Kaplumbağa Terbiyecisi’nden Giacometti’ye

25 Mart 2015 Çarşamba

Alberto Giacometti, modern heykel sanatının en önemli sanatçılarından biri. Yaptığı ince uzun insan figürleri öylesine özgün ki taklit edilmesi ya da izleyicisi olunması olası görünmüyor.
Pera Müzesi onuncu yıl kutlamalarına çağdaş sanatın bu çok önemli sanatçısının “retrospektif bir yaklaşımla hazırlanmış” sergisi ile başladı. Sergide sanatçının tüm dönemlerinden yapıtlara yer verilmiş.
Giacometti 1901 - 1966 yılları arasında yaşamış. Yirminci yüzyıl başında gelişen öncü sanat akımları içinde yer almış. Gerçeküstücülük’ün önemli sanatçılarından sayılmış. Ama bununla yetinmeyip kendine has sanat anlayışını oluşturmuş bir ressam ve heykeltıraş.
Paris’teki Giacometti Vakfı’nın desteğiyle hazırlanan sergide Giacometti’nin gençlik döneminden başlayarak geçirdiği tüm evreleri izlemek olası. Kuratörlüğünü Giacometti Vakfı yöneticisi Catherine Grenier’in yaptığı sergide sanatçının mektupları, hazırlık desenleri, yayınları ve Giacometti’nin fotoğrafları da yer alıyor.
Pera Müzesi’nde onuncu yıl kutlamaları için açılan ikinci sergi adını Hipokrat’tan almış; “Hayat Kısa, Sanat Uzun.” “Bizans’ta şifa sanatı ve pratiğini, Roma döneminden geç Bizans dönemine uzanan bir süreçte incelemeyi amaçlıyor.” Küratörlüğünü Brigitte Pitarakis’in yaptığı sergide elyazmaları, ikonalar, muskalar, tıp aletleri, bitki örnekleri, antropolojik veriler, nadir baskı kitap, gravür ve arşiv fotoğrafları yer alıyor. İki sergi de 26 Nisan’a kadar sürecek.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi 2005’te açılırken adını Osman Hamdi Bey’in ünlü “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosunu koleksiyonuna katmasıyla ve Oryantalist Resim Koleksiyonu ile duyurdu. Müzede Oryantalist Resim Koleksiyonu ile aynı önemde Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu, Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu ve Eski İstanbul Fotoğrafları Koleksiyonu da yer alıyor.
Pera Müzesi Tepebaşı’ndaki tarihi Bristol Oteli binasında faaliyetlerini sürdürüyor. Güzel görünümlü, müzenin adına da yakışan bir bina. On yıl boyunca Dubuffet, Henri Cartier- Bresson, Rembrandt, Pirosmani, Koudelka, Miró, Akira Kurosawa, Chagall, Picasso, Botero, Frida Kahlo, Diego Rivera ve Goya gibi çoğunun yapıtları Türkiye’de daha önce görülmemiş büyük sanatçıların yapıtları sergilendi. Açılıştan kısa bir süre sonra bu güzel bina müzeye yetmez oldu ki tam karşılarındaki TRT binasına talip oldular ve Frank O. Gehry’nin tasarımıyla bir kültür merkezi açacaklarını açıkladılar. Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın mücadelesi tahmin edilebileceği gibi bürokrasinin zaferi ile noktalandı. Proje yaşama geçemedi. Belki de hayırlı oldu. Pera Müzesi biriken potansiyelini etkileyici sergiler açarak değerlendirdi.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Genel Müdürü Özalp Birol, İstanbul Art News’a verdiği röportajda “Pera Müzesi yalnızca müze değildir” diyor. Bir anlamda çağdaş müzeciliğin nasıl yapılması gerektiğini anlatmış oluyor. Sadece sergilerle yetinmeyip halkın müze ile ilişkisini sürekli kılacak ve sergilerin anlamını zenginleştirecek müzik, sinema gibi alanlarda etkinlikler de yapılıyor.
Onuncu yıl etkinlikleri yıl boyu sürecek. Grayson Perry, Sir Cecil Beaton, “Türk Resminde Çıplak” gibi sergiler bu yılın programında yer alıyor.
Pera Müzesi on yıldır sadece İstanbul’a değil Türkiye’nin sanat yaşamına önemli katkılarda bulundu. Dünya sanatının büyük ustalarını tanımamızı sağlayan bir kültür merkezi halini aldı. Başta Suna ve İnan Kıraç olmak üzere bu önemli müzeyi Türkiye’ye kazandıranları kutluyor, Pera Müzesi’ne uzun ömür diliyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları