2025’in son saatlerindeyiz. Berbat bir yıldı. Acı, gözyaşı, umutsuzluk... Olumsuz her sözcüğü karşılıyor geride kalan 365 gün!
Yoksulun daha yoksullaştığı, emekçilerin 3 kuruş için servis araçlarında, madenlerde, daireden bozma atölyelerde yanarak öldükleri, seçilmiş belediye başkanlarının tutsak edildiği bir seneydi ki son 48 saatte terörle mücadele sırasında canını feda eden üç kahraman polisimizle içimiz yandı.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD); Türkiye’deki adıyla DAEŞ’in eli kanlı teröristlerinin silahlarından çıkan kurşunlar üç ocağa ateş düşürdü. O yüzden 2026’ya ilişkin umutlar, beklentiler kursağımızda kaldı! Öncelikle MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile jandarmanın, yılbaşı üstü IŞİD’e yönelik başlattığı seri operasyonlar olmasa bugün büyük metropollerde çok farklı şeyleri konuşabilirdik.
Ve fakat Cumhuriyet’in dünkü manşetinde dikkat çektiği gibi, çok soru işareti var Yalova’daki IŞİD operasyonunda.
Kitabı baştan okursak iki yıl önce koşa koşa Türkiye’ye giren Afganların, Pakistanlıların çantalarında silah mı, uyuşturucu mu getirdikleri, onlara kimin sahip çıktığı sorusu IŞİD yapılanmasının kilit taşı! Yalova, Sakarya, Düzce, Bursa ve İstanbul’un çeper ilçelerindeki yapılanmalarına kimler, niçin ses çıkar(a) madı? Terörü finanse etmek için bağış toplamışlar, dergi basmışlar, sokak TV’lerinde “Kafa kesmeye geldik” diye demeç vermişler, cihat ilan etmişler! Gören, duyan olmamış!
Operasyondaki karanlık noktalara dönersek “Teröristlere yönelik operasyonda bekçinin ne işi var?” deme hakkımız var. Ayrıca ağır silahlara sahip PÖH’ün (polis özel harekât) hücre evine düzenlenecek operasyona zamanında çağrılıp çağrılmadığı bilinmiyor. Üç TEM polisi (terörle mücadele) Turgut-Yasin-İlker çatışmaya sadece beylik tabancaları ile mi girdi? İçişleri Bakan Ali Yerlikaya, çatışmanın ayrıntılı raporunu istemeli Yalova valisi ve il Emniyet müdüründen.
Türkiye’deki IŞİD yapılanmasıyla ilgili asıl soru ise adalet bakanına. Terörist Zafer Umutlu, IŞİD üyeliğinden tutuksuz olarak yargılanıp beraat etmiş. Potansiyel terörist! Daha acısı mahkemedeki savunmasında rejime, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret etmiş, ne garipse önemsenmemiş. Sonrasında da sosyal medyadan “kâfir” diye adlandırdığı üç polisimizi şehit etmiş. Yılmaz Tunç’a sormak gerek, bu terörist, eğer mahkemede cumhurbaşkanı başta olmak üzere devlet yapılanmasını hedef aldıysa nasıl serbest kalır? Kadıköy’deki asgari ücret eyleminde topluca atılan slogana katılım sağlayan CHP Gençlik Kolu yöneticisi Bilge Kağan Şarbat, “Saray” benzetmesi nedeniyle yılbaşı üstü apar topar hapse atılırken Erdoğan’a hakaret eden -üstelik mahkeme salonunda- katil niçin serbest? Ülkede cumhurbaşkanına hakaret suçu adamına göre mi işletiliyor acaba!
Evet, 2026’dan ne bekliyoruz sorusunun yanıtı da bu iki adli olayda gizli. Birinde hakaret yok, tutuklama var; ötekinde hakaret var, tutuklama yok. Fatura ağır! O yüzden yeni yıldan sadece “adalet” bekliyoruz!
TARTIŞMALI MİTİNG
4 Ocak’ta terörist başı Abdullah Öcalan için bir miting yapılacak Diyarbakır’da. 2024’ün sonunda azılı teröristti, süreçte lider, sonrasında kurucu önder ilan edilen Öcalan, şimdi de bir kesimce kahramanlaştırılacak. Evet, terörsüz Türkiye hepimizin isteği ancak konunun öznesi Öcalan’ın özgürlüğü değil. Geçenlerde bir makalede okudum, 400’e yakın da öğretmeni de katletmiş PKK! 400 öğretmenin karşılığı nedir biliyor muyuz? 20 yıllık meslek hayatları boyunca bin öğrenciye dokunsalar (yılda 50 kişiden), 400 öğretmenin yetiştireceği evlat sayısı 400 bin! PKK terörü ve Öcalan, geleceğimize kurşun sıkmış, Aybüke, Mehmet ve Şenol hocaları katlederken! O yüzden Cumhuriyet’e demeç veren hukukçu Bülent Yücetürk’ün dediği gibi “Bu miting yasal değil”.
POŞETTE KALDI!
Plastik poşet 1 TL oldu; 50 kuruştu. Amaç çevre kirliliğinin önüne geçmek. Aslında olumlu ama çok yetersiz bir adım. Çünkü Türkiye, tüm Avrupa’da uygulanan plastik ve cam şişelerin geri kazanımı konusunda sessiz! Yıllarca önce dönemin Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki tarafından, “Yakında büyük marketlerde şişelerini iade makinesine atanlar, aldıkları fişlerle bedava alıveriş yapacak” müjdesi verilmişti. Ne var ki şişe iade işi rafta kaldı. Atık şişe makinesi üreten firmalar var hazır ama marketler plastik ve cam şişelere Almanya, İtalya hatta Yunanistan’daki gibi doğru dürüst para vermeyi düşünmüyor. Örneğin Avrupa’da boyutuna göre 25- 40 cent alıyor şişesini getiren; 100 şişeyle 30 Avroluk alışveriş yapıyor. Bu sistem oturtulacaksa günlük kurla şişelere 10 TL verilmesi gerekiyor. Ama kimse bu taşın altına elini koymaz, atıksız Türkiye adımı da poşette kalır!