Piyesin son sahnesi
Aslı Aydıntaşbaş
Son Köşe Yazıları

Piyesin son sahnesi

03.05.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Dün trajik ve bir o kadar da tuhaf bir haber vardı. Ankara’da bir evde kayınpeder, evdeki köpeğe sinirlenmiş. Köpek havlıyormuş. Köpeğe öfkelenince geliniyle tartışmış. Tartışınca gelinini bıçaklamış. Sonra da sinirini alamayıp aynı bıçakla kendini yaralamış. Haberi okuyunca iki şey düşündüm. Birincisi, evdeki köpeğe ne olduğunu merak ettim. Deliren kayınpeder onu da mı bıçaklamıştı yoksa hayvancağız insanların bu şiddet ritüelini salondaki bir kanepenin altından titreyerek mi izlemişti?
İkincisi, bir biçimde bu dramatik sahnenin Türkiye siyaseti için ideal bir metafor olduğunu düşündüm.
Memleketin hali, kötü bir dramdan tam bir trajediye dönüştü. Shakespeare’in bazı piyeslerinde, birinci ve ikinci perdede olaylar karman çorman hale gelir ve son sahnede ana karakterler ya birbirini öldürür ya da bir bir intihar eder.
Bizdeki durum da bu. İktidar da, muhalefet de, toplu bir intihar seansının eşiğinde. Bu güzelim memleketi elbirliğiyle dünyadan koparıp, içini oyup, zehirli böcekler salıp, ruhunu paralayıp, şimdi de saçma bir yarışa soktular.
İktidar intihar ediyor, çünkü son 15 yılda Türkiye’de değişim ve kalkınma isteyen seçmenin büyük teveccühünü almışken, bilinçli ve kararlı bir biçimde demokrasiden çıkma yoluna gitti. Bu, Türkiye’de İslamcı ideoloji açısından sonun başlangıcı. İktidar partisi kutuplaşmaya oynadı, demokrasi ve hukuku rafa kaldırdı. Devlete sahip olacağım derken o devleti ayakta tutan kurumları bir bir çökertti. Türkiye gibi çoğulcu ve çağdaş bir ülkede, bu siyasi intihardır. Kurumları olmayan ve demokrasiyi rafa kaldırmış bir ülke, freni patlamış bir kamyon gibidir.
Haliyle memleketin 5 ya da 10 yıl öncesine kıyasla daha ağır bir tabloyla karşı karşıya olduğu ortada. Siz bir de ona önümüzdeki dönem gelmesi beklenen ekonomik krizin faturasını ekleyin...
İkinci büyük hata, bir o kadar ‘yıkıcı’. Son iki yılda AKP+MHP bloku, Türkiye’yi ‘Sünni-Türk’ devleti olarak yeniden tanımladı. Bu, nüfusunun neredeyse beşte biri Kürt olan bir ülke için akıllara ziyan bir durum. Devletleri güçlü yapan, tarihte imparatorlukları ayakta tutan, çoğulculuktur. Kürt seçmeni dışlayan, Kürtlerin yarıdan fazlasının oy verdiği siyasi parti olan HDP’yi sistem dışına iten mevcut politikaların ne ahlaki ne de akıl kârı olduğunu düşünüyorum. Amaç Türkiye’yi “Irak’laştıma” operasyonuysa, aynen böyle yapın. Yok, değil de gerçekten Türkiye’nin bekasını, geleceğini düşünüyorsanız, bu ülkede yaşayan Kürtlerin aidiyet hissini sağlamlaştırır, Meclis’teki temsil yolunu açarsınız.
Ezcümle iktidar, sayıları milyonlarla ifade edilen Kürt seçmene Meclis yolunu kapalı tutarak, Türkiye’nin bütünlüğüne ve birliğine zarar vermektedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi bu seçimi MHP’nin desteğiyle kazansa dahi, Baskın Oran’ın deyimiyle “büyü bozuldu”. Artık AKP’nin siyasetteki egemenliğinin son dönemecine girdiğimizi görmek zor değil.
Ancak karşısında, ayağına gelen topu gole çeviremeyen bir muhalefet var. Trajedinin ikinci karakteri de muhalefet.
Geçen hafta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyun kurucu olarak muhalefet blokunun önünü açtığını, CHP seçmeni ötesinde bir sosyolojiye ulaşmak ve ‘kazanmak’ için kapalı kapılar ardında önemli hamleler yaptığını yazmıştım. Bu görüşüm, değişmedi. CHP liderinin önayak olmasıyla İyi Parti ve Saadet’le kurduğu seçim ittifakı da önemlidir.
Ancak Kılıçdaroğlu tüm çabalarına rağmen İYİ Parti’yi ortak adaya ya da HDP’yi de ortak demokrasi blokuna almaya ikna edemedi. Haliyle yukarıda iktidar için yaptığım eleştiriyi, muhalefet bloku için de yapıyorum. Kürtleri dışlamak, hem bu ülkenin birliğine ihanettir hem de akıl kârı değildir.
Oluşan tablo, bu seçimlerin Türkiye’yi çok iyi bir yerlere taşımayacağını gösteriyor. Ülkeler demokrasiden sapınca, fetret dönemleri başlar. Hele de böyle bir coğrafyada hata üstüne hata yapıldığını düşünürseniz, işimiz çok zor. İktidar kazansa dahi, ağır bir ekonomik kriz ve en az yüzde 45’lik bir muhalif kitleyle karşı karşıya kalacak ve zorlanacak. Muhalefet kazansa dahi, aynı riskleri barındıran bir Türkiye devralacak.
Peki ya bizler? Bizim bu trajedideki rolümüz, herkes birbirini bıçaklarken kanepenin altına gizlenip olayın durulmasını beklemek. Onlar memleketi paralarken biz kuytu bir yerlerden izleyeceğiz. Kendimizi korumaya çalışacağız. Her şey durulduğunda da köşemizden çıkıp kırılan parçaları toplama, bu ülkeyi ayağa kaldırma işi, yine bizlere düşecek...

Yazarın Son Yazıları

Yaklaşan facia

Yaklaşan facia

Devamını Oku
06.09.2018
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?

Devamını Oku
30.08.2018
Bu mu devlet aklı?

Bu mu devlet aklı?

Devamını Oku
26.08.2018
Lale Devri bitti!

Lale Devri bitti!

Devamını Oku
23.08.2018
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter

Devamını Oku
19.08.2018
Avrupa ile yakınlaşmak için

Avrupa ile yakınlaşmak için

Devamını Oku
17.08.2018
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?

Devamını Oku
12.08.2018
Alis harikalar diyarında

Alis harikalar diyarında

Devamını Oku
09.08.2018
Takas formülü: Önce Rahip Brunson sonra Hakan Atilla

Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.

Devamını Oku
05.08.2018
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar

Devamını Oku
02.08.2018
Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Brunson’la takas fikri kimden çıktı

Devamını Oku
29.07.2018
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Al Papaz’ı ver Halkbank’ı

Devamını Oku
26.07.2018
Sessizlik

Sessizlik

Devamını Oku
22.07.2018
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Bir demokrasi kendini nasıl savunur?

Devamını Oku
19.07.2018
Batı’yla pazarlık

Batı’yla pazarlık

Devamını Oku
15.07.2018
Osmanlı bu değildi

Osmanlı bu değildi

Devamını Oku
12.07.2018
Yeni dönem ne olur?

Yeni dönem ne olur?

Devamını Oku
08.07.2018
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Dünya karıştıkça biz geriliyoruz

Devamını Oku
05.07.2018
Hüzün

Hüzün

Devamını Oku
01.07.2018
Sonuçlara bir de böyle bakın

Sonuçlara bir de böyle bakın

Devamını Oku
28.06.2018
Kazanacağız

Kazanacağız

Devamını Oku
24.06.2018
25 Haziran Türkiye’si

25 Haziran Türkiye’si

Devamını Oku
21.06.2018
Emanetim sende saklı

Emanetim sende saklı

Devamını Oku
17.06.2018
İki seçim arası

İki seçim arası

Devamını Oku
14.06.2018
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim

Devamını Oku
11.06.2018
"Akşener'in İnce'yi desteklemesinin önünü kesmeye çalışacaklar"

Oyun büyük

Devamını Oku
10.06.2018
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i

Devamını Oku
07.06.2018
Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Ben sana iktidar olamazsın demedim...

Devamını Oku
03.06.2018
Sessiz çoğunluk

Sessiz çoğunluk

Devamını Oku
31.05.2018
Burası Rusya değil kardeşim

Burası Rusya değil kardeşim

Devamını Oku
27.05.2018
Ne yapmalı? (24.05.2018)

Ne yapmalı?

Devamını Oku
24.05.2018
Dip dalga ne gösteriyor?

Dip dalga ne gösteriyor?

Devamını Oku
20.05.2018
Baskıda kaosa geçiş süreci

Baskıda kaosa geçiş süreci

Devamını Oku
17.05.2018
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?

Devamını Oku
13.05.2018
Attım bunu cebe

Attım bunu cebe

Devamını Oku
11.05.2018
Bilinenler, bilinmeyenler

Bilinenler, bilinmeyenler

Devamını Oku
06.05.2018
Piyesin son sahnesi

Piyesin son sahnesi

Devamını Oku
03.05.2018
Diktatörlüğün sıradanlaşması

Diktatörlüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.04.2018
CHP’nin zor kararı

CHP’nin zor kararı

Devamını Oku
26.04.2018
İki çift lafım var...

İki çift lafım var...

Devamını Oku
22.04.2018