Ahmet Güvener

Neler Öğrendik

14 Nisan 2015 Salı

İnsanlar ve toplumlar yaşanan tecrübeler karşısında gelişirler. Bireylerin bazıları öğrendiklerini zihinlerinin bir kenarında tutarlar, bazıları içselleştirir ve bazıları da bu öğrendiklerini kendilerini düzeltmek için bir fırsat görürler. Geçen haftalarda amaçları bambaşka olan iki milli maçı dikkatle izleyenler çok ilginç şeyler öğrenmişlerdir.
Hollanda maçı resmi bir maçtı ve bizim için hayati önem taşıyordu. İşin ilginci bu maç Hollanda için de çok önemliydi. Bakın bu maçtan neler öğrendik. Daha önce başka maçlarda da gördüğümüz gibi, başarılı pas yapıp topun kontrolünüzde kalmasının her zaman size maç kazandırmadığı gerçeğini bir kez daha öğrendik. (Bunun en güzel örneği Şampiyonlar Ligi’nde 2012-13 sezonunda oynanan Celtic-Barcelona maçıdır. Maçı Celtic 2-1 kazanmıştı. O maçta Barcelona’nın 955 pasına karşılık Celtic 166 pas yapmış, maçta topun kontrolü yüzde 89 Barcelona idi.)

Doğru analiz
Daha da önemlisi Fatih Hoca’nın yönettiği milli takımlarımız nerede ise tüm maçlarında çok paslı hücum futbolu oynarken bu maçta topun kontrolünü Hollanda’ya veren, maçı 35 metrelik bir alana sıkıştıran, yine de rakibi kadar pozisyona giren bir görüntü sergiledi. Hollanda’yı doğru analiz ederek maça göre mükemmel olan bu futbol anlayışını 10 günlük bir süre içinde değişik altyapı eğitimlerinden gelen oyuncularımıza öğreterek uygulatan Fatih Hoca’nın neden gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörümüz olduğunu gördük.
Bazı futbolcularımızın bu maça özel alışık oldukları oyun biçiminin dışına çıkabildiklerini öğrendik. Örneğin Burak bize bu maçta sırtı dönük santrafor oynayabileceğini gösterdi. Ve de son dakika golleriyle elde ettiğimiz 2008 zaferini unutup bu maçta son dakikada gol yiyerek 3 puandan olunabileceğini öğrendik.

Ekol yoksa başarı yok
Lüksemburg maçında ise değişik altyapı eğitimlerinden gelen, ortak bir ekolü ve de birlikte oynama alışkanlığı olmayan bir milli takımın nasıl başarısız olabileceğini gördük. Ama bu maçta bize bazı gerçekleri asıl Lüksemburg öğretti. FIFA sıralamasında 136. sıradaki bu ülkenin yetenekleri son derece sınırlı oyunculardan kurulu milli takımının, altyapı eğitimini iyi aldıkları, beraber oynama alışkanlıkları olduğu ve takım disiplinleri son derece üst düzeyde olduğu için nasıl milli takımımıza kök söktürdüklerine tanık olduk ve altyapı eğitiminin önemini bir kez daha öğrendik. Yediğimiz golde o vuruşu yapmak için bir oyuncunun illa Roberto Carlos olması gerekmediğini öğrendik. Ve en önemlisi Fatih Hoca’nın Türk futbolunu altyapı üzerinde ıslah etmesi için planlı uzun yıllara ihtiyacı olduğunu öğrendik.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları