Adı: Aslı Aydemir. Akademisyen ve psikolog.
Tarih: 30 Haziran 2025. Şeriatçı bir grubun Leman dergisi binasına yönelik saldırıda bulunduğu akşam.
O akşam o grup Türkiye Cumhuriyeti rejimine karşı sloganlar atarak bir eylem yaptı. Haliyle, başlarına bir şey gelmedi. Eğlenmek için Beyoğlu’nda olan insanlara “dişe diş kana kan” demelerinde de bir sakınca görülmedi. Hatta hiçbir tahrik ya da suç olmamasına rağmen Leman çalışanlarının tutuklanması da yetmedi.
Ne oldu? Şu: O anlarda orada bulunan Aslı Aydemir o günden beri cezaevinde. Yani tam 166 gün geçti. Evet, Leman davasının kendisinde bile bir tutuklu kalmadı ama binasının önünde yaşananlardan dolayı tutuklu biri var.
Duymayanlar, unutanlar ve sıcak gelişmeyi bilmeyenler için yazmalıyım.
Aslı Aydemir gözaltına alındığı 4 Temmuz’da tutuklandı. Hâkim kararına “kasten yaralama” suçunun işlendiğini yazdı. Zira, bir polis kendisini yaraladığını ileri sürdüğü Aydemir’den şikâyetçiydi.
Peki, bu nasıl olmuştu? Önce, olay anına dair polisin tuttuğu tutanaktan okuyalım: “Sarışın kıvırcık saçlı kadın şahsın olay yerinde bulunan vatandaşlarla tartıştığı sırada, olay yerinde görevli komiser M.Ö. şahısların arasına girdi. Bu sırada şüpheli kadın elindeki cam bardaktaki içeceği vatandaşların üzerine fırlattı. Cam bardağın, tartışma olayını yatıştırmaya çalışan görevli komiser M.Ö’nün koluna geldiği görüldü.”
Evet, polis tutanağı özetle “Aslı Aydemir bardağındaki birayı fırlattı ama bardak nasıl olduysa komiserin koluna geldi” diyordu. “Nasıl olduysa” ibaresini bilerek yazıyorum zira gerçekten de kamera kaydını izleyince bile, dökülen biranın içinde olduğu bardağın nasıl kırılıp arada kalan polisin sağ el parmaklarında kesi oluşturduğu anlaşılmıyordu.
İDDİANAME İDDİANAME ÜSTÜNDE
Netice itibarıyla, Aslı Aydemir tutuklandı, Silivri’ye kondu. Ve o andan itibaren bitmeyen bir yılan hikâyesi başladı. Özetleyeyim:
İddianame “kasten yaralama” suçlamasıyla hızlı bir şekilde 9 Temmuz’da yazıldı. Öyle ya, toplanacak ek delil de yoktu. Gelin görün ki iddianamede Aydemir’in elindeki içki bardağını koluna vurarak polisi yaraladığı ileri sürülüyordu. Oysa ki görüntülerde ve tutanaklarda yazmayan bir iddiaydı bu.
Mahkeme bu iddianameyi reddetti. Gerekçede ise polisin görevini yaparken yaralandığının da göz önüne alınması ve duyu kaybının olup olmadığının sorgulanması gerektiği öne sürüldü. Savcı itiraz etti. “Duyu kaybının olup olmadığı ancak 18 ayda belli oluyor, şüpheliyi en fazla 6 ay tutuklu tutabiliriz, aksi halde hak ihlali olur” dedi ama dinletemedi. Yani itiraz reddedildi.
Aradan aylar geçti. 13 Kasım’da aynı savcı yine bir iddianame yazdı. Aynı mahkeme yine reddetti. Ama bitmedi... İddianamesi iki kez reddedilen o savcı Serra Çakar, İBB soruşturmasına dair iddialardan dolayı açığa alındı.
Haliyle, aylardır tutuklu olan Aslı Aydemir’in dosyası bu kez yeni bir savcıya verildi.
Ve nihayetinde...
Öğrendim ki yeni savcı iki gün önce üçüncü iddianameyi yazdı ve yine mahkemeye verdi. Aslı Aydemir bu kez “görevi yaptırmamak için direnme” ile suçlanıyordu. Kasten yaralama suçuna dair ise azami tutukluluk sürecinin yani 6 ayın dolmak üzere olduğu ve “duyu kaybı olursa” ileride yeni bir suç duyurusunda bulunulabileceği belirtildi.
Okurken yoruldunuz mu? Yorulmayın. Bir insanın özgürlüğü, yok yere bu cümleler arasında 166 gündür kaybolup gidiyor.