kuşatılmış ve de yalnız bir durumda olmamıştı.

***

Bu yalnızlığın, Türkiye’nin coğrafi konumunun değiştiği döneme rastlaması boyutlarını daha da büyütmektedir.
Şimdi ülkelerin coğrafyalarının değişmeyeceği söylenerek bu sava itiraz mümkündür.
Evet doğrudur, ama aynı coğrafya, değişen siyasi tutumlara göre, değişik olanaklar, avantajlar veya sorunlar doğurabilir.
Fiziki konumu kurulduğundan beri değişmeyen Türkiye’nin Ortadoğu’daki durumu bunun en güzel örneğidir.
Her zaman Ortadoğu’nun ortasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti, bölgedeki Müslüman coğrafyanın göbeğindeki tek, laik ve sonra da görece demokratik ülke olarak, bölge içi çekişmelere uzak durmuş, yansız bir tavrı benimseyerek, bölgede özel yere sahip bir ülke konumu elde etmiştir.
1958’de ABD’nin ağırlığını koyması ile önlenen, akim kalmış Irak’a müdahale girişimi dışında, Ankara bölgenin iç çekişmelerinin uzağında durmayı başarabilmiştir.
Atatürk’ün, “yurtta barış, dünyada barış” ilkesi bu hususta değişik iktidarlara yol gösterici olmuştur.
Bölgesel anlaşmazlıklarda taraf olma politikasının ilk denemesini Turgut Özal yapmışsa da, sivil politikacıdan daha az militarist olan TSK’nin tavrı sayesinde bir koyup üç alma girişimi başarıya ulaşamamıştır.

***

Her alanda, laik Cumhuriyetin antitezi olarak gelen ve emperyalizmin çıkarlarının bölgesel müttefiki iktidar modeli olarak dizayn edilen AKP ise bölgedeki tüm nizaların içine balıklama dalarak, Ortadoğu’nun sorunlarının göbeğinde yer kapmayı marifet sanmıştır.
Laiklik karşıtı İhvan ideolojisinin etkisinde, gerçekte, yüzyıllardan beri bitmiş kof bir Osmanlı ihtişamı tutkusuyla desteklenen bu politika sonunda Libya’dan Fırat’ın doğusundaki Suriye’ye kadar her nevraljik soruna bulaşmış olan Türkiye, bölgede en yalnız ülke konumundadır.
Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz paylaşımı sorununda Mısır, İsrail, AB, ABD, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, dolayısıyla Yunanistan’ın yanında yer alırken, Türkiye’ye hak veren tek bir Allah’ın kulu çıkmamıştır.
Suriye’nin istikrarsızlaştırılmasında payı olan AKP iktidarı, burada da gittikçe artan ve daha da artacak olan bir yalnızlıkla, saplandığı batakta debelenmektedir.
AKP’nin, Türkiye için de yaşamsal önemde olan Suriye’de istikrar ve toprak bütünlüğü konusunda, bugün için tek mümkün olarak görünen Esad’la uzlaşmamakta İhvancı tutkusunun esiri olarak direnmesi de, Rusya ile arasında bu konuda zaten var olan anlaşmazlıkları yarın daha da keskinleştirecektir.
Bütün bu kaos ortasında, bölgede tümüyle soyutlanmamak için yapılacak ilk şey “ben ne istiyorum, ne elde edebilirim, bunu nasıl sağlarım” sorusunun sağduyulu yanıtını ihvancı tutkulardan arınarak arayıp, ona uyan yeni bir politika oluşturmaktır.  

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023