Ahmet Güvener

Derbiden Sonra

12 Kasım 2013 Salı

Derbiden sonra diyebilmek için bir de “derbiden önce” demek gerekiyor. Öncelikle istatistiki bilgilere bakalım. Bu bir Süper Lig maçı olduğuna göre 1959’dan başlayarak bu 2 takımın lig performansını irdeleyelim. Galatasaray 19 kere şampiyon olmuşken Fenerbahçe 18 kez şampiyonluğu tatmış. 54 yıllık lig tablosuna baktığımızda Fenerbahçe’nin 3594 puanına karşı Galatasaray’ın 3560 puanı var. Alınan galibiyet ve atılan gol sayısında Fenerbahçe önde (1036-1029 / 3209-3175) ama Galatasaray daha az gol yemiş (1552/1669). Kısacası genel performansta lig tarihinde ciddi bir istatistiksel farklılık yok.
Ama Galatasaray - Fenerbahçe maçlarına bakılınca iş değişiyor. Fenerbahçe’nin galibiyette ve atılan gol sayısında bariz üstünlüğü var (46/31 ve 146/112). Üstelik Galatasaray kaybettiği müsabakaların birçoğunda futbol olarak daha üstün oynayan taraftı. Fenerbahçe’nin bu sonuca dönük üstünlüğünün izahı yalnızca psikolojik olabilir. Psikolojide performans kaygısı denilen bir durum vardır. Bir kişi normalde rahatlıkla yapabildiği bir eylemi ‘acaba yapamazsam’ psikozuna girerse yapamayabilir. İşte Galatasaray’ın yıllar içinde hocalar, oyuncular ve oyun biçimleri değişmişken yaşadığı durumu bu sendrom ile açıklayabiliriz. Tabii ki ‘performans kaygısını’ da çözmenin yolları vardır. Bu maç özelinde ise maç öncesi dış faktörler bu kaygıyı destekler biçimdeydi. Muslera ve Sneijder gibi 2 önemli oyuncu sakattı. Kadro mühendisliği ve ilk 11 seçimleri yapılırken yapılan hatalardan dolayı Muslera’nın yedeği Eray son derece tecrübesiz kaldı. Galatasaray bir de üstün oynayıp yenemediği bir Kopenhag deplasmanından hem fiziki hem mental olarak yorgun döndü. Buna karşılık Fenerbahçe yönetimi çok başarılı bir kongre geçirerek oyuncuların ve teknik heyetin kafasındaki gelecek kaygısını çözdü. Son iki deplasmanda son dakika golleri atarak müthiş moral bularak özgüven kazandı. Fenerbahçe daha iyi kadro mühendisliği yaptığı için sahaya yansıyacak bir eksiği yok. Bir de Galatasaray, Fenerbahçe’yi Kadıköy’de 14 yıldır yenememişti.
İlk düdükle beraber maçı bu ‘performans kaygısı’ penceresinden izledik. Bu maç Galatasaray için Juventus maçının bir kopyası idi. Tek fark, o maçta biri savunma hatasından 2 pozisyona girmiş 2 gol atmıştı ve bir puan almıştı. O maçta futbol tanrısı Galatasaray’ın yanındaydı. Kısacası Galatasaray ‘performans kaygısını’ yenmek için hiçbir şey yapmadı, aksine bu maçı kazanmayı düşündüğünü hiçbir an sahaya yansıtmadı. Kaygıların ve korkuların en önemli ilacı onların üstüne gitmektir. Terim zamanında kısmen üstesinden gelinen ‘performans kaygısı’ Mancini döneminde yeniden hortladı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları