Olmadı, ‘çökert’

26 Nisan 2016 Salı

Pazar günkü Hürriyet’te “AKM çürük çıktı” başlığını görünce, içim bir kez daha sızladı. İlk kez duymuyorduk. Ancak yıllarca yılan hikâyesine dönüştürülen sözde restorasyonda akıtılan kamu kaynakları bir yana.. En başından 4 yıl içinde “aslına uygun restorasyon” için 69 milyonluk teklifle inşaatı üstlenmiş şirket, bu kez, “yeniden yıkıp yapmak” tezinde hızlı yol almıştı. Gezi olayları sürecine kadar kamuoyu restorasyonla uyutulduktan sonra, Bakanlık, Hükümet ile çivi çakmadan “çökertilmesi” için beklenilmesi sürecine geçildiği anlaşılıyordu...
İpuçları Başbakan Davutoğlu’nun hafta sonu yaptığı “Kültürel Kalkınma Planı” açıklamasında var: “Oraya İstanbul’a yakışır bir sanat merkezinin istişare edilerek yapılmasını konuşmak durumundayız. İdeolojik değerlendirme yapmamak lazım. AKM hem statik, hem de hukuki sorunlar yaşanan bir konu...” Bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Gezi” eylemlerinin patlaması sürecinde, öfke içinde “AKM’yi yıkıp yeniden yapalım..” buyruğunun eninde sonunda yürürlüğe sokulmasının, uygun zamanlaması için, İktidarlarının ilk günlerinden yaşatılan boşaltma, kapatma, bekletme süreçlerinde.. Gezi öncesi çökertme “kültür merkezi” dışında bir şey yapılamaması yasağını gözardı etmeye yetmemiş olmalı ki... Gezi sonrası polislerin karakolu gibi kullanılarak, daha hızlı doğal çökertmeye terk edildi...

***

Laf aramızda canlarının istediği işlevler, boyutlarda yıkıp yapmada hiç bu kadar sabırlı oldukları bir başka büyük yatırım, kâr alanı örnek de yok... Belki aydınlarımız, kültür dünyamız, bu nadasa bırakılır gibi çürümeye terk edilme sürecini, güçlü toplumsal direnişlere borçlu olduğumuzu düşünebilirler... “Kuşkusuz etkisi olmuştur, toplumsal tepkilerle kültürel katliamın İstanbul’un merkezinde kültürel etkinliklerin yok edilmesiyle yetinilerek, özünden yok edilmesi amacı saklanmıştır..” sonucunu çıkarsak bile... En azından Gezi Direnişi’nin toplumsal sonuçlarından, kültür merkezine yönelik toplumsal duyarlılıktan, “kültür merkezi” işlevi dışında rant ağırlıklı istenen projeler için işi zamana, uyutmaya bırakmanın düşünüldüğü varsayılabilir.
Gerçek nedenin Başbakan’ın satır arasında itiraf ettiği üzere “hukuksal sorunlardan, kültür merkezinin amacının dışında kullanım yasağından..” kaynaklandığını unutmayalım. Ranta, dolarlara takılı gözlerin, Gezi Parkı’nda tarihi kışla restorasyonu masalı ile nasıl ticarete, ranta dönük projeye takılmışlarsa, Kültür Sarayı için de bağışın içini boşaltacak yol arayışlarında bugünlere kadar oyalandıkları ortada... Binanın çökertilmesi süreci tamamlandığına, Gezi Direnişi ile oluşmuş toplumsal duyarlılığın zamanla soğutulması sürecinin işe yaradığı görüldüğüne göre.. Hokus pokuslarla vakıf bağışının hukuksal sorunlarının hile ile nasıl aşılacağı yeni yol arayışları gündeme sokulmuş olmalı...
Bu “çökertmeye”, yeni proje hokus pokusuyla, İstanbul’un göbeğinde çağdaş kültür merkezi varlığının kalıcı katledilmesi, yok edilmesine seyirci kalacak mıyız?

***

AKM binasının başından çürük ya da sonradan çürümeye terk edilerek çökertilmiş olmasının, bugünün sorunları, tartışmalarında odak yapılması; İktidarlarının ideolojik, kültürel katliam projelerinde, ülkemiz insanına dayatılan asıl tuzak olduğunu görmenin zamanı geldi de geçti... Cumhurbaşkanı Erdoğan başta, İktidarları, yandaş kadroları, medya güdülemeleriyle, seçmenleri, milyonları yıllardır dünyanın en modern, en pahalı, en büyük projelerini yapmakla övünerek uyutmadılar mı? Ekonomik büyüme, yatırım, halkın vergileriyle halk için hizmet.. kavramlarını tersyüz ederek şişinmiyorlar mı?
Halka rağmen, halk adına halkın vergileriyle kaynaklar en ağır yağmalanarak, İstanbul’u yaldızlı beton yığınlarıyla, kültürel kimliğiyle kirletildi... AKM’nin görevini, işlevini üstlenecek içerikte kültürel yatırımlar hiç gündeme girdi mi? Nüfusu patlatılan, amip gibi büyütülen İstanbul’da akıl almaz lüks, pahalı yatırımlar pıtrak gibi çoğaltılırken, gerçek kültür yatırımlarında İstanbul dünyanın en yoksun kentlerinin başına geçirilmedi mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları