Ayşe Emel Mesci

Afife Jale’yi rahat bırakın!

06 Nisan 2015 Pazartesi

Son yıllarda sürekli tartışılan bu Afife Jale Ödülü’nün organizasyonuna bir çekidüzen verin, ya da rahat bırakın artık Afife’yi! Başka bir isim koyun ödülünüze. O onurlu isim de başka bir şekilde yaşatılsın. Afife Jale kısacık ömründe çok çekti zaten, yetmedi mi daha?

Afife Jale sahneye ilk kez 22 Nisan 1919’da, 106 yıl önce çıktı. 17 yaşındaydı. İstanbul işgal altındaydı. Bir ay sonra Mustafa Kemal Samsun’a çıkacak, Milli Mücadele başlayacaktı. Dünyaların batıp kurulduğu bir çağdı.
Afife Jale’nin adı ne zaman geçse içimi derin bir haksızlığa uğramışlık duygusu kaplar. Türkiye’de tiyatrocu olmanın, Türkiye’de kadın olmanın, üstelik Türkiye’de bir kadın tiyatrocu olmanın akla gelebilecek tüm zorluklarını 39 yıllık kısacık bir ömürde yaşamak zorunda kalmış bir simgedir Afife. Adaletsizliğin, toplum baskısının, istismarın, anlayışsızlık duvarlarının, körlüğün, sağırlığın, dilsizliğin aynasıdır.
Sahneye ilk çıktığı gece (“Yamalar”, Hüseyin Suat Yalçın) kuliste onu kutlayan Hüseyin Suat Bey’in, “Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin” sözleri, o ilk gecenin mutluluğu ve gençliğin tüm coşkusu içindeki Afife’nin başına geleceklerin habercisi gibidir: Çünkü fedailer feda edilir.
Afife Jale bu toplumun haksızlık yapma potansiyelinin nerelere varabileceğinin simgelerinden, işaret şamandıralarından biridir. Bunun hiç unutulmaması gerekir.

Afife ödülleri
Türkiye’de 1997’den bu yana Afife Jale anısına tiyatro ödülleri dağıtılıyor: “Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri” Çok güzel bir girişim. Türkiye’de bankaların kültür-sanat yaşamına yaptıkları katkıların önde gelenlerinden biri. Ama bu tarz ödüllerin, tiyatroya gerçek bir katkısı olabilmesi için adaletinin tartışılır hale gelmemesi gerek. Oysa benim bildiğim kadarıyla, Afife ödülleri 4-5 yıldır sürekli tartışılıyor, “haksızlık” ile birlikte anılıyor. Ne acı değil mi? Afife Jale ve haksızlık... Afife Jale’yi bir kez daha kurban etmek değil de nedir bu?
Önemli ödüller söz konusu olduğunda, her zaman kırıklıklar, gücenmeler, itirazlar olabilir. Son derece doğal. Ama eğer geniş bir kesimde genelleşmiş bir “haksızlık ve kayırma” duygusu oluşmuşsa bunun mutlaka dikkate alınması gerekir. Yoksa, çok sevdiğim özel tiyatro yöneticisi bir dostumun bana telefonda söylediği, “Afife Jale ödülleri deyince, benim dudaklarımda ister istemez müstehzi bir tebessüm oluşuyor” ifadesi geçerlilik kazanır.

İtirazlarım
Bir kere Afife ödüllerinin inanılmayacak kadar kalabalık bir jürisi var. Niye, bilmiyorum. Bu kadar kalabalık bir jüri, oylamadan başka bir karar mekanizması üretebilir mi, tek başına oylama ne derece sağlıklı bir mekanizmadır onu da bilemiyorum. “Demokrasinin tek kriteri sandık mıdır?” gibi bir soru bu da aslında. Ama eğer tiyatro camiasında, bu kalabalık jürinin bileşiminin bazen kişi veya kurumlara belirli avantajlar sağlayabildiği, bazen siyasi mülahazaların devreye girdiği, örneğin bu sene devlet tiyatrolarının “görülmemesi” için ciddi çabalar sarf edildiği, jüri üyesi oyuncuların yakınlarını destekledikleri veya kendi oyunları için oy kullandıkları vb konuşuluyorsa ve açıklanan aday listesi de bu söylenenleri destekliyorsa konuyu ciddiye almak gerekir. Bundan da vahimi, bir ödül organizasyonu kendi yönetmeliğini ihlal ederse inandırıcılığını yitirir. Ne diyor o yönetmeliğin bir maddesinde: “Jüri üyeleri tarafsızlık gereği herhangi bir profesyonel tiyatro kuruluşunda ve benzeri kurumlarda değerlendirme kapsamına girecek çalışmalarda aktif görev aldığında, söz konusu kategori ile ilgili aday olamaz ve oylamaya katılamazlar.” Durum bu mudur? Merak eden herkes cevabını araştırabilir. Sonra ne diyor o yönetmeliğin bir diğer maddesi: “Jüri üyeleri (jüri başkanı dahil olmak üzere) her ay belirlenen sayıda oyunu izlemekle yükümlüdür.” İzlenmiş midir? Benim iki oyunumun da çok az sayıda üye tarafından izlendiğini, üstelik birçok oyuna hiç gidilmediğini söyleyebilirim. O zaman oylama demokratik bir yöntem olma vasfını yitirmez mi?
Soruları uzatmak mümkün ve uzatılmalı. Gazetem Cumhuriyet’e buradan çağrı yapıyorum: Lütfen bu Afife ödülleri meselesinde muhabirlerimiz çeşitli tiyatro insanlarından görüş alsınlar, ne düşündüklerini bir sorsunlar. Memleketin çok önemli sorunları varken, bu da nereden çıktı demeyin: Haksızlığın küçüğü, büyüğü olmaz. Küçüğüne susan büyüğüne hiç başkaldıramaz. Vaktiyle “epey ciddi” haksızlıklara “epey ciddi şekillerde” başkaldırmış, epey de bedelini ödemiş bir yazarınız olarak içim rahat konuşuyorum bu meseleleri.
Düzenleyici kuruma da sesleniyorum: Ya bu duruma el koyun, son yıllarda sürekli tartışılan bu ödülün organizasyonuna bir çekidüzen verin, ya da rahat bırakın artık Afife’yi! Başka bir isim koyun ödülünüze. O onurlu isim de başka bir şekilde yaşatılsın. Afife Jale kısacık ömründe çok çekti zaten, yetmedi mi daha?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dünya bir sahnedir 1 Nisan 2024
On yıl sonra... 18 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları