Baskı geldi cihane virüs bahane

11 Aralık 2020 Cuma

Çok garip bir durumdayız. Toplumun özgürlükler ve demokrasi konusunda duyarlılığı ile bilinen birçok kesimi korona salgınına karşı daha kapsamlı yasaklar istiyor, hatta bu konuda yalvarıyor, dayatmacılığıyla maruf iktidar da yasaklardan kaçınıyor.

Doğrusu pek sık rastlanan bir görüntü değil.

Covid-19 salgınına karşı etkin mücadele yürütemeyen Türkiye’nin, yeterli önlemlerin alınamaması, kararlaştırılan yetersiz önlemlerin de uygulanamaması yüzünden durumu çok vahim.

AKP’nin, uzun süredir felakete dönüşmesi beklenen talan ve yağma ekonomisinin etkilerinin kriz olarak karşımıza çıktığı zaman ile pandeminin üst üste gelmesi, salgının toplumda daha büyük tepki birikimleri oluşturmasına yol açtı. Kara gün akçası olmayan kasası tamtakır, umarsız AKP, Covid-19 konusunda alınması gereken önlemleri bilse de talan kurbanı toplumun tepkisinden korktuğundan zorlayıcı önlemlerden kaçınıyor.

***

Ama AKP’nin, açmazının ürünü olan umarsızlığı kimseyi kandırmasın!

İktidar kendi yağma ve talan ekonomisinin devası olduğu ileri sürülen acı reçeteyi yuttururken, kendi totaliter yapısına uyan yöntemleri çokça kullanacak; topluma, salgınla ilgisi olmayan, kendi saplantısının ürünü yasaklarını dayatacaktır.

Nitekim, kendi ekonomik politikasının bir sonucu olan büyük bunalımı pandemiye bağlamaya çalışan gerçekdışı açıklamaları son zamanlarda iyice artırmış olan iktidar, son olarak hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamalarına bir de kendi gönlünden kopan alkollü içki satış yasağını da ekleyivermiştir.

Bu yasaklama AKP’nin totaliter yapısının doğal sonucudur.

Topluma kendi siyasal ve ekonomik çıkarları doğrultusundaki sultasını kabul ettirmeyi amaçlayan, dediğim dedik otoriter rejimler siyasal baskılarının yanı sıra genelde, kişiye özel bir özel yaşam alanı bırakırlar. O kişinin, iktidarın otoritesini tartışma konusu etmediği sürece lütuf olarak dokunulmayan özel özgürlük alanıdır.

***

Buna karşılık bireyden yalnızca siyasal alanda kendisine boyun eğmesini istemekle yetinmeyen, onun nasıl giyinmesi, nasıl düşünmesi, özel yaşamında nasıl davranması gerektiğini egemen gücün belirlediği, bireyin yaşamının beşikten mezara bütün evrelerinde mutlak bir denetim altında tutulduğu bütün totaliter rejimlerde olduğu gibi AKP sultasında da bireye bırakılmış böyle bir özel serbestlik alanı yoktur.

Totaliter rejimler sadece siyasi olarak boyun eğen, kamu yaşamının nasıl olması gerektiğini belirleyen alana karışmayan “uysal” bireyle yetinmez.

O aynı zamanda, hep birbirleri gibi düşünen, hisseden, algılayan, davranan, aynı tornadan çıkmış, bireyliği kaybolmuş yaratıklar ister ve bunu gerçekleştirmek için de yaşamın her alanına ve anına müdahale eder.

Yalnızca otoriter olmanın da ötesinde, kulun yaşamının her anını denetim altında tutmak isteyen totaliter rejimin peşinde olan AKP, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile bunu başarmıştır.

Bu sistem, tarikat ve cemaatlerin sıkı denetimi altında tutulan, imam hatip kadroları ve mezunlarıyla imamlaştırılmış Milli Eğitim’in beslediği tabanda mahalle baskısı ile düzeni sağlar. Mahalle muhtarı, taban ile devlet arasındaki aktarma kayışıdır. Mahalle bekçisi, sistemin kolluk gücünü oluşturur.

Böylesi bir düzen elbetteki yasaklarını dayatırken, buyruklarını pandemiye karşı önlemler çerçevesinde sokuşturma fırsatını kaçırmayacaktır.

Nitekim kaçırmamıştır da. İşte alkollü içki satışı yasağı bu kendi yasaklarını pandemi bahanesiyle topluma sokuşturma eyleminin bir örneğidir.

Arkasından başkalarının da geleceğinden şüpheniz olmasın!

Bol pandemi bahaneli yasaklı günler yakındır. Karşılaşınca, şaşırmayın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları