Ahmet Güvener

Evrensel Değil Yerel

30 Ocak 2015 Cuma

Aralık ayı sonunda katıldığım Cumhuriyet gazetesinin yeni yıl partisinde bir genç gazeteci arkadaş bana “Hocam yazılarınızı kimse anlamıyor, siz çok Avrupai yazıyorsunuz” dedi. Aslında genç arkadaş, ‘siz yerel konuları değil evrensel konuları yazıyorsunuz’ demek istemişti.
Evet, sporun kuralları gibi, yönetişim modelleri ve yönetim şekilleri de evrenseldir. Türkiye gerek futbolda, gerekse diğer sporlarda ne yazık ki neredeyse 80 yıldır evrensel olmayan, yerel, Türkiye’ye özgün bir modelle yönetiliyor. Önceleri bu yöntem ile işler iyi-kötü yürürken, küreselleşmenin hâkim olduğu günümüzde, ‘yerel’ model nostaljiden öteye geçememektedir.
Geçmişe bir dönersek; ülkemizde spor 20. yüzyılın başında kurulan ve evrensel bir sivil toplum modeli olan İdman Cemiyetleri İttifakı tarafından yönetiliyordu. Her şeyi merkezden ‘kamu’ adına idare etmek isteyen, sivil topluma güvenmeyen bu görüş dönemine göre haklı sebepler ile 1936’da Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nü kurdu. Üstelik bu kurum oluşturulurken, Nazi Almanyası’nın faşist spor politikalarını yöneten Karl Diem de danışman olarak kullanıldı. İşte o gün bugündür, nerede ise 80 yıldır tüm koşullar değişmesine rağmen Türk sporu, dünyada örneği olmayan bu ‘yerel’ yöntemle idare ediliyor. 1992’de özerkleştiği iddia edilen Türk futbolu ise Avrupa’da bir başka örneği olmayan bir kuruluş kanununa sahip özel hukuk ilkeleri ile yönetilen ‘yerel’ bir kurum görünümünde. Basit bir örnekleme ile kamu, futbolun kontrolünün elinden gitmemesi için federasyonun fiili merkezinin İstanbul’da olmasına rağmen “TFF’nin merkezi Ankara’dadır” ifadesini kanuna ısrarla koydurmuştur. Kamu şu anda tüm maddi kaynaklarını kullanarak TFF’yi dolaylı bir şekilde yönetmektedir. Yani TFF, defalarca yazdığımız gibi ‘evrensel değil yerel’ bir kurumdur.
İktidar her fırsatta eleştirdiği Kemalist yapının ne ilginçtir ki bu en eski yapılarından birine sımsıkı sarılmıştır. Vesayet rejiminin tüm özelliklerini taşıyan bu ‘yerel’ yapıyı değiştirmek isteyen eski Genel Müdür Mehmet Atalay ne yazık ki, ‘bölücülüğe destek olur’ korkusu salınarak bu fikrinden vazgeçirilmiştir.
Son Stadyum programında konuşmacılar stadyum zeminlerinden şikâyet ederlerken bozuk zeminlerin nerede ise hepsinin Spor Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğundaki stadyumlarda olduğuna dikkat çekmişlerdir. Bu ‘yerel’ sistemde bir ilin stadyumunun bakımının sorumluluğu da ne yazık ki merkezi hükümettedir. Bu yerel sistem içinde Spor İl Müdürlükleri doğrudan atama ile gelen ve doğrudan hesap verilebilirlikleri olmayan yapılardır. Çim bakımı işleminin evrensel boyutundan haberdar olmak için ne maddi imkânları ne de gerekli insan kaynakları vardır. İşte bu örnekte bile ‘evrensel olmayan yerel’ yapının handikapları ortaya çıkmaktadır.
Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne 1990’lı yıllarda atanan kadim dostum Prof. Dr. Gazanfer Doğu göreve gelir gelmez sağ olsun bana fikrimi sormuştu: ona “GSGM’yi ilga et (bir şeyin varlığını ortadan kaldırmak), teşkilatı lağvet ve belediyelere dağıt” demiştim. Şaşırmıştı. Şimdi çok sevdiğim Mehmet Baykan kardeşime de aynı öneride bulunacağım. Bir farkla, “Lağvedeceğin Spor GM yerine İngiltere’deki UK Sports gibi elit sporu destekleyen bir kamu kurumu yarat” diyerek.
Türk sporu evrensel bir yönetişim modeline kavuşmadan sporda ülkenin hak ettiği başarıları elde edemezsiniz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları