Medeniyet Kapıştırıcıları ve Batıfobi

18 Şubat 2015 Çarşamba

“Medeniyet kapıştırıcıları” diyorum ben bunlara... 21’inci yüzyılın kaos ortamında, görünürlüğü günden güne artan dehşetli bir reaksiyon harekâtı başlatılıyor. Sözde ana tema “ezilmiş Müslümanların haklarını savunmak”, lakin özünde ayrımcılık, ötekileştirme, din şovenizmi, mezhepçilik, hedef gösterme, insanları kin ve nefrete yönlendirme, kutsalları sömürme, terörizme başvuranları sahiplenme yüklü bir “saldırı harekâtı” bu. Görünür hedef geçmiş “günahlarının” bedelinin ödetileceği “Batı medeniyeti” lakin, özünde asıl hedef tarihsel derslerle yoğrulmuş “insanlık” algısı. Bu reaksiyon harekâtının sürdürücülerinin en tipik özelliği hak hukuk tanımayan diktatörlük özentiliği, en iyi bildikleri şey ise siyasi dalavereler.

***

Amerika’da geçen hafta Kuzey Carolina eyaletinin Chapel Hill kasabasındaki üniversite yerleşkesinde yaşanan bir cinayet vakası, bu küresel reaksiyon harekâtını apaçık gözler önüne serdi. Amerika’da çokça rastlandığı üzere evinden koca bir cephanelik, belinden silah eksik olmayan Craig Stephen Hicks isimli meczup; 23 yaşındaki Deah Barakat, 21 yaşıdaki eşi Yusor Ebu Salha ve 19 yaşındaki kız kardeşi Razan’ı katletti. Eldeki bulgular şimdilik adamın Facebook’tan Hıristiyanlık, Mormonluk ile İslamiyet gibi bütün dinlere karşıtlığını açıkça ilan etmiş bir ateist olduğu ve yüksek sesli müzik dinlenmesi, misafir otoparkına park edilmesi gibi günlük mevzular yüzünden komşularını sürekli tehdit ettiğiyle sınırlı...

***

Filistin/Ürdün asıllı üç gencin böyle vahşi bir cinayete kurban gitmesi Amerika’daki Müslüman toplulukları isyan ettirdi. Zira neocon Bush yönetimi altında Amerikan sağının 2000’lerin başında “terörle savaş” retoriğinin asıl kurbanları onlar. Amerikan medyası ve Hollywood’un “terörist = Müslümanlar” klişesiyle biçimlenen negatif imaj ve ayrımcılıktan asıl onlar mustaripler. Bu olay vesilesiyle seslerini örgütlü biçimde yükseltmelerinden daha doğalı yok. Cinayetin arkasındaki motivasyonun gençlerin “Müslüman olmalarından kaynaklandığı” ve “nefret suçu” işlendiği tezini ispatlamaları kolay olmasa da olayın yankılanması bile dertlerinin devası için önemli. Bu sayede dakika başı cinayetlerden geçilmeyen, son dönemde polis şiddetinin insanları sokağa döktüğü Amerika’da öldürülen üç genç için Başkan Barack Obama da bir açıklama yayımladı.

***

Obama’nın açıklaması manidardı. “Yaşam hakkını” öldürülen insanın etnik kimliği, derisinin rengi yahut dinine göre ayırmadan savundu. Kurbanların yakınlarına başsağlığı dilerken “Müslüman” demedi, “Amerikalı gençler” dedi: “Amerika’da hiç kimse, kim olduğu, görünüşü veya ibadet şekli nedeniyle hedef alınmamalı. Bu genç Amerikalıların cenazesindeki çok büyük katılımda gördüğümüz gibi hepimiz tek bir Amerikan ailesiyiz. Ne zaman aramızdan biri vaktinden önce bizlerden alınırsa, onların nasıl yaşadığını hatırlayacağız. Kurbanlardan Yusor’un sözleri bizlerin yaşantısına ilham olmalı: Amerika’da büyümek bir nimet. Nereden geldiğiniz fark etmez. Birçok farklı yerden, farklı geçmişten ve dinden gelen birçok farklı insan var ama burada hepimiz biriz.”

***

Obama elbette Bush’un oluşturduğu iklimi tersine çevirmeye çalışan bir başkan. Bireysel özgürlükler, azınlıklar, farklı dinlerin mensupları, kadınlar, LGBT bireylerine dair her söylemi bunun ispatı. Kanımca lider olarak da Amerikan toplumu için bir nevi “etik uyanışı” zorluyor. Elbette Obama’nın varlığı Amerika’nın savaş çığırtkanları ve askeri maceralarını din felsefesiyle bezeyen siyasi kampların ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Zaten ortadan kalkmadığı gibi karşıt cephede muadilleri kol gezer oldu. “Medeniyet çatıştırmacıları” işte onlar...

***

Bunlar neocon’ların “ruh ikizleri”. Tıpkı onlar gibi üstenci, kibirli, tıpkı onlar gibi dalavereci. Toplumsal olayların siyasi faydalarına bakıyorlar, bu yolda bir sürü gaf yapıyorlar. Birisi Irak işgaline “Haçlı seferi” söylemiyle girişmişken, karşıt cephedeki ikizi, terörizm kurbanı vatandaşları için “Sünni vatandaşlarım” diyebiliyor. Küresel çapta ateşe benzin dökmeyi marifet saymaktan öte varoluşları bizzat “medeniyetler arası nefret” üzerinden kurulmuş. Rövanşist dediğiniz bildiğimiz kindar! Ve her cümlede başına PR icabı bir “kutsal” ekleyip medeniyet sakızı çiğnemekle de medeni olunmuyor.

***

Bu “medeniyet çatıştırıcıları”, “İslamofobi” diye ağlanır durur da, Charlie Hebdo katliamının canileri için namaza duranların sırtını sıvazlar. Onların el attığı yerlerde IŞİD zihniyeti bitiverir. Arap Alevisi katledeni “din kardeşi” beller, ateistler öldü mü zil takıp oynar. Kan davası kabile ruhunun parçasıdır, bir kendilerinden öldürmüşse diğer kabilenin meczubu, bunlar üç ölsün ister. Batı’ya kinleri, insana kindir, zira onlar için “hümanizm” hayat ağacındaki yasak meyve, kendileri bildiğiniz “içi çürük armut” olabilir ancak. Bu zihniyet sayesinde pek yakında lugatımıza “Batıfobi” de girerse şaşırmayın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları