Aynası iştir kişinin...

08 Ağustos 2017 Salı

Eğitim haberciliğine 50 yılı aş­kın bulaşıklığımda Yıldız Teknik Üniversitesi’nin gelişim süreçlerinin güçlüklerine tanığım. Teknik alanlar­da iddialı bir üniversitenin, bilim insanı, araç-gereç, yapılaşma birikimlerinin hiç de kolay olmadığını söylemekle yetin­meliyim. Hani İstanbul’da 60’ın üzerinde, ülke çapında birkaç yüzlerle kamu ve özel üniversiteler söylemiyle kapı açılıyor ya... Günlerce çarşaf çarşaf pahalı reklamlarla ilanları verilen, kimi adlarını yeni duyduğu­muz özel üniversitelerin binasını bilen yok. Öğretim üyesi, araç gereç fakiri hallerini anlatmak kasıtlı sayılacak.
Bilimsel donanım kadroları ile hâlâ iddi­alı Yıldız Teknik Üniversitesi’nin yerleşim ağırlığının Davutpaşa Kışlası’na taşınma­sı yeni değil. Daha önce tahsis edilmiş Kâğıthane geniş yerleşim hattı, Beşiktaş gelişme alanlarına, el-göz koyanlar olunca uçurulup götürülü vermişlerdi... Tarihi Yıldız Teknik Üniversitesi’nin birikimi, değerle­rinin korunması adına rektörlük, lisanüstü eğitim alanlarının yerlerinde kalması çabası vardı. Saray’ın İstanbul’daki yeni yerleşim alanları olarak seçildiğinin duyulması ile, el konulmasına birkaç ay yetti. Hafta içinde Cumhurbaşkanı kimliği ile Erdoğan, kaşla göz arası restore edilen tarihi Yıldız, par­don 2. Abdülhamit Han Camii’nin açılışını, Abdülhamit’in kimliğine, kültürüne saygı, övgü, bağlılık sözcükleri arasında yaptılar.
Geçtiğimiz hafta boyunca halen yürür­lükteki anayasal düzenimize göre yetkili AKP Hükümeti, Başbakan, ilgili bakanlar, FETÖ’cüler gerekçe, özünde her cep­heden cezaevlerini doldurmuş 2. Silivri mahkûmlarına, genel başkanlarının isteği doğrultusunda, Guantanamo örneği tek tip elbise giydirilmesi kararına ilişkin eveleyip gevelediler. Henüz çalışmalar yapılıyor­du. Üstelik Meclis tatile girmişti... Derken Erdoğan, tek tip elbiselerin hangi tür mahkûmlara hangi renkler ve modellerde giydirileceğinin ayrıntılı açıklamasını yapı­verdiler. Meclis’ten geçirme zaman alaca­ğından, dün KHK ile çözüm üretilmesinin düşünüldüğü bilgisi geldi.
Müftülüklere imam nikâhı kıydırılması yet­kisinin verilmesine ilişkin açıklamada, bana göre üzerinde durulmayan önemli bir püf noktası var. Resmi nikâha ilişkin yasal dü­zenlemenin varlığı hatırlatılarak söz konusu yetkinin, resmi nikâh yolunun açılması için düşünüldüğünün altı çiziliyor. Ancak Türk­çesi şeriat hukukuna göre yapılan imam nikâhının hangi hükümlerinin geçerli olacağı ya da olmayacağı üzerine bir açıklık getiril­miyor. Halen Türkiye Cumhuriyeti’nin laik parlamenter rejimi geçerli, tartışmalı baş­kanlık rejimi anayasası ortalıkta olamayaca­ğına göre, geleneksel törelere göre yapılan imam nikâhının hangi hükümleri üzerinden nikâh kıyılacak? Kuşkusuz töresel dualar, başlık paraları aldım-verdim sözleri son­rasında, geçerli resmi nikâh hükümlerine aykırı maddeler gündeme getirilemeyeceği için, AKP cephesi böylece imam nikâhı kıydıranlar için resmi nikâhın da önünün açılacağı teziyle savunmalarını yapıyorlar. Ya uygulama pratiğinde resmi nikâhın tek eşlilik, yaş, miras hukuku sınırlamaları nasıl denetlenecek? Sözünü eden yok.

***

15 Temmuz’un kaçışı olamayan yargıla­malarında Cemaat örgütlenmesinin yapı­lanması, biat kültüründe yaşanması kaçı­nılmaz karabasan gelişmelere, buzdağının görünebilen yüzüyle de olsa tanıklık edebi­leceğiz. FETÖ’cü örgütlenmenin imamları ile, TSK’nin sınav yolsuzluklarıyla da ele geçirilmiş komutanlıkları arasındaki çelişkili rollerin karabasanı yüz kızartıcı, kirlilik, kao­sun sahneleri... Aynı günlerde eğitimde çok çarpıcı, yeni cemaatler, siyasal İslamcı ör­gütlenmelere açılan kapıları ne yapacağız? Suriye’de İŞİD’den kurtarılan çocukların, dinci vakıflara emanet edilmesini nereye koyacağız? Türkiye’de de kentlerin en ge­lişmiş, donanımlı devlet okullarının imam hatiplere verilmesi sonrası, çaresiz kalan ailelerin çocukları için özel okul arayışla­rında yaşanan dramların ayrımında mıyız? Kaliteli okullar için ne para yetişiyor, ne de kontenjan yakalanabiliyor.
Güneydoğu’nun yoksun bir bölgesinde, edebiyatı, İngilizcesi, kültürü değerli bir ar­kadaşıma, “Aman ne olur çocukları bırak­ma” diyecek oldum. “Ben bırakmam ama yeni rektör açılışı Kuran, dualarla yaptı, beni tutar mı” sorusuna yanıt veremedim. Balkanlar’dan uluslararası gazetecilik ör­gütü içinde gelen bir Tiranlı gazeteci, Bü­yükelçiliğimizin kendilerine FETÖ’cü okul­dan vazgeçip, kendilerinin destekledikleri yeni vakfın cemaat okuluna geçmelerini önerdiğini anlatıyordu.
Başkanlık rejiminin neresi, laik Cumhu­riyet Atatürk devrimleri, demokratik hukuk devleti ile çakışıyor?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları