Bodrum'da tövbe namazı

23 Temmuz 2015 Perşembe

Adı değişmekle tezeğin kokusu değişmez!
Her pisliği örtme merakı yüzünden, Türkçe açılımı “Irak Şam İslam Devleti” olan IŞİD’i kutulayıp kenara koydular.
Türkiye Devleti’ne de ilham olacağı sevdasıyla IŞİD’in Arapça açılımına yapıştılar:
- Devlet-ül İslamiyye-fil Irak ve’ş Şam!
Her ne halt ise..
Adını değiştirdiler. Olan oldu. Kokusunun değişmediği vahşi ve kanlı bir biçimde ortaya çıktı.

***

IŞİD’e.. DAEŞ..
Esad’a.. “Esed” demenin..
Tam anlamıyla “b.k yemenin Arapçası” olduğunu da dünya âlem görmüş oldu.
Gencecik 31 fidan parça parça!
İmamlar artık faillere ne ad verirse versin, baştakiler ne halt yerse yesin.
Devamını bu müptezel anlayışa ortak olacak parti düşünsün!

***

Şanlıurfa’nın Suruç’unda bunlar olurken..
Muğla’nın Bodrum’unda da Suriye kaynaklı başka görüntüler yaşanıyor.
Çok şükür çok “soft” görüntüler!
Suriyeli “misafirlerin” bebekli -çoluklu- çocuklu Bodrum merkezde sahil boyunca parklarda kurdukları kamplar esnafın şikâyeti üzerine kaldırıldı.
Çevre yerleşim birimlerine, derelik, tepelik, kıyılık yerlere dağıldılar.
Sığınmacı ticareti yapan korsanlarla lastik bot pazarlığı her yerde.
Gün geçmiyor ki, denizden üç beş ceset çıkmasın.
80 dolayında “kaçağı” taşıyan iki ayrı lastik bot İstanköy (Kos) Adası’na yol alırken yakalandı. (Niye yakalıyoruz ki? Bizde 2 milyon var. Birazını da AB üyesi komşumuzun ağırlaması daha hakça olmaz mı? Biri TBMM’de bunu ilgilisine sormalı!)
Sokak aralarında, boş arsalarda sabahlayan Suriyelilerin geceleri yaşadığı en büyük korku, lastik botla denize açılmak ve yakalanmak değil...
Çevredeki lüks otellerin diskolarında patlatılan havai fişeklerin çıkardığı gümbürtülerden çok korkuyorlar.
Uykularından sıçrıyorlar, IŞİD’in peşlerinden geldiğini düşünüyorlar.
Yavaş yavaş işin aslını öğrendiler.
Ama çok şaşırdılar. Bu kez de Türklerin bombayı andıran gürültü ve görüntüler arasında dans edip eğlenmelerine akıl erdirmeye çabalıyorlar.
Bendeniz de, Bodrum Kumbahçe Camisi’nde bir vatandaşın şarja taktığı cep telefonunu çalan Suriyeli’ye verilen cezayı kafaya taktım!..

***

İmam İlyas Üçdağ, Suriyeli hırsızı güvenlik kamerasından tespit etmiş ve daha sonra da onu çarşıda gezerken çalıntı cep telefonuyla bizzat yakalamıştı.
Ama hırsızı karakol yerine doğruca camiye götürdü.
Keşif için değil, “ceza vermek” için!
Suriyeli, şeriat uygulanacağını fa lan düşünüp çok korktu.
Ama imam Suriyeli H. E’ye acıdı.
Belki de cep telefonunu geride bıraktığı ailesini aramak için çalmıştı.
Bu nedenle ona en hafif “şeriat hükmünü” uyguladı. Zaten telefonun sahibi de hırsızdan şikâyetçi değildi.
Yine de hırsızlık hırsızlıktı.
Suriyeliye ceza olarak “Tövbe namazı” kıldırmaya karar verdi.
Ve sonra da serbest bıraktı.
Bu bilgiler Doğan Haber Ajansı’ndan Yaşar Anter’den..
Yaşar da bilgileri imam efendiden almış.
Ama en can alıcı soruyu sormayı unutmuş:
Suriyeli abdestli miydi?
Abdestsiz namazın ise günahı kılana değil kıldırana!
Öyle değil mi Diyanet İşleri Başkanımız?

***

Bu olay, kafayı takmayı fazlasıyla hak ediyor.
Bodrum imamı, Sayın Cumhurbaşkanımız ile “meslektaş”!
Ama bundan ziyade 25 yaşında olduğu için kafayı takmayı gerektiriyor
Yani AKP iktidara geldiğinde henüz ilkokul çocuğu..
Belli ki, hırsızı adalete teslim etmek yerine, ona “tövbe namazı cezası” verme eğitimini bu iktidar döneminde aldı.
AKP- CHP ortaklığı artık gün meselesi.
AKP eğer, koalisyon şartını Yüce Divan yerine hırsız bakanlara “tövbe namazı cezası”na bağlarsa, CHP ne yapacak?

***

Son sual:
- Peki, niye DAEŞ?
- “Devlet-ül İslamiyye.. ..” açılımı İmam’ın ağzını sulandırdığı için mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları