Bilime, sanata katkı sunan bir değeri daha uğurluyoruz
Erhan Hoca inanın sizi bedeninizle artık göremeyecek olsalar da yaptıklarınızla, emeklerinizle, sevgiyle, saygıyla anacaklar. Yolunuz açık olsun...
Şükran Soner yazdı...
Can Kıraç, yeri geldiğinde hep onurla anımsadığı çocukluk yıllarından, Atatürk’le başlayan, ülkemiz için yarattığı kalıcı değerler üzerinden söze girmişti.
Ödünsüz bir aydın
Erdal Atabek'in Cumhuriyetçi kişiliği ile halk sağlığını önceleyen doktorluğu uyumlu bir bütündü.
Çelikel’den Kılıçdaroğlu’na destek
Anılarının ilki olan, 2015 yılında yayımlanan kitabına “Adalet Yoksa Gelecek de Yok” başlığını veren Aysel Çelikel, bilim kadını, siyasetçi kimliği ile kendini bilebildiği 1940’lı çocukluk yıllarından günümüze, örgütlerin çatısı altında haklar savaşımı içinde. Cumhuriyet değerleri, kazanımlarının savunulması çerçevesinde yerelden başlayıp uluslararasına, kadın hakları savunuculuğundan hukuka, insan haklarına, siyasete uzanan halkaların kuruculukla başlayıp yöneticiliğine uzanan görevlerin ön saflarında.
Orhan Erinç’in ardından... 'Yolu hep açık olsun'
Cumhuriyet Vakfı Başkanlığı ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulunan duayen gazeteci Orhan Erinç, 87 yaşında yaşamını yitirdi. Erinç için bugün Cağaloğlu’ndaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti binasında tören düzenlenecek.
‘Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın’... Şükran Soner in yazısı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) iki cilt olarak yayımlanan Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın, feminist eylemlerin bilimsel ve sanat çalışmalarının bileşiminin yanı sıra kadın örgütlenmelerini de kapsayan ansiklopedi tadında iki yetkin inceleme.
Osmanlı İstanbul’unda Kadın; ev içi, sokaktaki yaşam farklılıklarıyla, sokakta örtünmüş, sonuç olarak ağır emek sunumundan, bilime, sanata uzanan üretimleri, örgütlülükleri, çok farklı yaşam koşulları, tarzlarıyla ortaya konuluyor.
Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın ise yine çok kültürlü kimlik, aidiyetleri, aldıkları eğitimlerin farklılaşmasının birikimleriyle ele alınıyor.
Yakınları ve sevenleri yalnız bırakmadı
Aydın Ilgaz’ı toprağına kavuşturmak üzere gelenlere baktığımda, sevinçle, umutla “Bizim 1968”liler’in kalabalığından çok gençlerin varlığındaki artışı gözlemledim. Yaşlılarına saygılı, sevecen, aralarında kanka, kan kardeşi olmuşçasına birbirlerine yakındılar...
Celal Pamukçu’dan ‘Kayıt Dışı Yaşamlar’... Şükran Soner’in yazısı...
Celal Pamukçu’dan “soluksuz” okunacak, aile içinden göçün anlatıldığı bir roman; Kayıt Dışı Yaşamlar (Kırmızı Yayınları). Gerçekler saptırılmadan yazılabilmiş “sivil toplum” tarihinin belgesi gibi.
Balkanlar’dan, Anadolu’ya uzanan, Osmanlı, Makedonya krallığı, Hitler, Bulgar işgalleri, savaşlar, Tito Yugoslavya’sı, Cumhuriyet Türkiye’sinde 12 Mart süreçlerine kadar uzanan, haksızlık, yoksulluk koşullarında direnebilenlerin, üretenlerin üretimden gelen güçlerini bıkmadan, yorulmadan kullanabilmeleri halleri ile kazandıkları yaşam gücü..
Tarihin insancıl değerlerle ön yargısız masaya yatırılmasına gösterilen özen..Yaşatmak için savaşanlarla, yok etmek için savaşanların devinimleri içinde, insanlık tarihine kazınan gerçeklerden bir demet..
Ustadan siyasetin göbeğine keskin vuruşlar! Şükran Soner'in yazısı...
Turhan Selçuk'u evrensel karikatür sanatında öncül yapan keskin çizgilerinde, terazisinin bir yanında yetenek, sınırsız emek, diğer yanında dünyayı yutmada sonsuz kötülük, oburluk karşısında, ezilenin saflarında duruşu, savaşmayı seçmiş aydınlanmacılık var…
Yunus’un şiir dili tadında iki çocuk öyküsü... Şükran Soner’in yazısı... (29 Mart 2022)
Turan Karakaş, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan kitaplarından, şiirsel dille yazdığı Keçi ile Ağlayan Kaya’da, çevreyi korumayı odağa alıyor. Doğanın tüm varlıklarını, canlılarını kimlikleri ve dilleriyle tüm duygularıyla çocuklara anlatmayı, sevdirmeyi başarıyor.
Karakaş, Çocuklar için 23 Nisan’da ise Atatürk’ün, 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmesinin anlamını, tüm boyutları ile çocuklara anlatmayı amaçlıyor. Toplumsal sorumluluklarını edinmeleri, önceliklerinin geleceğe dönük yol göstericiliğine ışık tutuyor.
Herkes bize düşman mı? Şükran Soner’in yazısı...
Türkiye-AB-ABD-Kıbrıs ilişkileri, AB ile bütünleşme sürecinde 1965’te kurulan İKV’nin Başkanlığını da yürütmüş, halen Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, İKV tarafından yayımlanan 4 ciltlik özgeçmişini “Rönesans aydını” kültür birikimi ile, masaya yatırmış.
Yunus’un şiir dili tadında iki çocuk öyküsü... Şükran Soner’in yazısı... (23 Ocak 2022)
Turan Karakaş, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan kitaplarından, şiirsel dille yazdığı Keçi ile Ağlayan Kaya’da, çevreyi korumayı odağa alıyor. Doğanın tüm varlıklarını, canlılarını kimlikleri ve dilleriyle tüm duygularıyla çocuklara anlatmayı, sevdirmeyi başarıyor.
Karakaş, Çocuklar için 23 Nisan’da ise Atatürk’ün, 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmesinin anlamını, tüm boyutları ile çocuklara anlatmayı amaçlıyor. Toplumsal sorumluluklarını edinmeleri, önceliklerinin geleceğe dönük yol göstericiliğine ışık tutuyor.
‘Turhan Selçuk Seçkisi 3’... Şükran Soner’in yazısı...
Desen Yayınları’nca yayımlanan ve Türkiye’de sözsüz karikatürün öncüsü büyük ustanın siyah beyaz karikatürlerini yeniden gün yüzüne çıkaran üç ciltlik ‘Turhan Selçuk Seçkisi’nin sonuncusu İnsan Denen Garip Hayvan, Selçuk’un 1951-2001 yılları arasında yankı uyandırmış, insan doğasının açgözlü ve şiddete yatkın yapısını hicvettiği 86 karikatürünü bir araya getiriyor.
Seçki, kadın-erkek ilişkilerindeki yozlaşmadan kültürün metalaşması ve sanatta yabancılaşmaya, bilim ve teknolojideki gelişmelerin toplumsal yansımalarından sporun - özellikle de futbolun - siyasetle kesişmesine, plansız göçün körüklediği çarpık kentleşme, doğanın altüst olan dengesine kadar, insana, insanlığa dair hemen her konuya eğiliyor. Dünya düzeninde gerçekte çok az şeyin değiştiğini de açığa vuruyor.
Asma köprü tartışmaları
Yunus Nadi’nin gündeme getirmesi ile 1930-36 yıllarında başlayan asma köprü tartışmaları günümüze kadar, yalanlar ve gerçekleri içinde barındırarak noktalanamıyor.
'Asma köprüler bugünün de vazgeçilmezi'
Yunus Nadi’nin 1930-36 yıllarında, ‘İstanbul’a asma köprü’ düşünü gündeme getirip öncülük yaptığı tartışmaları, günümüze kadar uzanan boyutları ile konunun uzmanlarıyla masaya yatırdık.
Kadınların çok kültürlü buluşması... Şükran Soner’in yazısı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) iki cilt olarak yayımlanan Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın, feminist eylemlerin bilimsel ve sanat çalışmalarının bileşiminin yanı sıra kadın örgütlenmelerini de kapsayan ansiklopedi tadında iki yetkin inceleme.
Osmanlı İstanbul’unda Kadın; ev içi, sokaktaki yaşam farklılıklarıyla, sokakta örtünmüş, sonuç olarak ağır emek sunumundan, bilime, sanata uzanan üretimleri, örgütlülükleri, çok farklı yaşam koşulları, tarzlarıyla ortaya konuluyor.
Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın ise yine çok kültürlü kimlik, aidiyetleri, aldıkları eğitimlerin farklılaşmasının birikimleriyle ele alınıyor:
Kadınların İstanbul’daki çok kültürlü buluşması... Şükran Soner’in yazısı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) iki cilt olarak yayımlanan Osmanlı İstanbul’unda Kadın ve Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın, feminist eylemlerin bilimsel ve sanat çalışmalarının bileşiminin yanı sıra kadın örgütlenmelerini de kapsayan ansiklopedi tadında iki yetkin inceleme.
Osmanlı İstanbul’unda Kadın; ev içi, sokaktaki yaşam farklılıklarıyla, sokakta örtünmüş, sonuç olarak ağır emek sunumundan, bilime, sanata uzanan üretimleri, örgütlülükleri, çok farklı yaşam koşulları, tarzlarıyla ortaya konuluyor.
Cumhuriyet İstanbul’unda Kadın ise yine çok kültürlü kimlik, aidiyetleri, aldıkları eğitimlerin farklılaşmasının birikimleriyle ele alınıyor:
Herkes bize düşman mı? Şükran Soner’in yazısı...
Türkiye-AB-ABD-Kıbrıs ilişkileri, AB ile bütünleşme sürecinde 1965’te kurulan İKV’nin Başkanlığını da yürütmüş, halen Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, İKV tarafından yayımlanan 4 ciltlik özgeçmişini “Rönesans aydını” kültür birikimi ile, masaya yatırmış.
FARUK PEKİN’LE SÖYLEŞİ
Boğaziçi’nde, özerk üniversite savaşımında öncü öğrenci hareketlerinin Öğrenci Birlik Başkanı Faruk Pekin’le 50 yıl öncesi ile bugünün tartışmalarını masaya yatırdık..
Siyasetin göbeğine, çizgiyle keskin vuruşlar! Şükran Soner'in yazısı...
Turhan Selçuk'u evrensel karikatür sanatında öncül yapan keskin çizgilerinde, terazisinin bir yanında yetenek, sınırsız emek, diğer yanında dünyayı yutmada sonsuz kötülük, oburluk karşısında, ezilenin saflarında duruşu, savaşmayı seçmiş aydınlanmacılık var…
CUMHURİYET'TEN TANIKLIKLAR
12 Mart’ın, işkenceler üzerinden ifadelere dayandırılarak sıkıyönetim mahkemelerinde sürdürülmekte olan davalarında, ağır darbe suçları yüklenmiş bol idam, ağır cezalar istenmiş iddianamelerin dehşet içeren senaryoları işe yaramıyor. İdamlar, operasyonlar içinde bol bol öldürülenler dışında kalan sağlar için, sonuçta tahliye, beraat geliyor. Madanoğlu davasında, İlhan Selçuk’un “işkence altında” olduğunun belgelerini dava dosyasına sunması, oyunun bozulmasında simge oluyor.. Amerika’nın daha kurulmadan hedef tahtasına aldığı, petrol şirketleri, ambargo kararlarıyla çökertmeye çalıştığı Ecevit hükümeti, kısacık iktidarına bir de Kıbrıs çıkarmasını sığdırıyor. Kıbrıs çıkarması, Amerikan darbesi ile iktidara gelmiş Yunanistan’daki darbe iktidarının sonunu getirmeye yararken, Makarios’un da gidişini getiriyor. Ecevit hükümetinin yıkılmasına yönelik ambargolar, yokluk operasyonları, yeterli görülmeyerek, yenileri gündeme giriyor.
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart’ın, Cumhuriyet devrimleri kazanımları üzerine, 27 Mayıs Anayasası ile gelen örgütlü hak ve özgürlüklere karşı, ülkeyi sağdan ittifaklarla geri çekme savaşlarında,1973 en çatışmacı, çelişkili gelişmelerin dönemeç taşı.. 1971-72 operasyonları, provokasyonları içinde, kitlesel istihbarat örgüt çatıları, kontrgerilla işkencelerinin üzerinden açılan davalardaki senaryolarla toplumun sindirilip teslim alınması kurgusu bir yanda..
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart darbesinin iç hesaplaşmasında 1973, işkencelere, kontrgerillaya dayalı senaryolarla yazılmış, açılmış sayısız suç örgütü davası ile toplumu sindirme, yönlendirmelerle susturma yılı. Cumhuriyet’in birinci sayfasında ağırlıklı yayımlanan davalar haberlerinin içinde kurulu tuzaklara ilişkin, sanık ifadeleri ile oluşmuş tutanakların yayımlanmasına öncelik veriliyor. Tek tek çok önemli isimlerin, açılmış davaların içeriklerinde kurulmuş tuzaklar, senaryoların perde arkasına ilişkin kamuoyu uyarılmaya çalışılıyor.. Kamuoyu komplo davaların senaryoları ile aldatılıyor, sindiriliyor.
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart’ın 1973 yılında ağırlık, kanlı operasyonlar, işkenceler, ajan provokatörler üzerinden, sayısını saymak nerede ise olanaksız açılmış, hakların gelişmiş olduğu her kesimi hedef almış davalarla toplumun sindirilip susturulmasında. Açılan davaların toplamında, yazılı senaryolarla idamı, uzun yıllar ağır hapsi istenen sanık sayısını da toplamak doğal olarak olanaksız sayılabilir.
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
6 Temmuz 1973’ten günümüze üniversitelere giriş sınavlarında, merkezi sistemlerle kadro alımlarında sayısını bilmediğimiz kadar çok soru çalınması, yandaşlara dağıtılması skandalı yaşandı. Cumhuriyet’in savaşımını verdiği ilkinin dışında, soruşturmalarla geri dönüşleri alınmış, sonuçları ile kamuoyuna yansıtılmış hiçbir haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluğun örneği yaşanmadı. 12 Mart darbesinin üç yılı içinde DPT rakamları ile işçinin satın alma gücü yüzde 7.7 düştü. TÜSİAD, sözleşmeli işçilerin ücretlerinin düşmesi gerçeğine itiraz ederken, çoğunluk işçi için kayıpların çok daha yüksek oranlarda olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart’ın ağır işkenceler, kanlı operasyonlar, provokasyonlar ağında 1973, sağ adına meyveleri toplama yılı gibi. Gündemin öne çıkan çelişkiler yumağında, değil gerçekleri okumak, olupbitene ilişkin sonuçları çıkarabilmek güç. Siyaseten kilitlenmiş Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı seçtirilebilmesi kaosunda formül bulabilmek adına cumhurbaşkanı seçilebilmesine yönelik anayasa değişikliği bile çözüm reçeteleri içinde tartışılıp durulurken.. Demirel’in ustalıklı manevraları ile sağ partiler ittifakında kolaylıkla Meclis’ten geçen, 27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği hak ve özgürlükleri çok boyutlu tırpanlamış, geriye çekmiş yasaklı 12 Mart Anayasası metninin zorlu olması beklenen Senato’da onaylanması, balıktan kılçığın çıkarılması gibi kolay oluyor. Kaş yapmak isterken göz çıkarmaya katkıda, hak-hukuktan yana kamuoyu algısı; soluksuz MİT provokasyonları içinde, kanlı operasyonlar, ağır işkenceler odaklı düzenlenmiş sonuçta hepsi de boş çıkacak, 12 Mart’ın simge davalarının çarpıcı senaryoları ile ağır baskı altında sindiriliyor. Olupbitenlere ilişkin ortalık toz duman altında..
CUMHURİYET’TEN TANIKLIKLAR
12 Mart darbecilerinin adım adım yürüyüşleri, yol alışlarında, darbenin yasaları gereği başbakanlıktan istifaya zorlanan Demirel’in başarıları, amaçlarına dönük zaferleri öyle hafife alınacak gibi hiç değil.. AP’nin başına geçtikten sonra 27 Mayıs Anayasası’na, getirdiği özgürlüklerle kazanılmış haklara karşı savaşımında, iktidar icraatları ile anayasayı işlevsiz kılma başarılarına ek olarak, kuşkusuz en büyük zaferi, 61 Anayasası kazanımlarını tırpanlayan, 12 Mart’ın yasaklı anayasasının çatısını oluşturma başarısı.. Dönemin gelişmeleri arasında, Cumhurbaşkanı Sunay’ın devreye girmesiyle Faruk Gürler’in Cumhurbaşkanlığı’na getirilmesi operasyonu var. Araya, amacı, işlevi çok yönlü yorumlara açık üst komuta kademesinden gelen bir de muhtıra şaşırtmacası giriyor. Anayasaya bağlılık istenen muhtıradan hangi anayasanın kastedildiğini anlamak olanaksız gibi.. Dönem içinde, bol idamlı, yakılmamış Kültür Sarayı, batırılmamış gemiler senaryolu, en ağırından işkenceli sabotaj davası var ki...
CUMHURİYET'TEN TANIKLIKLAR
12 Mart darbecilerinin amaçlarına dönük operasyonlarında gelişmelerden, sayfalardan kanıtlı belgelerle yürümeye kalkıştığınızda kocaman bir sayfaya yılları unutun, bazen ayları bile sığdırmak zorlaşıyor. Hele de operasyonların yaşamın pek çok alanına, ülkenin laik cumhuriyet kazanımları üzerine, 27 Mayıs Anayasası ve ilgili hak ve özgürlüklerin tüm alanlarına dönük yasalarla yaşadığı, örgütlü toplumsal, sol patlamada gelinen yolları geriye çekme, bir büyük püskürtme amaçlanmış, hedef tahtasına alınmışsa.. Dalga dalga operasyonlarla her yol birden deneniyorsa..
27 Mayıs’ın özgürlükçü anayasası, yasaklı 12 Mart Anayasası ile budanıyor
12 Mart’ın ikinci dalga operasyonları, işkencesiz olmaz dedirten tutuklamalar, anarşi-terör temizliği altında provokasyonlu infazlar.. Çatışmacılık, kaos ortamında soluksuz, özgürlükler, hak-hukuk karşıtı, kalıcı yasal düzenlemelerin yolları, yasalara yansıtılan formüller üretiliyor.. 27 Mayıs Anayasası, özgürlükçü yasaları ile gelen örgütlü demokratik hak ve kazanımların geriye alınması hedefleniyor. Şaka değil gerçek, günümüzdeki gibi, barolar, meslek örgütlenmelerinin etkisizleştirilmesi için kalıcı olabilecek formüller, operasyonlar peş peşe gündeme geliyor.. Kaos ortamı fırsat.. İçeriğine oy verenlerin bile getirip götürdüklerinden habersiz kaldıkları yasama icraatları arasında...