Taksim hukuksuzluğuna tepkiler
İstanbul Valiliği’nin 1 Mayıs için Taksim Meydanı’nı yasaklamasına tepkiler gecikmedi. İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan “yasak uygulanacak olursa, açıkça görevi kötüye kullanma suçu oluşturur” derken, Prof. Dr. Aziz Çelik “Bu bürokratik oligarşinin yargıya, hukuka, Anayasaya meydan okumasıdır” ifadelerini kullandı. Siyasi parti ve sendikalar ise Taksim çağrılarını yineledi.
Uzmanlar değerlendirdi
Erzurum’un Yakutiye ilçesinde D.A. isimli, başı örtüyle ve yüzü maskeyle kapalı bir kadının, hareketlerinden şüphelenen polislere kimliğini göstermek istememesi tartışma yarattı. Açık saçlı fotoğrafının üzerine, saçı kapalı fotoğrafını yapıştırdığı kimliğini göstermek istemeyen kadının “Dini kurallara uymak zorundasınız. Hanım polis görsün” ifadeleri tepki çekti.
'Kanıtsız ceza'
Gezi davasında Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet dahil cezaların onanması “hukuksuzluğun tescili” olarak nitelendi. Tutuklamaların hiçbir delile dayanmadığına dikkat çeken hukukçular, “Delil denen şeyler FETÖ’cülerin belirsiz tanık ifadeleri” dedi.
'Beştepe'ye bağlayacak'
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yerine “Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı” adının kullanılmasını önerdi. Adalet Bakanı Tunç’un “düşünce aşamasında” dediği öneriyi hukukçular, “savcılığı tek merkeze bağlama” girişimi olarak niteledi.
Özgürlüğe darbe!
İktidarın “kısıtlamaları” seçim sonrası devam etti. Festivaller “gerekçesiz” iptal edildi. RTÜK, dijital platformlardaki bazı yapımları “kültürel değerlere aykırı” bulup ceza kesti. Uygulamalar, “Kültürel karşıdevrim” diye yorumlandı. Hukukçular, “Tek adam rejimi, baskı rejimidir” dedi.
Hukukçular değerlendirdi
Cumhurbaşkanlığı kabinesinde yer alan bakanlar, 14 Mayıs’taki seçimlerin ardından milletvekili olarak parlamentoya girmeye hak kazandı. Ancak kabinede yer alan 15 bakanın, milletvekili seçilmesinin ardından “bakanlıktan istifa etmelerinin gerekip gerekmediği” tartışma konusu oldu. Hukukçular arasında tam anlamıyla bir “görüş birliği” yok. Avukat Turgut Kazan, “Milletvekili seçilince bakanlık düşer” görüşünü dile getirirken, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, “Şu anda istifa etmelerini gerektiren bir durum yok” dedi. Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu ise “milletvekili seçilen bakanların, TBMM’deki yemin törenine kadar görevlerine devam edebileceklerini ancak bu durumun siyasi etiğe aykırı olduğunu” açıkladı.
Demokrasiyi tehdit etti
Oyları eriyen iktidar kutuplaştırıcı dile sarıldı. Sandık güvenliğini sağlamakla görevli polis ve jandarmanın bağlı olduğu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “14 Mayıs siyasi darbe girişimidir” dedi. Soylu’nun yurttaşın demokratik hakkı olan seçimi “darbe” olarak tanımlaması büyük tepki çekti. Hukukçu Turgut Kazan, “Bunu başkası dese tutuklanırdı” dedi. Hukukçu Bülent Yücetürk ise “AKP seçimin meşruiyetini ortadan kaldırmak için bahane uyduruyor” diye konuştu.
Turgut Kazan için özel sergi (31 Mart 2023)
23 sanatçının Turgut Kazan çizimlerinin yer aldığı sergi, kıdemli hukukçunun doğum günü olan 1 Nisan Cumartesi günü Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde açılacak.
Yasalar açık
Seçime 56 gün kaldı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için başvurular başladı. AKP ve MHP, Erdoğan’ın adaylığı için grup kararı aldı. Hukukçular ise anayasanın 101. maddesindeki “Bir kimse en fazla
iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” ifadesini anımsatıp “Erdoğan 14 Mayıs’taki seçime katılamaz” dedi.
AHBAP hedefte
Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası yaptığı yardımlarla dikkat çeken AHBAP, iktidarın hedefi oldu. Hukukçu Celal Ülgen ve eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan, AHBAP'a yönelik saldırılara tepki gösterdi.
Erdoğan, üçüncü kez aday olabilir mi?
Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili, "Anayasa'nın 101. maddesinin 2. fıkrası çok açık bir biçimde 'Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir' diyor. Anayasa'nın 101. maddesinin 2. fıkrasını yorumlamak söz konusu olamaz. Mesele o kadar net" değerlendirmesini yaptı.
Kritik süreci Cumhuriyet'e değerlendirdiler
İstanbul Barosu başkanını seçmek için sandık başına gidiyor. Mevcut başkan Mehmet Durakoğlu ile eski başkanlar Turgut Kazan ve Ümit Kocasakal, kritik süreci Cumhuriyet'e değerlendirdi. Durakoğlu, “İstanbul Barosu’nun bu seçim sürecinden yeniden güçlenerek çıkacağından şüphe duymuyorum” dedi. Kazan, “Türkiye’nin yaklaştığı kritik seçim sürecinde cumhurbaşkanlığı sistemi denilen ‘modern sultanlık’ anlayışına karşı etkin mücadelede İstanbul Barosu, barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ne çok önemli görevler düşüyor” diye konuştu. Kocasakal da bu kritik süreç için “Önce ilke sonra seçim olarak bakılmalı” ifadelerini kullandı.
Hukukçular 'baş ezme' diye tanımladı
Hukukçu Turgut Kazan, Cumhur İttifakı oylarıyla geçen “sansür yasası” için “Hürriyet sürüyor ama söylersen başını ezecekler. Seçim sürecinde kullanılacak baskı rejiminin aleti” dedi. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ise “Mustafa Kemal’in askerlerini susturamayacaklarını görecekler” ifadelerini kullandı.
Osman Kavala davası
AİHM, Osman Kavala davasında Türkiye’nin “AİHM kararlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği” gerekçesiyle ihlal kararı verdi. Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, “Erdoğan bile üç kere başvurdu” derken Dışişleri ve Adalet Bakanlığı karara tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı için çağrı
İsmailağa cemaatinin lideri Ustaosmanoğlu’nun cenazesiyle başlayan tartışmaya ilişkin avukat Doğan Erkan, “tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin yasanın yürürlükte olduğuna” dikkat çekerek “Bu örgüt propagandasıdır. Erdoğan Yüce Divan’a gönderilmeli” dedi.