Gazetecilik Yapma, Mertlik Yap!

03 Temmuz 2012 Salı

Gazetelerin de namerdivarmış:Başbakan isim de verdi:

Amerikalıların Wall Street Journalı!

Çok şükür, biz kurtardık!diye sevinecektik ki..

Ardından ekledi:

Namerdin izinden gidenler var!

Başbakan, Adan Zye her konuyu, yeniden yapılandırıyor.

Bizzat, şahsen ve bila istisna!

Gazeteciliği de buna çoktan dahil etmişti.

Bu kez de gazeteleri 3e ayırdı:

Mertlik yapanlar...

Namertlik yapanlar...

Namerdin izinden gidenler.

Ardından da Nasrettin Hoca gibi sordu:

Siz kimden yanasınız?

*

Hemen ardından da güvenilir kaynağadayalı haber yapanları lanetledi.

Bu demektir ki..

Kaynağın adını yazmadan artık, hiçbir haber yapılamayacak!”.

Oysa dünyada olduğu gibi..

Ülkemizde de özellikle diplomasi habercililiğinde kaynağın adı çoğu kez açıklanmaz.

Bu mesleki ilke, ülkemizde bile,

Gazeteci haber kaynağını açıklamaya zorlanamaz!diye yasal güvenceye bağlanmıştır. (Başbakan, kendi gazeteci milletvekillerine sorabilir!)

Ama öyle anlaşılıyor ki..

Bu gazetecilik / habercilik pratiği de tarihe karışıyor.

Artık ülkemizde ya Başbakanımızın öngördüğü türde gazeteciolup mertlikyapacak..

Ya da namertolmaya razı olacak!

Yoksa üçüncü bir yola sapıp..

Namerdin izinden gidecek!

*

Artık gazeteciliğin değilse bile..

Mertolmanın tek yolu var:

- Demeç almak... Tırnak açıp tırnak kapatmak... Başbakanı ve bakanları manşete çıkarmak...

*

Yaşasın mertliğin ve gazeteciliğin böylesi!

Diyelim...

Yılmaz Dağdevirenin aktardığı bir iletiyi sunalım:

Napolyon, dirilip yeniden dünyaya gönderilmiş. Önce Beyaz Sarayda akşam yemeğinde ağırlanmış...

Yemekte bir ara Obamaya şöyle dert yanmış:

Sizin elinizdeki silahlar bende olsaydı Waterlooda savaşı kaybetmezdim...

Ardından Rusya ağırlamış kendisini...

Yemekteki sohbette Napolyon, Putine dönmüş:

Sizdeki bu KGB polis teşkilatı bende olsaydı Waterlooda savaşı kaybetmezdimdemiş...

Nihayet Ankaraya da buyur edilmiş.

Başbakanlıktaki yemekte Erdoğanın kulağına eğilmiş:

Mösyö Tayyip sizi kıskanıyorum... Sizdeki bu mükemmel basın bizde olsaydı, benim Waterlooda kaybettiğimi kimse bilemeyecekti...

 

Kokmaz bulaşmaz madde!

 

Özel yetkili mahkemeler (ÖYM)

Adına layık bir Meclis oturumunda

terör mahkemelerioldu.

Arapların bir atasözü var:

ÖYMlerin yetki alanına girmez inşallah:

Tezeğin adı değişmekle kokusu değişmez!

Herhalde...

İktidar, Araplara inat, değiştirmeye yöneldi bile:

Örneğin, Örgütlü olarak ekonomik çıkar sağlamasuçunu

Cebir ve tehdit kullanma koşuluna bağladı!

Böylece kamudaki muhtemel örgütlü yolsuzlukları da kapsam dışında bırakmış oldular.

Yine de minareye kılıfdemeden...

Ağızlardan yel alsın diyelim...

Sözgelimi...

Tövbe tövbe, sayın bir bakan şeytana uyar da ekonomik çıkar sağlamaya yönelirse, bu mahkemelerin kapsamından çıkacak...

Çünkü yeni yasa, cebir ve tehditşartı arıyor.

Tövbe tövbe, bir sayın bakan, yolsuzluk yapacak olursa, ayrıca cebir ve tehdite neden yönelsin ki?

Artık çoğu yüksek makamın kendisi bizatihi cebir ve tehdit!

İki kara leke: 02/07

 

2 Temmuz ateşe verilen 35 yurttaşımızla ilgili kara gündü.

Bu günün siciline bir de Terör Mahkemeleri Yasası eklendi...

2 Temmuzlarda ikinci bir kara ve karanlık günümüz oldu!

İktidar, ilkinin tahribatını onarmaya bir türlü yanaşmadı, yanaşmıyor...

İkincisinin vereceği zararları ise belli ki bizzat yönetecek!

Borçlu adalet

 

Aziz Yıldırım mahkûm oldu.

Ama içeriden alacaklı olarak çıktı.

Hem de ne çıkış!!

Tayyip Beyi bile kıskandıracak coşkulu kalabalıklar onun ve eskisinden daha yüksekte baş tacı edileceğinin kanıtı.

Mahkemeler Türk milletiadına yargılıyor...

Ama milletimiz, herhalde artık hukukun adilolduğuna hiç inanmıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları