Bir Başka çek... Ve Tweet Çekme Cezası

16 Nisan 2013 Salı

Bizim Bakanlık yetkilileri, John Steinbeck’in “Fareler ve İnsanlar”ını değil de keşke Ömer Hayyam’ın “Rubailer”ini yasaklasaydı!
Ne yazık ki iktidarımız yeterince
“müdebbir” (Dübür ile ilgisi yok. Tedbirli demek) ve basiret sahibi değilmiş!
Olsaydı, rubaileri toplatıldığı için...
İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkememiz de,
“Hayyam tweet’i çeken” Fazıl Say’a 10 ay hapis cezası veremezdi.
Tuhh..
Tam da Barış Dili’ni sökmeye başlamıştık.
Neyse ki, verilmiş sadakamız varmış.
Mehkememiz
“kararı açıklamayı erteledi!”
Karar açıklanmadığına göre…
Dünyaya rezil olmamız da ertelenmiş oldu.
Cümleten geçmiş olsun.
Darısı, yine de...
Silivri’de Balyoz’da rezil olmamaya diyelim!
Ve
Ecevit Hükümeti’nin Mili Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ın verdiği bir başka hapis cezası örneğine geçelim.
Uluğbay, Bursa’da Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin (ÇEK) verdiği Eğitim Ödülü nedeniyle bir konuşma yaptı.
Ege Üniversitesi’nde derslere başı örtülü girmekte ısrar eden bir öğrencinin fotoğrafını çektiği için, 2 yıl 1 ay hapis cezası verilen öğretim üyesini hatırlattı.
Bu örnek zamane yargısının nazarında,
“tweet çekmek” ile “fotoğraf çekmek” arasındaki ceza farkını ortaya koyuyor.
Fazıl Say, dua etsin ki,
“fotoğraflı tweet çekmemiş”..

\n

Bursa’nın Çeki

\n

ABD Başkanı Clinton 1999 yılının sonunda Ankara’ya geldiğinde TBMM’de konuşmuştu.
-
“Önümüzdeki 21. yüzyıl, ‘Sivil Toplum Kuruluşları’nın yüzyılı olacaktır!”
\tNedeni çok açıktı.
Çeşitli zorluklar ve değişik etkilerle hükümetler yeterince demokratik olamıyorlar.
Sivil kuruluşlar siyasi partilerden daha halka dayalı olabiliyorlar.
Av.
Ali Arabacı Bursa Milletvekili idi.
Siyasete zorunlu mesafe girince,
“Amerika’nın sözüne arada bir kulak vermek de gerekir!” diye düşündü.
Özellikle eğitim alanındaki sivil örgütlenme eksiğini de görerek bir grup arkadaşı ile bir kooperatifin kurulmasına öncülük etti.
Kooperatifler, genellikle TOKİ çevresinde oluşturuluyordu.
Çağdaş eğitime öncü ve örnek olacak ve özellikle yetenekli kız çocuklarına burs verecek bir örgütlenme modeli hazırladılar.
Bursa’nın çevre köylerinden belirledikleri kız öğrenciler için
“Kır Çiçekleri de Okusun” adlı bir proje başlattılar.
Yeni öğrenci yurtları yapımı için yardımsever Bursalıların desteği ile başka programlar da yürütüyorlar.
Anadolu geleneğine uygun imece usulü örgütlenmeye, kararlarda eşit oya ve her an denetime her an açık olmaya öncelik veren bu ÇEK, 23 üye ile yola çıktı, şimdilerde 1.600 üyeye ulaştı.
Eğitime 4+’lı formül ile vurulan darbenin en az etki ile atlatılması için çaba harcayan ÇEK’in adresi, 
“www.cagdas.org.tr”

\n

Cami Avlusundan Tonya Semalarına

\n

Günün sorusu:
- Çimento fabrikasını protesto eden Tonya’nın AKP’li Belediye Başkanı ile...
Edirne’de cami avlusunda cebine para konulmasına isyan eden KANSERLİ öğrenci kız arasında ne benzerlik var?
- Benzerlik yığınla!!
- Zıtlık ise tek!

\n

***

\n

Benzerliğin de zıtlığın da başkahramanı “TOKİ’ci” diye de tanınan, Çevre ve Şehirleşme Bakanı Erdoğan Bayraktar.
1 - Zıtlık, çevrecilik ile şehirleşmenin aynı çatı altında birleştirilmesinde.
2 - Kentsel dönüşüm diyerek insanları 30-40 katlı betondan silolara hapsederken,
“çevrecilikten” söz edebilmekte!
3 - Sonra da Başbakan’ın çıkıp, on yıl (İstanbul için yoksa 20 mi?) sonra, yarım yamalak itiraf ettiği üzere insanların ayağını topraktan kesmekte!
4 - Kanserli öğrenci
Dilek Özçelik’in, Sağlık Bakanı dururken Çevre Bakanı’nın karşısına dikilmesi ise çok yerinde!
5 - Çimento fabrikasının yaratabileceği kanser koşulları, Sağlık değil, Çevre Bakanı’nın sorumluluğundadır.
6 - Çevre Bakanı Bayraktar’ın Tonya’da AKP’li Bele
diye Başkanı Ahmet Kurt’a “Bana Tonya ile ilgili dosya getirme, imzalamam!” diye rest çekmesinin gerekçesi ziyadesiyle şayanı hayrettir:
7 -
“Halkın çimento fabrikasına karşı tepkilerini absorbe edemediniz!” diyen Sayın Bakan bu sözleriyle yeni bir kuralı yürürlüğe sokmuş oluyor:
8 -
“Halkın çevresel konulardaki tepkilerine amortisörlük yapmak belediye başkanlarının asli görevidir!”
9 - Bu yeni kural haklı olarak Tonya Belediye Başkanı’nı bunalıma sokuyor.
10 -
“Ben akil insan mıyım yoksa belediye başkanı mı?”
11 - Bakan ise bunalıma giren bu başarılı Belediye Başkanı yüzünden Tonya’da AKP’nin
seçimi kaybedebileceğinden korkmuş olacak ki, iki gün sonra sözünü geri alıyor.
12 - İşte bu arada cami avlusunda kanserli kız ile karşılaşıyor. Çimento ve kanser açmazı yüzünden mi nedir telaşla elini vicdanına değil cüzdanına atıyor.
13 - Vicdan-cüzdan yanlışlığı
“Çimento fabrikasına hayır!” diyen Tonyalıların gözünü açıyor:
14 - Madem,
“Devir vicdan değil cüzdan devri”, bu iktidar, Tonya’da çimento fabrikasına onay verir!

\n

Hapis

\n

Hapse düşmemiş bir insan, devletin ne olduğunu bilemez.

\n

Lev TOLSTOY

\n

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları