CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti. Tüzük değişikliği, parti tabanının parti yönetimine daha çok katılımını sağlamaya; iktidar programı ise CHP’nin iktidar yıllarında uygulayacağı politikalara yönelikti.
İktidar programı ile demokrasinin rayına oturtulması, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve toplumda fabrika ayarlarına dönülmesi amaçlanmıştı ama programın çok ciddi bir eksiği vardı; programda işçinin adı yoktu. Oysa sosyal demokrat partilerin gücünün dayandığı en önemli toplumsal kesim işçi sınıfı ve onların örgütleridir. Ecevit’in CHP Genel Sekreterliği ve genel başkanlığı döneminde işçi sınıfı ve örgütleri çok önemsenirdi. Partinin işçi komiteleri vardı. İllerde ve ilçelerde çalışan bu komiteler işçilerden ve sendika yöneticilerinden oluşu; sendikaları ziyaret eder; grevlere işçi direnişlerine destek verir; il ve ilçelerde partinin emek politikaları konusunda kamuoyunu aydınlatan toplantılar yapar; gerektiğinde hükümetin emek politikalarını eleştiren bildiriler yayımlardı.
1973 ve 1977 seçimlerinde CHP’nin birinci parti olmasında bu komitelerin önemli katkısı olmuştur. Ecevit sonrasında parti ile işçi sınıfı ve örgütleri arasındaki bağlar zayıflamış ve işçi sınıfının adı anılmaz olmuştur. Siyaset yelpazesinde sosyal demokrat partilerin varlığı yaşamsal önemdedir. Ülkemizde gerçek anlamda bir sosyal demokrat partinin olmayışı demokrasiden kaçışın önemli bir nedenidir. Sosyal demokrat parti olması gereken CHP’nin ise bu konuda ciddi eksiklikleri vardır.
CHP NE YAPMALI?
İktidar olmaya çok yakın CHP ülkede hukukun üstünlüğünü kurup demokrasiyi yeniden yeşertirken işçi sınıfı ve örgütleri ile bağlarını yeniden kurmalı, yönetim kadrolarının ve üye tabanının oluşumunda emekçilerin olmasını önemsemelidir. İşçi komitelerini yeniden kurmalı ve işçi sınıfı ve örgütleri ile parti arasında sağlam bir köprü oluşturmalıdır. Çalışma yasalarında işçi yararına hangi değişikliklerin yapılması konusunda hazırlık yapmalı ve bunu işçilerle, sendikalarla paylaşmalıdır.
Bugün ülkemizde sanayi ve hizmetlerde çalışan yaklaşık 16 milyon işçi vardır ama bunun ancak yüzde 10’u aidat ödeyen ve bir toplu iş sözleşmesinden yararlanan gerçek üyedir. CHP çalışanları sendika üyesi olmaya özendiren çalışmalar yapabilir böylece hem işçi sınıfının güçlenmesine katkıda bulunabilir hem de bu yoldan sendikalarla donmuş olan ilişkilerini yeniden canlandırabilir. Sendikaların sadece ücret sendikacılığı ile işçi sınıfına yarar sağlayamayacağı anlaşılmıştır. İşçi sınıfının siyasal ortamda kendisine destek olacak bir siyasi partiye mutlaka gereksinimi vardır. Bu parti CHP olabilir çünkü CHP’nin halkçılık ilkesi parti-işçi ve örgütleri ilişkisini canlandıracak önemli bir kavramdır. Bu nedenle CHP’nin de yapılanmasında işçi sınıfının varlığına mutlaka gereksinim vardır.
BU DÜZEN DEĞİŞMELİ
Toplum yönetiminde bütün yetkilerin tek adamda toplandığı “başkanlık sistemi”nin ülkeyi getirdiği durum gelecek için umut verici değildir. Parlamenter demokrasi ülkemiz için en iyi siyasal modeldir. Bu düzenin değişmesine sosyal güvenlik sistemi içinde sayıları 60 milyonu bulan emekçiler ve bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının yaşamsal katkısı olabilir çünkü bu düzende en çok ezilen onlardır. Bunu sağlamak için sendikalar siyasette taraf olmalı, üyelerini siyaseten eğitmeli, CHP sendikaların üye sayısını artırmak için kampanyalar başlatmalı ve CHP işçi sınıfının desteği ile zaten açılmış olan iktidar kapısını iyice açmalıdır.
DR. ENGİN ÜNSAL
15. DÖNEM CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ