Lokumu kim icat etti?
Ramazanın sonuna geldik. Yarın bayram! Otuz gün süren bu Sofra Sohbetleri’ne geleneksel lezzetimiz lokumdan söz ederek, “tatlı tatlı” son verelim diyorum, efendim!.. Yarın bayrama giriyoruz.
Osmanlı/İstanbul mutfağı üzerine
Osmanlı/İstanbul kent mutfağı derken sadece Müslüman halkının yaratıcılığından söz edilmemeli; yüzyıllardır birlikte yaşadığımız Hıristiyan ve Yahudi kökenli “hemşerilerimizin” de bu mutfağın oluşmasındaki önemli katkıları yadsınamaz.
Üç ‘ecnebi’ kadının kaleminden İstanbul’da yemek ve ramazan
İstanbul’da bir süre kalma fırsatı olan yabancıların da bu kozmopolit kentin Türk, Rum, Ermeni ve Musevi halkı, konuk oldukları evlerde nasıl ağırlandıkları hakkında da akraba ve dostlarına anlatacak çok şeyleri oluyordu.
Şikemperver'den gurmeye
Fransızca iyi yemesini, içmesini bilen, zevk ehli kişi anlamındaki “gourmet” sözcüğü de günlük dilimize “gurme”
olarak geçti.
Hakiki Çengelköy hıyarı
Boğaz’ın bir zamanlar “zerzevatı” ile ünlü Çengelköyü’nde de betonlaşma sürerken, hıyar ekecek bostan, bahçe nerdeyse kalmadı.
Bu ne iştah Yâ Rabb!
Nedense, her Ramazan, öncü ressamlarımızdan Hoca Ali Rıza’nın ( 1858-1939) “İftar Sofrası” tablosu hatırıma gelir.
Balıklı Ankara Nostaljisi
Başkent Ankara her ne kadar “denize uzak, memur kenti” diye bilinse de, balığın daima tazesini yemekle hep övünür. Bu bir “kent efsanesi” değildir. Asla ve kat’a!