Büyüyen ekonomi, küçülen siyaset

19 Haziran 2017 Pazartesi

Yıl ortasında ülkenin gidişi, doğruluğu tartışmalı da olsa büyüyen bir ekonomiyi, buna karşılık siyasetin iyice küçüldüğünü kanıtlıyor. Bunlara bir de yok olan hukuk eklenmelidir.
 
Ekonomi artan haksızlıklarla  ‘büyüyor’!
Geçen hafta, bu yılın ilk üç ayında ekonominin geçen yılın ilk üç ayına göre yüzde beş oranında büyüdüğü açıklandı.
Toplam yurtiçi üretim değerinin (GSYH), hesaplanmasıyla ilgili kuşkular bir tarafa, bu ölçüde yüksek büyüme oranının yakalanması, sevindiricidir. Ancak beklenmedik yüksek büyümenin, emek ve sermaye bağlamında kimlerin işine yaradığına da bakılmalıdır. TÜİK-Türkiye İstatistik Kurumu, bu konuyu şöyle açıklıyor:
İşgücü ödemelerinin cari gayrisafi katma değer içerisindeki payı geçen yılın aynı döneminde yüzde 41 iken bu oran 2017 yılının birinci çeyreğinde yüzde 39.7 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 39.5’ten yüzde 41.3’e yükseldi (Haber Bülteni, 12 Haziran).
Toplam gelirden işçilerin aldığı pay, kuşkulu TÜİK sonuçlarıyla bile, bu yılın ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine göre 1.3 puan azalmış, buna karşılık, kâr, faiz ve rant gelirlerinden oluşan net işletme artığı ya da karma gelirler yani, sermayenin payı
1.8 puan artmıştır. Ekonomi büyümüş, bu büyümeden sermaye kesimi, emek kesimine göre çok daha fazla pay almıştır.
Ulusal gelirin paylaşımının sermaye yararına olması, aslında, artan haksızlıklarla açıklanabilir. Gerçekte, 2016’nın ilk üç ayı 2017’nin ilk üç ayı ile haksızlıklar açısından karşılaştırılırsa, görülür ki 2017’nin ilk üç ayında, emekçilere yönelik haksızlıklar OHAL uygulamalarıyla çok daha arttı. Bireysel ve sendikal özgürlükleri ellerinden biraz daha alınan emekçiler ezilirken, sermaye, devlet desteğiyle güçlendirildi; ekonomi de büyüdü.
Bu sonuç, işçi hakları daha fazla kısıtlandığında ve emek gelirleri göreli olarak azaldığında ekonomi daha yüksek oranda büyüyor anlamına geliyor. Gelir eşitsizliğini artıran böyle bir sonuç, sevinmek bir yana, ekonomik ve siyasal olumsuzlukların kaynağı olur.
 
Sorun MİT’tir!
Gazetemiz Cumhuriyet’e de büyük zarar veren Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) TIR’ları davası bağlamında CHP İstanbul Milletvekili Berberoğlu’nun, 25 yıl hapis ile cezalandırılarak tutuklanması sonrasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, haklı ve doğru olarak, Ankara’dan başlattığı adalet için yürüyüş, toplumun, haksızlıklar karşısındaki duyarlılığını uyarıyor.
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda CHP’nin yaptığı büyük yanlış bir tarafa, önemli olan adalet için yürüyüşün içinin doldurularak ve toplumsallaştırılarak sonuç alınıncaya kadar sürdürülmesinin sağlanmasıdır. Bu yapılırsa ülke siyaseti belki yeni bir düzleme taşınabilir.
Unutulmamalıdır ki, dokunulmazlıkların kaldırılması sonucu Meclis, HDP eş genel başkanları başta olmak üzere 12 milletvekilini ve onlarla birlikte etkinliğinden de çok şey yitirdi.
Meclis, Meclis olmaktan çoktan çıktı!
MİT’e dönelim. Meclis’in Meclis olmaktan çıkmasına yalnız dokunulmazlıkların kaldırılması değil, Meclis’in MİT Müsteşarı’na dokunamaması da neden oldu.
Bu ülkenin yaşadığı en ağır darbe girişimi olan 15 Temmuz’u (2016) araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, kalkışma konusunda, MİT Müsteşarı’ndan ne sözlü ne de yazılı bilgi alabildi; MİT Müsteşarı, Araştırma Komisyonu’nu, dolayısıyla Meclis’i resmen hiçe sayan bir tutum sergiledi; sergileyebildi!
Siyaset, en azından MİT kilidini açmayı başarmalıdır. Bu bile yapılmazsa, ekonomi büyürken siyaset daha da küçülür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları