Lozan Antlaşması ve ABD

Lozan Antlaşması ve ABD

17.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir.” (J. Grev, 6 Ağustos 1923, Lozan)

Image

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas Joseph Barrack, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine saldırırken Lozan’ı da hedef tahtasına oturtuyor.

Peki ama ABD Lozan’ın neresindedir? ABD’de Lozan karşıtlığının temelinde ne vardır?

TÜRKİYE’NİN İŞGAL PLANINDA ABD PARMAĞI 

Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki 1832’de yürürlüğe giren “Dostluk ve Seyrüsefayin Antlaşması” ile başlayan diplomatik ilişkiler, 20 Nisan 1917 tarihinde kesilmişti. ABD, I. Dünya Savaşı’nda, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmemekle birlikte I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletlerinin Türkiye’yi işgal planında yer almıştı. Plana göre ABD, geçici bir süre İstanbul, Boğazlar ve Ermenistan mandasını üzerine alacaktı.(1)

LOZAN’DA ABD

ABD, Türklerin Avrupa topraklarından (Doğu Trakya ve İstanbul’un Avrupa yakasından) tamamen atılmasını, İstanbul’un Türklerden alınıp uluslararası bir şehir olmasını, Boğazlarda uluslararası bir yönetim kurulmasını, Türkiye’deki Amerikan çıkarlarının korunmasını, bunun için kapitülasyonların devam etmesini ve Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurulmasını istiyordu.(2) Bu nedenle Sevr Antlaşması hazırlanırken ABD Başkanı W. Wilson da seferber olmuş; hatta Sevr Antlaşması’na göre Doğu Anadolu’da kurulması planlanan Ermenistan’ın sınırlarını bizzat Wilson çizmişti.

Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak Sevr Antlaşması’nı yırttığı için 1922 yılı sonunda İtilaf Devletleri ile Türkiye, Lozan’da yeni bir barış antlaşması imzalamak için toplandı.

I. Dünya Savaşı’nı bitirecek Lozan Konferansı’na ABD taraf olarak değil, gözlemci olarak katıldı. ABD’yi Lozan’da ABD Roma Büyükelçisi Child, İstanbul’daki ABD Yüksek Komiseri Amiral Bristol ve ABD’nin Bern Büyükelçisi Grev temsil edecekti. Lozan’daki ABD heyeti konferansta herhangi bir görev üslenmeyecek, toplantılarda oy kullanamayacaktı, ama konferansın tüm genel oturumlarına katılacak ve diğer devletlerle eşit düzeyde görüşünü açıklayacaktı. Lozan’daki ABD heyeti, ABD karşıtı kararlara karşı çıkarak, Boğazlar, kapitülasyonlar, Anadolu’da bir Ermeni yurdu gibi konularda İtilaf Devletlerini destekleyecek, ancak ekonomik konularda da Türk heyetiyle iletişim içinde olacaktı.(3)

Türkiye, Lozan Konferansı kesildiği sırada, Amerikan Chester şirketiyle 9 Nisan 1923’te bir antlaşma imzaladı. Böylece Amerikan “Chester Projesi”ni onaylayan Türkiye, Lozan’ın ikinci döneminde ABD’nin, bazı kritik konularda İngiltere ve Fransa’yı desteklemesinin önüne geçti.(Bu proje daha sonra çeşitli gerekçelerle reddedilerek uygulanmayacaktı).

24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Lozan Konferansı’na sadece gözlemci olarak katılan ABD’nin Lozan Antlaşması’nda imzası yoktur. Bununla birlikte Türkiye ile ABD yine Lozan’da, 6 Ağustos 1923 tarihinde başka antlaşma imzalayacaktı.

LOZAN’DA İMZALANAN TÜRK-AMERİKAN ANTLAŞMASI 

Daha Lozan Barış Antlaşması imzalanmadan önce Lozan’daki Türk ve Amerikan heyetleri, Mayıs 1923’te Türkiye ve ABD arasında ayrı bir antlaşma imzalamak için görüşmelere başlamıştı.

Amerika’nın, Türkiye’deki hayır, eğitim ve dini kurumlarının korunması, kapitülasyonların yerine geçmek üzere yeni gümrük vergilerinin konulması, kişi güvenliği ve adalet reformu, Boğazlardan serbest geçiş, savaş sırasındaki zararların ödenmesi, azınlığın korunması, arkeoloji araştırmalarının kolaylaştırılması, yurttaşlığa kabul yöntemlerinin düzenlenmesi, Türkiye’deki Amerikalıların yalnızca büyükşehir mahkemelerinde yargılanması gibi istekleri vardı. Buna karşın Türkiye’nin temel şartı kayıtsız şartsız biçimde kapitülasyonların kaldırılmasıydı. Türkiye ayrıca savaş sırasında Amerikan mallarına zarar verilmesi şeklinde bir isteği de kabul etmedi. Amerikalıların yalnızca büyükşehir mahkemelerinde yargılanması isteğini de egemenliğe aykırı bularak reddetti. Türkiye, tam bağımsız, eşit, egemen bir devlet olarak antlaşmada “eşitlik” ve “karşılıklılık” ilkelerinin esas alınmasını istedi.(4)

Yapılan görüşmeler sonunda 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan’da, 32 maddelik Türk-Amerikan İkili Antlaşması (Treaty) ve Savaş Suçlularının İadesi Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya Türkiye adına İsmet (İnönü), Dr. Rıza Nur ve Hasan (Saka), ABD adına Joseph Grev imza koydu. Lozan Barış Antlaşması ilkelerine uygun biçimde siyasal, oturma, ticaret, ortaklıklar vb. konularda “karşılıklılık” ve “eşitlik” ilkeleri esas alınarak hazırlanan antlaşmaya göre kapitülasyonlar kaldırılıyordu. Antlaşmaya göre Türkiye sadece 3 Ekim 1914 öncesinde Türk yönetimince tanınmış Türkiye’deki Amerikan hayır, eğitim ve din kurumlarını tanıyordu. Ayrıca bu ABD kurumları, Türk kurumlarıyla eşit işlem görecekler ve Türk kanun ve düzenine uyacaklardı. Bu antlaşmanın onaylanıp yürürlüğe girmesiyle Osmanlı ile ABD arasında imzalanmış tüm antlaşmalar da ortadan kalkacaktı.(5)

Lozan’daki ABD heyetinin başkanı Grev, ABD Dışişleri Bakanı’na yazdığı 6 Ağustos 1923 tarihli mektubunda, Lozan’da imzalanan TürkAmerikan Antlaşması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyordu:

“Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir. Öbür imtiyazlar arasında biz, yurttaşlığa kabul ve istekler maddelerinde, adli deklarasyonda yaptırmak istediğimiz değişikliklerin elde edilmesinde, azınlıklar konusunda alınacak tedbirlerde başarılı olamadık. Öte yandan, orijinal planı ilk defa biz Türklerin önüne koymuştuk. Fakat onların kendi planlarını bizimkinin yerine geçirivermiş bulduk ve böylece ana fedakârlıklar, şüphesiz sütunun karşı yanına, yani bize düştü. Bizim ‘en çok izinli ulus’ işlemi görmek hakkını elde etmemiz, belki de başlıca en önemli kazancımız oldu.”(6)

TÜRKİYE KARŞITI LOBİLERİN ÇALIŞMALARI 

Lozan’da imzalanan Türk-Amerikan (Lozan) Antlaşması’nın yürürlüğe girmesi için ABD Senatosu’nda ve TBMM’de onaylanması gerekiyordu. Fakat özellikle kapitülasyonların kaldırılması, Türkiye’de ki Amerikan çıkarlarının güvencesiz kalması, Hıristiyan azınlıkları koruyacak garantilerin yetersizliği ve Ermeni yurduna izin verilmemesi gibi gerekçelerle Senato ve Amerika’daki Türk karşıtı lobiler, özellikle de Ermeni lobisi bu antlaşmadan rahatsızdı.

Antlaşma imzalandıktan hemen sonra, bazı Amerikan gazeteleri antlaşmaya karşı propagandaya başladılar. 1918 yılında Vahan Kardaşyan ile James W. Gerard tarafından kurulan “American Committee for the Independence of Armenia (ACIA) - Amerika Ermenistan’ın Bağımsızlığı Komitesi, 1923 yılında “The American Committee Opposed to the Lausanne Treaty” (ACOLT) -Lozan Antlaşması’na Karşı Amerikan Komitesi adını aldı. Komite, Lozan Antlaşması’na karşı gerçekleri çarpıtan iki kitap yayımlayarak kamuoyunu etkilemeye çalıştı. Gerard, “Hıristiyan Medeniyetinin Lozan’da çarmıha gerildiğini” bile söyledi.(7)

ABD’de Türkiye karşıtı Ermeni lobilerinin Kongre’deki sözcülüğünü Demokrat Partili Utah Senatörü William H. King yapıyordu.(8) Senatör King, Aralık 1923’te Dış İlişkiler Komitesi’ne bir önerge vererek “Sevr Antlaşması ile Ermenistan’a bırakılan topraklar Türkiye tarafından geri verilmedikçe Lozan’da imzalanan antlaşmanın onaylanmamasını” istedi. Önerge üzerine Senato bu yönde bir tavsiye kararı aldı.(9)

ABD’nin İstanbul Eski Büyükelçisi Henry Morgenthau da Lozan’da imzalanan Türk-Amerikan Antlaşması’nın onaylanmasına karşıydı. Ona göre “bu antlaşmanın onaylanması ABD için onursuzluk anlamına gelecekti.”(10)

Buna karşın ABD Dışişleri Bakanı Hughes; “Türk-Amerikan ilişkilerini anlatarak antlaşmanın onaylanmasını” isterken, İstanbul’daki Amerikan temsilci Amiral Bristol da Türkiye’deki Amerikan çıkarlarının korunabilmesi için antlaşmanın onaylanması gerektiğini bildirdi. Türkiye’deki Amerikan kurumları da antlaşmanın onaylanmasını istiyordu. Antlaşmanın onaylanmasından yana olanlar 1926’da “onay komitesi” adıyla örgütlendiler.(11)

Bu arada ABD antlaşmayı onaylamadığı sürece Türkiye de onaylamayacağını duyurdu.

1924 yılı sonuna gelindiğinde henüz hem Amerika hem de İtilaf Devletleri Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’ya resmen elçi ya da büyükelçi atamamışlardı. İstanbul’da büyükelçi unvanına sahip olmayan temsilciler bulunduruyorlardı. Çünkü Türkiye’de bir iç savaş ya da karışıklık çıkması halinde Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılacağını düşünüyorlardı. Nitekim Gerard ve Kardaşyan, “Mustafa Kemal ile bir antlaşma imzalamanın lüzumsuz olduğunu çünkü Türk Devleti’nin ayakta durmayı başaramayarak parçalanacağını” ileri sürüyordu.(12)

SENATO ANTLAŞMAYI REDDETTİ 

ABD Senatosu’nda 18 Ocak 1927 tarihindeki gizli oturumda yapılan oylamada 6 Ağustos 1923 tarihli Türk-Amerikan (Lozan) Antlaşması, 50’ye karşı 34 oyla reddedildi. Amerikan Anayasasına göre antlaşmanın onaylanabilmesi için 6 evet oyu daha gerekiyordu.(13)

Lavrence Evans, “Türkiye’nin Paylaşılması” adlı kitabında Türk-Amerikan Lozan Antlaşması’nın Senato’da reddedilmesinin gerekçelerini şöyle sıralıyor: “Kapitülasyonları geri getirmeyen, Hıristiyanlara cömertçe imtiyazlar vermeyen ve Anadolu’da bağımsız bir Ermenistan yaratılmasını önleyen bir Türkiye antlaşmasına razı olunamazdı.”(14)

ABD’nin onaylamadığı bu antlaşmayı doğal olarak Türkiye de onaylamadı.

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 24 Aralık 1923 ve 20 Temmuz 1926 tarihli karşılıklı notaların verilmesiyle yürütülüyordu. Ancak bunlar yetersizdi. Bunun üzerine 17 Şubat 1927 tarihinde Ankara’da, Türkiye ve ABD arasında kapsamlı bir nota verişimi gerçekleşti. Bu nota verişimi üzerine J. Grev, ABD’nin ilk Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi oldu. Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ABD Büyükelçisi de Ahmet Muhtar (Mollaoğlu) oldu. (1927)

İki ülke arasında 1929 yılında ticaret ve denizcilik antlaşması yapıldı. 1931 yılında yapılan oturma antlaşması ise 1933 yılında yürürlüğe girdi. Böylece 1927 nota verişimi sona erdi.

1923’te Lozan’da ABD ile Türkiye arasında imzalanan ancak Senato’dan geçmeyen suçluların geri verilmesi anlaşması ise ancak 1934 yılında yürürlüğe girdi.(15)

Sonuç olarak ABD, Türk-Amerikan (Lozan) Antlaşması’nı onaylamadı. ABD, Türkiye’nin İtilaf Devletleriyle imzaladığı Lozan Barış Antlaşması’nı da genel olarak benimsemedi. Çünkü dönemin ABD Başkanı W. Wilson’un Türkiye ile ilgili neredeyse tüm hayalleri (Türkleri Avrupa’dan atmak, İstanbul’u Türklerden alıp uluslararası bir şehir yapmak, kapitülasyonların devam etmesi, Anadolu’da bir Ermeni yurdu kurulması vb.) Lozan’da yerle bir oldu.

***

24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması İngiltere, Fransa gibi Avrupalı emperyalist ülkelerce birçok yönden ulusal çıkarlara aykırı görülmüş ve bu nedenle onaylanması geciktirilmişti. 6 Ağustos 1923 tarihli Türk-Amerikan (Lozan) Antlaşması ise Amerikan ulusal çıkarlarına ve Amerika’daki Türkiye karşıtı lobilerin çıkarlarına aykırı görüldüğü için sadece onaylanması geciktirilmekle kalmadı, sonunda ABD Senatosu tarafından reddedildi.

Lozan Barış Antlaşması; tam bağımsız, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası dayanağıdır. Bu nedenle dün ve bugün Lozan’ı hedef alanların tam bağımsız, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef aldıkları bilinmelidir.

KAYNAKLAR-DİPNOTLAR

1. Laurence Evans, Türkiye’nin Paylaşılması, (1914-1924), Milliyet Yayınları, İstanbul, 1972, s. 163, 165.

2. Evans, s. 57, 88.

3. İsmail Soysal, Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları, 1. Cilt, (1920-1945), TTK Yayınları, 3. bas., Ankara, 2000, s. 78; Evans, s.403.

4. Evans, s.413-414.

5. Soysal, s. 328; Evans, s.415-416. 

6. Evans, s. 416.

7. İsmail Köse, “ABD’de Türk-Amerikan Lozan Antlaşması’nın (6 Ağustos 1923) Onay Tartışmaları ve Onay Taraftarlarının Yayınlamış Olduğu Kitapçık”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 44, Temmuz-Aralık 2014, s.143- 144. 

8. Bilal Şimşir, “Türk-Amerikan İlişkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey’in Vaşington Büyükelçiliği (1920-1927),” Belleten, XLI(162), s. 309.  

9. Köse, s. 136.

10. Köse, s.135. 

11. Köse, s. 146 vd. 

12. Köse, s.137.

13. Köse, s.151.

14. Evans, s. 417. 

15. Soysal, s.329-330.

Yazarın Son Yazıları

Lozan Antlaşması ve ABD

“Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir.”

Devamını Oku
17.12.2025
‘ABD’nin ‘Yeni Türkiye’ hayali’

Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirerek İslam dünyasının lideri olmasını öneriyor, bunun için de “Atatürk’ün (laik Cumhuriyet) mirasının reddedilmesi” gerektiğini belirtiyordu.

Devamını Oku
10.12.2025
Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025