‘Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın’... Şükran Soner in yazısı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) iki cilt olarak yayımlanan Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın, feminist eylemlerin bilimsel ve sanat çalışmalarının bileşiminin yanı sıra kadın örgütlenmelerini de kapsayan ansiklopedi tadında iki yetkin inceleme.
Osmanlı İstanbul’unda Kadın; ev içi, sokaktaki yaşam farklılıklarıyla, sokakta örtünmüş, sonuç olarak ağır emek sunumundan, bilime, sanata uzanan üretimleri, örgütlülükleri, çok farklı yaşam koşulları, tarzlarıyla ortaya konuluyor.
Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın ise yine çok kültürlü kimlik, aidiyetleri, aldıkları eğitimlerin farklılaşmasının birikimleriyle ele alınıyor.
Celal Pamukçu’dan ‘Kayıt Dışı Yaşamlar’... Şükran Soner’in yazısı...
Celal Pamukçu’dan “soluksuz” okunacak, aile içinden göçün anlatıldığı bir roman; Kayıt Dışı Yaşamlar (Kırmızı Yayınları). Gerçekler saptırılmadan yazılabilmiş “sivil toplum” tarihinin belgesi gibi.
Balkanlar’dan, Anadolu’ya uzanan, Osmanlı, Makedonya krallığı, Hitler, Bulgar işgalleri, savaşlar, Tito Yugoslavya’sı, Cumhuriyet Türkiye’sinde 12 Mart süreçlerine kadar uzanan, haksızlık, yoksulluk koşullarında direnebilenlerin, üretenlerin üretimden gelen güçlerini bıkmadan, yorulmadan kullanabilmeleri halleri ile kazandıkları yaşam gücü..
Tarihin insancıl değerlerle ön yargısız masaya yatırılmasına gösterilen özen..Yaşatmak için savaşanlarla, yok etmek için savaşanların devinimleri içinde, insanlık tarihine kazınan gerçeklerden bir demet..
Kadınların çok kültürlü buluşması... Şükran Soner’in yazısı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) iki cilt olarak yayımlanan Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın, feminist eylemlerin bilimsel ve sanat çalışmalarının bileşiminin yanı sıra kadın örgütlenmelerini de kapsayan ansiklopedi tadında iki yetkin inceleme.
Osmanlı İstanbul’unda Kadın; ev içi, sokaktaki yaşam farklılıklarıyla, sokakta örtünmüş, sonuç olarak ağır emek sunumundan, bilime, sanata uzanan üretimleri, örgütlülükleri, çok farklı yaşam koşulları, tarzlarıyla ortaya konuluyor.
Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın ise yine çok kültürlü kimlik, aidiyetleri, aldıkları eğitimlerin farklılaşmasının birikimleriyle ele alınıyor:
Kadınların İstanbul’daki çok kültürlü buluşması... Şükran Soner’in yazısı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) iki cilt olarak yayımlanan Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın, feminist eylemlerin bilimsel ve sanat çalışmalarının bileşiminin yanı sıra kadın örgütlenmelerini de kapsayan ansiklopedi tadında iki yetkin inceleme.
Osmanlı İstanbul’unda Kadın; ev içi, sokaktaki yaşam farklılıklarıyla, sokakta örtünmüş, sonuç olarak ağır emek sunumundan, bilime, sanata uzanan üretimleri, örgütlülükleri, çok farklı yaşam koşulları, tarzlarıyla ortaya konuluyor.
Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın ise yine çok kültürlü kimlik, aidiyetleri, aldıkları eğitimlerin farklılaşmasının birikimleriyle ele alınıyor:
CUMHURİYET'TEN TANIKLIKLAR
12 Mart’ın, işkenceler üzerinden ifadelere dayandırılarak sıkıyönetim mahkemelerinde sürdürülmekte olan davalarında, ağır darbe suçları yüklenmiş bol idam, ağır cezalar istenmiş iddianamelerin dehşet içeren senaryoları işe yaramıyor. İdamlar, operasyonlar içinde bol bol öldürülenler dışında kalan sağlar için, sonuçta tahliye, beraat geliyor. Madanoğlu davasında, İlhan Selçuk’un “işkence altında” olduğunun belgelerini dava dosyasına sunması, oyunun bozulmasında simge oluyor.. Amerika’nın daha kurulmadan hedef tahtasına aldığı, petrol şirketleri, ambargo kararlarıyla çökertmeye çalıştığı Ecevit hükümeti, kısacık iktidarına bir de Kıbrıs çıkarmasını sığdırıyor. Kıbrıs çıkarması, Amerikan darbesi ile iktidara gelmiş Yunanistan’daki darbe iktidarının sonunu getirmeye yararken, Makarios’un da gidişini getiriyor. Ecevit hükümetinin yıkılmasına yönelik ambargolar, yokluk operasyonları, yeterli görülmeyerek, yenileri gündeme giriyor.
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart’ın ağır işkenceler, kanlı operasyonlar, provokasyonlar ağında 1973, sağ adına meyveleri toplama yılı gibi. Gündemin öne çıkan çelişkiler yumağında, değil gerçekleri okumak, olupbitene ilişkin sonuçları çıkarabilmek güç. Siyaseten kilitlenmiş Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı seçtirilebilmesi kaosunda formül bulabilmek adına cumhurbaşkanı seçilebilmesine yönelik anayasa değişikliği bile çözüm reçeteleri içinde tartışılıp durulurken.. Demirel’in ustalıklı manevraları ile sağ partiler ittifakında kolaylıkla Meclis’ten geçen, 27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği hak ve özgürlükleri çok boyutlu tırpanlamış, geriye çekmiş yasaklı 12 Mart Anayasası metninin zorlu olması beklenen Senato’da onaylanması, balıktan kılçığın çıkarılması gibi kolay oluyor. Kaş yapmak isterken göz çıkarmaya katkıda, hak-hukuktan yana kamuoyu algısı; soluksuz MİT provokasyonları içinde, kanlı operasyonlar, ağır işkenceler odaklı düzenlenmiş sonuçta hepsi de boş çıkacak, 12 Mart’ın simge davalarının çarpıcı senaryoları ile ağır baskı altında sindiriliyor. Olupbitenlere ilişkin ortalık toz duman altında..
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart darbecilerinin adım adım yürüyüşleri, yol alışlarında, darbenin yasaları gereği başbakanlıktan istifaya zorlanan Demirel’in başarıları, amaçlarına dönük zaferleri öyle hafife alınacak gibi hiç değil.. AP’nin başına geçtikten sonra 27 Mayıs Anayasası’na, getirdiği özgürlüklerle kazanılmış haklara karşı savaşımında, iktidar icraatları ile anayasayı işlevsiz kılma başarılarına ek olarak, kuşkusuz en büyük zaferi, 61 Anayasası kazanımlarını tırpanlayan, 12 Mart’ın yasaklı anayasasının çatısını oluşturma başarısı.. Dönemin gelişmeleri arasında, Cumhurbaşkanı Sunay’ın devreye girmesiyle Faruk Gürler’in Cumhurbaşkanlığı’na getirilmesi operasyonu var. Araya, amacı, işlevi çok yönlü yorumlara açık üst komuta kademesinden gelen bir de muhtıra şaşırtmacası giriyor. Anayasaya bağlılık istenen muhtıradan hangi anayasanın kastedildiğini anlamak olanaksız gibi.. Dönem içinde, bol idamlı, yakılmamış Kültür Sarayı, batırılmamış gemiler senaryolu, en ağırından işkenceli sabotaj davası var ki...
27 Mayıs’ın özgürlükçü anayasası, yasaklı 12 Mart Anayasası ile budanıyor
12 Mart’ın ikinci dalga operasyonları, işkencesiz olmaz dedirten tutuklamalar, anarşi-terör temizliği altında provokasyonlu infazlar.. Çatışmacılık, kaos ortamında soluksuz, özgürlükler, hak-hukuk karşıtı, kalıcı yasal düzenlemelerin yolları, yasalara yansıtılan formüller üretiliyor.. 27 Mayıs Anayasası, özgürlükçü yasaları ile gelen örgütlü demokratik hak ve kazanımların geriye alınması hedefleniyor. Şaka değil gerçek, günümüzdeki gibi, barolar, meslek örgütlenmelerinin etkisizleştirilmesi için kalıcı olabilecek formüller, operasyonlar peş peşe gündeme geliyor.. Kaos ortamı fırsat.. İçeriğine oy verenlerin bile getirip götürdüklerinden habersiz kaldıkları yasama icraatları arasında...