Trafikte Ölenlerin Çoğunluğu AKP'li Seçmen!

27 Ocak 2012 Cuma

Ülkemizin pek çok acil sorunu var...

Ne yazık kiAciliyetsırası iktidarın nema önceliğine göre değişiyor.

Sorunların en acili, en can yakıcısı, en can, çok can alanı trafik...

Sayıştay özel olarak TBMM için bir Trafik Güvenliği Raporu hazırlamıştı.

Trafiğin artık yayalar için bile ölüm saçtığını rakamla, belgeyle ortaya koymuştu.

Ama ortaya koyduğuyla kaldı.

Devlette devamlılık vardır! denir durur.

Herhalde TBMM içinde muhalefet partileri de yer aldığı için devlet sayılmaz...

TBMMde devamlılık yoktur.

TBMM Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonunun raporu da bu devamsızlıktan nasibini almıştır.

Çünkü o rapor başbakanı \tgöreve çagırmakta...

Ve bu konuda yaşayı çiğnediğini, görevini ihmal ettiğini ilan etmektedir...

***

Daha önce de yazmıştık.

Şok” “astronomiksayıda ölü ve yaralı beklemeden trafiği her fırsatta yazmayı sürdüreceğiz.

Yasalarımız, trafik güvenliğinde 1 Nolu sorumlu ve yetkili olarak başbakanı ve onun başkanlığındaki Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunu göstermektedir.

Başbakan, bu kurulu yasaya göre Yılda en az 2 kere toplamakla yükümlüdür.

Ama ne hikmetse başbakan bu görevini 1993 yılından beri yerine getirmiyor?

Neden?

Başbakan bir de trafikle mi uğraşsındiyorsa...

2918 sayılı Karayolları Yasasını değiştirip 4 yardımcısından birisiniTrafikten Sorumlu Başbakan Yardımcısıyapmalıdır!

Trafık istisna tanımaz... Rütbe, makam dinlemez.

Hele de...

Başbakanın bir oğlu trafik kazası yaparak değerli bir sanatçının (Sevim Tanürek) ölümüne sebebiyet vermişse...

Başbakan Yardımcısı (B. Arınç) bir oğlunu kazada kaybetmişse...

Birçok yazar ve başyazar gibi...

Trafiği entelektüel veya siyasal derinliktenyoksun bir alan olarak mı görüyor?

Yoksa siyasal nema yönünden yetersiz bir konu olarak mı değerlendiriyor?

Elbet bir de başlıktaki gerçek var.

Hiç değilse bu nedenle trafiğe biraz ilgi!!

Sökülen sözün ardından

Mecliste milletvekilleri iki özdeyişin gölgesinde çalışırlar:

Birincisi Mustafa Kemale aittir: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!

Genel Kurulda gözlerinizi kapatmadığınız ve arkanızı kürsüye dönmediğiniz sürece en hakiki mürşitbu sözdür.

İkinci özdeyiş ise: Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz!

Bu sözün sahibi belli değildir.

TBMM garajının girişindedir.

Garaja mazeretözdeyişini selamlayarak, TBMM Muhafız Taburu Nizamiyesinin önünden girilir.

O söz askere mi söylenmektedir, mebuslara mı?

Sorunun yanıtını...

Bendeniz mazeret beyan etmek gibi olmasın ama...

Gazeteci ve milletvekili olarak kırk yıldır bulmaya çalıştım...

Başaramadım.

***

Askerlikte mazeret yoktur! gerçeğini bedelliler bile bildiğine göre...

O sözün hedefi asker değil, milletvekilleri olmalı idi...

İdi...

Çünkü dün o özdeyiş duvardan söküldü.

Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz! sözünün hakkını ve gereğini asker değil...

İktidar yerine getirmiş oldu...

Ve 90 yıllık TBMM Muhafız Taburuna marş marş çekmeyi başardı.

Böylece Yüce Meclisi yüce yapan gerçeğin yani, Kurtuluş Savaşının karargâhı olmasının tarihi izi de böylece silinmiş oldu.

Daha önce de belirtmiştik:

Muhalefetten hiçbir ses çıkmadı.

Bizce iyi de yaptı:

Hiçbir itiraz, başarısızlığı izah etmeye yeterli olmaz!

AŞK VE EVLİLİK

Aşk ve evlilik konusunda çok acemi olan Kızılderili delikanlılar akıl danışmak üzere kabile reisine başvurur:

Reis, Oturunder ve ağır ağır konuşmaya başlar:

Bizim dilimizde der, İçime kurt düştü!diye bir deyimimiz vardır. Aşk ve evlilik söz konusu olunca, içimize her zaman bir değil, iki kurt düşer. Bu iki kurt sürekli birbiriyle dövüşür, biri ötekini boğmaya kalkar... Kurtlardan biri korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil eder...

Diğeri ise huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı...”

Gençlerden birisi elini merakla kaldırarak sorar:

Peki sonunda hangi kurt kazanır?

Reisin yanıtı tek sözcüktür:

Beslediğin!!

Okuryazarokur

Pulsuz zarf, pullu zarf, faks, e-posta,

Facebook... Derkeeen.

Ortalığı Cumhurbaşkanının da dahil olduğu

Tweetçiler sardı. Bu köşeyi dahil ettiler.

Türkçe

Dilimizin zenginliği - enginliği:

Nela bu?

Bune la?

Nebu la?

Lane bu?

Labu ne?

Kullan-ma

Kullanıldığını bilmeyen herkes âşıktır!

Karin Fişekçi

Müslümanlar

5’e ayrılır.

1) Tam zamanlı Müslüman

2) Cumadan cumaya

3) Ramazandan ramazana

4) Bayramdan bayrama

5) Sadece kalbi temiz olan

 

Anlaşılır

Kadının huyu para yokken...

Erkeğin huyu para çokken...

***

Pompacı, Kurşunsuz mu olsun abideyince Kurşuna gerek yok; sözlerin var ya! dedim, sarıldık ağladık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları