ABD, AB, NATO ve Türkiye

ABD, AB, NATO ve Türkiye

22.06.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

HDP İzmir il merkezine yapılan ve her yönüyle önceden planlanmış, demokratik seçimleri engelleme amacı taşıyor izlenimi veren silahlı saldırıya yurdun dört bir yanından tepki geldi.

Bütün bu tepkiler bir yana bir tek kişinin tavrının ne olacağı merak ediliyordu. O da Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Cumhurbaşkanı’nın biraz gecikmiş ve gönülsüzce  görünse de saldırıyı kınamasını hafife almamak gerek. Çünkü bugün vasıl olduğumuz noktada Tayyip Bey’in tavrı, devletin iradesinin ne olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla kınama konusundaki tutumu, devletin gerçek iradesinin ne olacağının ipucudur.

Bugünkü politik denklem içinde, iç dinamikler arasında daha başka bir etkileyici unsur yok. Öyle ya! Meclis, iradesini tek egemene terk etmiş, bundan memnun, yazın da süren bir kış uykusu içindedir. Yargı, arada esası etkileyecek bir nitelikte olmayan otonom yuvaları olmakla birlikte tek egemenin iradesi doğrultusunda, baskıya hukuki kılıf giydiren bir iktidar sopası haline gelmiştir. Demokratik gösterilere katılan yurttaşların yeri göğü inleten çığlıkları, bekçisiyle polisiyle kolluk güçlerinin durumunun ne olduğunu açıkça göstermektedir.

Bunlara ek olarak bir de gerçek niteliği tam olarak bilinmeyen milis güçlerini katın ve duruma bakın!

TSK’nin ise egemen gücün mü, devletin mi ordusu olduğu sorusunu sormak bile abes. Medya’ya dokunmak bile gereksiz.

***

Bu durumda, yeni seçimlere salimen varılması konusunda iç dinamikler açısından Tayyip Erdoğan’ın iradesi dışında etkileyici unsur kalmadığından, saldırıyı kınamış olup olmamasının büyük önem taşıdığını belirttikten sonra, kınamanın, gerçekte bir anlam taşımasının ancak halkı derin bir biçimde bölmüş olan ötekileştirici, bölücü, nefret söyleminden ve de eyleminden vazgeçilmesi halinde mümkün olacağını söyleyenlerin saptamalarındaki doğruluk payını da kabul etmek gerek. Üstelik bu bölücü ve birbirine düşürücü söylem ve eylemin devletin bütün erklerini elde tutan güç tarafından kullanıldığı da unutulmamalıdır.

Kısacası, iç dinamikler açısından demokrasiyi koruyabilecek güvencelere sahip olmadığımız aşikârdır.

Bu durumda kalıyor geriye dış dinamikler.

Burada hemen bir noktayı vurgulayayım. Herhangi bir ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de irdelerken, iç dinamiğin esas belirleyici niteliğini yeterince değerlendirmeyip dış dinamiklerin etkilerini abartmak yanıltıcıdır.

Ama bugünkü konjonktürde AKP’nin politikasında, dış dinamiklerin etkileri de yabana atılamaz.

Son günlerde, Erdoğan-Biden görüşmesi, ABD Başkanı’nın AB liderleriyle gerçekleştirdiği zirve temasları ve NATO toplantılarıyla açıklamaları, ABD’nin yeni Başkanı ile AB ve NATO’nun ilişkilerinin belirlenmesinde, demokrasi, insan hakları, şeffaf toplum, özgür basın kavramlarının öncelikli bir yere sahip olacağını gösteriyor.

Bu durumda, Tayyip Bey’in, önümüzdeki dönemde sözü geçen kurum ve kuruluşlarla temaslarında üzerinde demokratik bir baskı hissedeceğini söylemek mümkün müdür?

***

Bu sorudan önce belki de “Böyle bir baskıyla karşılaşma halinde nasıl davranmak gerekir” sorusunu yanıtlamalıyız.

Ulusal bağımsızlığın, artık kimseye “ister asarım, ister keserim, sana ne!” demek yetkisini vermediği, milli iradenin evrensel ölçütlerini çiğneyerek zulmü meşrulaştırma gücü kalmadığı bir dönemde, güya antiemperyalist gerekçelerle demokrasi çağrılarına karşı çıkmak mümkün değildir.

Bununla birlikte Biden’ın, ABD’nin, AB’nin veya NATO’nun Erdoğan’dan Türk halkı için demokrasi talep etmelerini beklemek de saflıktır.

Dışarıdan hediye demokrasi yoktur. Ancak demokratik savaşıma evrensel destek bir anlam taşır.    

Boşluğa sallanan “Kimse yok mu?” feryatları yararsızdır.           

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023