MADRİD - Dünyanın en iyi takımlarından biri ile oynamak böyle bir şey işte. Mücadelede geri kalmazsınız. Kalitenizi ıspatlarcasına güzel işler yaparsınız ama en ufak bir basit hatanızı affetmezler. ‘Los Galacticos’, Raul, Zidane, Figo, Beckham ve Ronaldo gibi yıldızların 2000 - 2006 arası kazandığı ünvandı. Bu kadro onlar kadar yıldız isimler barındırmasa da net bir şekilde Jose Mourinho’nun takımı. Ronaldo bile takımın bir parçası. Ne istediklerini bilerek oynamak sonuca götürüyor onları. Rakibin oynamasına da izin veriyorlar bu arada. Öyle ahım şahım Barça modeli kaybettikleri topu geri kazanmak için fazla çırpınmadan oynayıp rakibi hataya zorlamayı tercih ediyorlar. Galatasaray hiç dağılmadan oynadıysa buna bağlı. Xabi Alonso’nun uzun topları öldürücü adeta. Mesut tutuk ve etkisiz görünmesine rağmen ilk goldeki asisti mükemmeldi. Yanlız 2. gol öncesi Khedira’nın ceza sahası içindeki karambolde topa elle yön vermesi de hakemlerin kaçırdığı net bir penaltıydı. Eboue - Semih ikilisinin basit hataları 2 gol getirdi.

Sneijder’den verim alamayan Fatih hoca Benzema - Ronaldo hava sahasını kapatmak için Gökhan’ı tercih etti ve belki de ilk kez sağbek oynadı. Çünkü kanat hücum yönü etkili olan Eboue’yi de önde kullanmak istedi Fatih hoca. Aslında bu sürpriz değişim tuttu da. Jose hoca da yorulan Benzema’nın yerine Higuain’i alarak hamlesini yaparken sahaya gol istediği mesajını yollamış oldu. Çünkü İstanbul’a rahat gitmek istediğini her fırsatta söylüyordu. Arjantinli de attığı golle işini yapmış oldu. Bu arada Varane’ı hayranlıkla izledim. Adam bir kere de sektirir ne bileyim bir hata yapar be kardeşim. Ama ne gezer. 19 yaşında ama 30 yaş tecrübesine sahip. Khedira’ya gelince, neredeyse hücumda bile Selçuk’a yakın oynadı. Olası her Galatasaray atağında anahtar isim Selçuk olduğu için ona baskıyı kurdu. Peki Melo veya Selçuk aynı işin benzerini niye yapamadılar? Alonso ve Mesut durdurulamaz mıydı? Evet aslında öyleydi. Hangisine gitsen bir diğeri boş kalıyordu. Yani hangi yırtığı yamasan diğer taraf cartlıyordu.

Diyorum ya, Galatasaray çeyrek final oynuyorsa bu mükemmel bir durum. Bırakın maçın skorunu. Buralarda kalıcı olabilmek yukarılara tırmanabilmek için böyle maçlar takımın karnesi olmalıdır. Geleceğe yatırım İstanbul’daki maçı da oynadıktan sonra iyi planlanmalıdır. Gelecek için ‘Değişim şart’.