2013-14 sezonuna 3 kupa ideali ile başlayan G. Saray’a ne oldu da artık hedefinde tek kupa var. Hatta ikinciliğin Şampiyonlar Ligi kapısını doğrudan açtığı Süper Lig’de ikincilik bile tehlikede. Eğer olaya Mancini, değişken takım dizilişleri, Drobga-Schneider sorunsalı diye bakarsak başarısızlığın gerçek nedenlerini algılayamayız. Her şeyden önce başka ortamlarda Şampiyonlar Ligi’nde gruplardan çıkmak, kendi liginde ilk üçte olmak, kupada yarıfinal oynuyor olmak başarı sayılabilir. Ama maalesef Türkiye’de şu anki Galatasaray’ın durumuna başarısızlık demek durumundayız. Çünkü ülke 3 takımın domine ettiği bir lige ve şampiyonluktan başka her sonuca başarısızlık gözüyle bakılan bir iklime sahip. Bir kurumun başarı ya da başarısızlığında kamuoyu açısından en büyük sorumluluk ya patronda ya da başkandadır. Sonuç olarak stratejileri, hedefleri ve profesyonelleri belirleyen onlardır.
Ünal Aysal’ın çok başarılı ve zeki bir işadamı olduğuna kimsenin itirazı olamaz. Bir başka gerçek de, kendisinin de itiraf ettiği gibi futbolu çok iyi bilmediğidir. Bu durumdaki insanın yapması gereken doğru kişilerle yola çıkıp doğru stratejileri belirlemektir. Başkan kurumsallaşmaya karar vererek çok doğru bir adım atmıştır. Fakat bu adımdan sonra günlük başarısızlıklar karşısında panik moduna girerek veya sokularak acil ve yanlış kararlara imza atmaya başlamıştır. En son adım da bu haftaki maçtan sonra veya bazı haberlere göre hemen önce Florya’ya iki yönetim kurulu üyesini atamasıdır. İlk adım da R. Madrid yenilgisinden sonra zaten başından beri çalışmak istemediği Fatih Hocayı kurumsal bir yapıya yakışmayacak bir yöntemle kulüpten yollamasıydı. Kurumsallığın 3 ana adımı vardır: İrade, stratejik planlama ve yeniden yapılanma. Başkan son seçimlerdeki yönetim kurulu seçimi ile iradeyi ortaya koymuştur. Ama kulübe hedeflerini gösteren, profesyonelleri denetleyeceğiniz yol haritası yani stratejik plan nerededir? Üstelik başkanın CEO olarak atadığı Arıboğan bir açıklamasında “Galatasaray ile ilgili kurumsallaşmadan değil, yeniden yapılanmadan bahsedebiliriz. Türkiye’nin en eski kurumlarından birisi Galatasaray ve kurum olma bakımından bir sorunu yok” demiştir. Şimdi kime, neye inanacağız?
Yine panik modunda aranan ve sportif sorunları çözmek için göreve getirilen Ujfalusi’nin görev tanımı ve işlevi nedir? G.Saray’ın sorunları sadece sportif değildir; çok ciddi mali sorunları olduğu gibi idari sorunları da vardır. Kulüp UEFA’nın financial fair play tehdidi ile karşı karşıyadır. Arenanın sorunları ortadır. CEO olarak atanan Lutfi Arıboğan belki de ülkede ilişki yönetimini en iyi bilen profesyonellerden biridir. Ama yönetsel bilgisi de kısıtlıdır. Öyle olmasa CEO’nun normalde altında çalışması gereken ama CEO ile koordineli çalışacak diye tanıtılan Genel Koordinatör Faruk Işık’ın kulüpte ne işi vardır.
Başkana naçizane tavsiyem panik modundan acilen çıkması ve bütün baskıları göğüsleyerek gerçek sportif kurumsallaşmaya sıkı sıkıya bağlanmasıdır. Ve tabii ki tüm pozisyonlar için kulübün kurumsallaşma iradesini ve stratejik planını içselleştirmiş doğru vasıflara sahip profesyonelleri atamalıdır. Kaybedilen 2013-2014 sezonu olsun, kulübün geleceği değil.
G.Saray’a Ne Oldu?
Yazarın Son Yazıları
Hakem lobisi
Kardiac Kids
Yeter artık
Geçen haftadan
Çin işi
Pandora’nın kutusu
Bournemouth ve Altınordu
Neler Öğrendik
Ak Saçlı Adam
Neden F.Bahçe?
Basit ve Ucuz Model!
Evrensel Değil Yerel
Tomografi Raporu - 2
Duran Toplar
Hak Etmiyoruz
Karabük Stadı’na İnanamadım
Busacca ve Sonrası (2)
Busacca Sonrası
Türkiye Neden Şampiyon Olamaz?
Almanya Neden Şampiyon Oldu?
Futbolun Yolu Bir
Hakemler ve Dünya Kupası (2)
Dünya Kupası ve Hakemler (1)
Hatalarım
Kamu ve Spor
Hızlı, Kolay ve Yanlış Çözüm
Geçen Hafta
Dost Acı Söyler (2)
Dost Acı Söyler
Rakamlar Doğruyu Söyler
Haydi Hocam…
Futbol Yalnızca Futbol Değildir
Siyah, Beyaz, Gri ve Eyyam
G.Saray’a Ne Oldu?
Haydi Kızlar Spora
Bir Kara Gün Daha…
Bumerang
TPFK
Korumacılık ve Komplo Teorisi
Tesis Sorunu