Stalin’in özel kalemi
Aslı Aydıntaşbaş
Son Köşe Yazıları

Stalin’in özel kalemi

08.04.2018 06:04
Güncellenme:
Takip Et:

Konumuz, uzun yıllar Sovyet lideri Josef Stalin’in özel kalemi görevini yürüten Alexander Poskrebyshev.
“Pazar günü memlekette konu mu kalmadı” diyeceksiniz. İzin verin anlatayım. Malum, Stalin dönemi, kapkaranlık bir dönem. Bir yandan İkinci Dünya Savaşı ve Avrupa’da Nazi Almanya’sıyla kıran kırana bir mücadele, diğer yandan Stalin’in içeride paranoyak hamleleri ve baskı rejiminin kendini devam ettirebilmek için kendi vatandaşlarına karşı adeta bir sürek avına gitmesi...
Tarihçiler, Stalin döneminde istihbarat ve güvenlik birimlerinin, ‘terörist’, ‘karşıdevrimci’, ‘sabotajcı’, Troçkist, ‘vatan haini’ ya da dış mihraklarla iltisaklı olduğu bahanesiyle kaç kişiyi ölüme gönderdiği konusunda fikir birliği yapmış değil. Rakamlar 3 ile 9 milyon arasında değişiyor. Yazarlardan bürokratlara, itiraz eden çiftçiden Kızıl Ordu generallerine kadar toplumda çatlak ses çıkaran ya da çıkaracağı sanılan herkes Stalin’in paranoyasından nasibini alıyor. Sovyet arşivleri 1921 ve 1953 arası 800 bin kişinin kurşuna dizildiğini yazıyor. Sadece Stalin döneminde kurşuna dizilenlerin sayısı, tam rakam vermek gerekirse 681.692. Çoğunluğunun idam fermanının altında, bizzat Stalin’in imzası var.
Bir de Stalin döneminde gulag denilen toplama kamplarında ölen 2 milyona yakın insan var. Ancak bu rakamlara, Stalin’in kırsalda tarım alanları ve çiftlikleri ısrarla devletleştirme politikası sonucunda baş gösteren kıtlık ve açlıkta ölenler ile Sovyet liderin etnik mühendislik kampanyası sırasında imparatorluğun bir köşesinden öbürüne göçe zorlananların yaşadığı kayıplar dahil değil.
Neyse benim derdim rakamlar değil. Bunlar tarihçilerin işi ve zaten Stalin dönemindeki devlet terörü, 1960’lardan itibaren Sovyet tarihçileri, daha sonra Sovyet arşivlerinin açılmasıyla da dünya tarihçileri tarafından binlerce yazı, makale, kitap konusu olmuş durumda.
Beni ilgilendiren, toplumların nasıl delirdiğini anlayabilmek. Bir adamın paranoyası, hangi noktada bir toplumu esir alıyor? Halk için özgürlük vaat eden bir siyasi ideoloji, ne zaman bir alacakaranlık kuşağına dönüşüyor? Devlet, ne tür bir süreçle kolektif suç işleme makinesine dönüşüyor?
Tabii bu anlamda 20’nci yüzyılda toplumsal cinnet yaşayan tek yer Sovyetler Birliği değil. Örneğin nispeten eğitimli, opera dinleyen, şiir okuyan Nazilerin Avrupa’nın göbeğinde Wagner dinleye dinleye yaptığı soykırımının izleri, hâlâ duvarlarda. Kamboçya’dan Ruanda’ya kadar homo sapiens ırkı, koşullar oluşursa zıvanadan çıkabileceğini çoktan kanıtladı.
Peki koskoca sistemler, devletler zıvanadan çıkarken o devletin işleyişine imkân veren bireyler nasıl bir ruh haliyle buna onay veriyor? Kötülüğü sıradanlaştıran, normalleştiren, perde arkasındaki bürokratlar. Onlar ne zaman ruhlarını kaybedip bir çarkın dişlileri haline dönüşüyor?
Yazının başında ismini andığım Stalin’in özel kalemi Alexander Poskrebyshev, liderine sadık bir bürokrat. Ekim devriminin başından beri partide önemli görevler üstlenmiş bir isim. Güvenilir, dikkatli. Parti hiyerarşisinde adım adım yükselerek Stalin’in güvenini kazanıyor.
Ancak bu sadakat günün birinde, karısını ipten kurtarmaya yetmiyor. Gizli servis, özel kalemin karısı Bronislava Solomonovna Metallikova’nın yıllar önce yaptığı bir Paris gezisinde akrabası olan Troçki ile görüştüğünü tespit ederek genç kadını tutukluyor. Özel kalem sesini çıkartamıyor. İki çocuk annesi Metallikova, bütün terörist ve vatan hainleri gibi idama mahkûm ediliyor. Poskrebyshev, son bir çabayla lidere “Karımı çok seviyorum” diyor ama nafile.
İşin tuhafı, Stalin ölene kadar, yani bir 12 yıl daha Stalin için çalışmaya devam ediyor.
Pazar günü için biraz karanlık bir hikâye. Ama okuduğumdan beri bu adamın tuhaf dünyasını, ezikliğini düşünüyorum. Stalin’in kötülüğü, böyle adamların ezikliği sayesinde katlanarak büyüyor. Bakalım siz ne diyeceksiniz?..

Yazarın Son Yazıları

Yaklaşan facia

Yaklaşan facia

Devamını Oku
06.09.2018
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Devamını Oku
30.08.2018
Bu mu devlet aklı?

Bu mu devlet aklı?

Devamını Oku
26.08.2018
Lale Devri bitti!

Lale Devri bitti!

Devamını Oku
23.08.2018
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Devamını Oku
19.08.2018
Avrupa ile yakınlaşmak için

Avrupa ile yakınlaşmak için

Devamını Oku
17.08.2018
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Devamını Oku
12.08.2018
Alis harikalar diyarında

Alis harikalar diyarında

Devamını Oku
09.08.2018
Takas formülü: Önce Rahip Brunson sonra Hakan Atilla

Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.

Devamını Oku
05.08.2018
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Devamını Oku
02.08.2018
Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Devamını Oku
29.07.2018
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Devamını Oku
26.07.2018
Sessizlik

Sessizlik

Devamını Oku
22.07.2018
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Devamını Oku
19.07.2018
Batı’yla pazarlık

Batı’yla pazarlık

Devamını Oku
15.07.2018
Osmanlı bu değildi

Osmanlı bu değildi

Devamını Oku
12.07.2018
Yeni dönem ne olur?

Yeni dönem ne olur?

Devamını Oku
08.07.2018
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Devamını Oku
05.07.2018
Hüzün

Hüzün

Devamını Oku
01.07.2018
Sonuçlara bir de böyle bakın

Sonuçlara bir de böyle bakın

Devamını Oku
28.06.2018
Kazanacağız

Kazanacağız

Devamını Oku
24.06.2018
25 Haziran Türkiye’si

25 Haziran Türkiye’si

Devamını Oku
21.06.2018
Emanetim sende saklı

Emanetim sende saklı

Devamını Oku
17.06.2018
İki seçim arası

İki seçim arası

Devamını Oku
14.06.2018
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

Devamını Oku
11.06.2018
"Akşener'in İnce'yi desteklemesinin önünü kesmeye çalışacaklar"

Oyun büyük

Devamını Oku
10.06.2018
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Devamını Oku
07.06.2018
Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Devamını Oku
03.06.2018
Sessiz çoğunluk

Sessiz çoğunluk

Devamını Oku
31.05.2018
Burası Rusya değil kardeşim

Burası Rusya değil kardeşim

Devamını Oku
27.05.2018
Ne yapmalı? (24.05.2018)

Ne yapmalı?

Devamını Oku
24.05.2018
Dip dalga ne gösteriyor?

Dip dalga ne gösteriyor?

Devamını Oku
20.05.2018
Baskıda kaosa geçiş süreci

Baskıda kaosa geçiş süreci

Devamını Oku
17.05.2018
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Devamını Oku
13.05.2018
Attım bunu cebe

Attım bunu cebe

Devamını Oku
11.05.2018
Bilinenler, bilinmeyenler

Bilinenler, bilinmeyenler

Devamını Oku
06.05.2018
Piyesin son sahnesi

Piyesin son sahnesi

Devamını Oku
03.05.2018
Diktatörlüğün sıradanlaşması

Diktatörlüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.04.2018
CHP’nin zor kararı

CHP’nin zor kararı

Devamını Oku
26.04.2018
İki çift lafım var...

İki çift lafım var...

Devamını Oku
22.04.2018