Adnan Binyazar

Gelişim karşıtları

07 Ekim 2022 Cuma

Kadınla dayanışma Türklerin töresinde var. Dede Korkut Kitabı’nda oğluna kız arayan babaya oğul, “Baba, bana öyle bir kız al ki ben yerimden kalkmadan o kalkmış olsun, ben atıma binmeden o binmiş olsun, ben düşmanla çatışmaya girmeden o girmiş olsun...” der. 

Kadının Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği özveri gerektiren olaylar, bağımsızlık tarihimizin en şanlı sayfalarında yerini almıştır. 

Sanki aynı soydan değilmişiz gibi bu çağda bile ortaya dökülüp kadını köleleştirmek için her yola sapanlar var. 

NARİN YÜKSEL

Gelişimin ilk adımı akıllıca direnmektir. Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinden Narin Yüksel, çocukken futbol oynayan arkadaşlarına katılmak ister, kız diye hep dışlanır. Şanlıurfa Gençlikspor Kadın Futbol Başkanı Antrenör Mustafa Abak’ın Narin’i takıma almasıyla futbolculuk hayalini gerçekleştirir, kısa sürede 17 yaş altı milli takım kadrosuna seçilir. 

Gösterdiği başarının ardından ilçede kurulan Suruç Hokey Spor Kulübü’ne katılmakla kalmaz, bu spor dalında başarı göstererek aynı yaş grubundaki milli takıma da davet edilir. 

Narin’e yerini bulduran, amacına varmak için gösterdiği dirençtir.  

Genç kız, arkadaşlarına spordaki başarısının şans değil, ailesinin, hocalarının desteğiyle hayallerin peşinde koşmak olduğunu söylüyor. 

OLUMSUZ ATILIMLAR 

Gelişimin önü hiçbir çağda alınamamıştır. Buna karşın her dönemde dine sığınarak insanımızı ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyenler çıkmıştır. Bugün bile, onların arasında kadınların üniversitede öğrenim görmelerini haram sayıp yasaklamaya kalkanlar oluyor. Bir imam da haram diyerek giyimi kuşamı sınırlıyor: 

“Kadınların, hanımların pantolon giymesi de haram! Hanımın ne işi var üniversitede. Ne işi var, otursun evinde. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Muhammed Han’ın anası hiçbir üniversite bitirmedi. ODTÜ, Bilkent, Harvard, bunların hiçbir tanesini bitirmedi. Ama o ana bir kere Fatih’ini yedi yaşında bir hocaya teslim etti. Orada da terbiye aldı.” 

Düşünce ürünü olmayan bu sözlerin inandırıcılığı da yok. Hemen herkesin çocuğunu üniversiteye hazırladığı bir eğitim ortamında, söylenenler ancak laf kalabalığıdır. Böyle düşünen kişi, insanlık tarihinin gelişiminden habersiz. Kadının evinden çıkıp kendine kültürel bir dünya yaratmasının üzerinden neredeyse yüzyıllar geçmesine karşın onu eve kapatmak istiyor. O kafada olanlar, kesinlikle, insanın bilgiden bilgi üretip uygarlıklar yarattığını yazan kitaplar da okumamış. 

BETERİN BETERİ!

“İsmailağa cemaatinden İsmail Hünerlice bu akımdan geri kalır mı? İleri sürdüklerinin “şahsi görüşü değil, dinin bir buyruğu olduğunu” savunarak yansıtıyor düşüncelerini: 

“Erkek doktor kadın hastaya mutlaka bakması gerekiyorsa hastanın avret yerine mümkün mertebe bakmaktan sakınmalıdır. Dizine kadar açık giyinene yumuşak bir dille kapatması söylenir. Baldırını açana böyle yapmaması sert bir dille söylenir. Edep yerine kadar açanlara ise usulüne uygun ceza uygulanır”   

Ona kalırsa sınırlamalar getiren yasalar hazırlanmalı. Bu, yasaların gereğini yerine getirecek polisleri çağrıştıran denetimcilerin yetiştirilmesini gerektirecektir...

Hünerlice, yaratıcılığın o kutsal yuvasından çocuğun başını iki eli arasına alarak çıkarmaya çalışan erkek doktorun, fırsat kollayarak dönüp kadının “avret” yerine bakacağını nasıl düşünebiliyor?... 

Kanımca asıl cezalandırılması gereken doktorlar değil, kişinin özgürlük haklarının çiğneneceğini aklından bile geçirmeden zorlayıcı yasalar çıkarılmasını çözüm sayan, gelişime karşı çıkanlardır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024
Fotoğrafı buzlamak 29 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları