Değerli Okurlar, Eskiden köşe yazarlarına “fıkra yazarı” derlerdi. Oktay Akbal, elli yıl önce, başından geçen bir olayı şöyle anlatmıştı:
Vergi dairesinde memurun önüne gittim. Uzattığım evrakı aldı, incelemeden önce sordu:
- Ne iş yaparsın?
-Fıkra yazarıyım, dedim.
Yüzü aydınlandı, gülümsedi, sandalyesini şöyle bir geri itti, gözlüklerini alnına kaldırdı ve...
- Hadi dedi, bir fıkra anlatsana!
Ben de bugün sizlere durum ile ilgili fıkralar anlatacağım. Olaylarla bağlantılarını kurmak size kalmış.

***

Bakan
Bir Türk gazeteci Avusturyalı meslektaşına takılmış:
- Çok hoş ülkesiniz vallahi, deniziniz yok ama Denizcilik bakanınız var.
Avusturyalı dudaklarının ucunda bir tebessümle yanıtlamış:
- Ne var ki bunda? Sizde de Adalet bakanı var ya!

***

Medya
Fıkra bu ya Büyük İskender, Sezar ve Napolyon, Stalin döneminde bir 1 Mayıs günü Moskova’nın Kızıl Meydanı’ndaki geçit törenini şeref tribününden izlemekteymişler.
İskender tanklara bakarak, hayranlıkla mırıldanmış:
- Bu savaş arabaları bende de olsaydı, bütün dünyayı fethederdim.
Sezar, füzelere takılmış:
- Bu müthiş oklar ben de olsaydı, tüm dünya ayaklarımın altında olurdu.
O sırada Napolyon bütün bunlara ilgisiz, merakla Pravda ve Iskra gazetelerini inceliyormuş, hayıfla başını sallamış:
- Bu medya bende de olsaydı bütün dünyayı Rusya seferinin bir zafer olduğuna inandırabilirdim.

***

Hangi başkan?
Ülkenin birinde bir adam, çekmiş kafayı, sokakta basmış küfürü:
- Ben hukuku hiçe sayan böyle devlet başkanının.....
Rejimin niteliği gereği, her zaman hazır ve nazır duran polis yapışmış yakasına:
- Sen devlet başkanına küfredersin haa! Yürü karakola!
Adam ayılır gibi olmuş, itiraz etmiş:
- Ben bizimkine değil Hotanto devlet başkanına...
Polis hiç kül yutar mı? Hemen lafı tıkıvermiş ağzına:
- Kes! Ben bunca yıllık polisim, hangi devlet başkanına küfredileceğini bilmez miyim bre nabekâr?!

***

Öldü ama...
Yine Stalin dönemi, yine Sovyetler.
İki parti yöneticisi Kremlin’de karşılaşmışlar, biri sormuş arkadaşına:
- İvanov ne yapıyor ?
- İvanov öldü, demiş beriki İtiraz etmiş bizimki:
- Ne ölmesi yahu, daha gelirken uzaktan gördüm.
Beriki gülerek yanıtlamış:
- Öldü, öldü!.. Ama daha henüz haberi yok.

‘EY’İN ENCAMI
EY Gezi’de gösteri yapanlar!
EY ağaç kesilmesine karşı çıkanlar!
EY madenlerdeki ölümlerin hesabını soranlar!
EY gençler!
EY öğrenciler!
EY aydınlar!
EY işçiler!
EY her türlü göstericiler!
EY avukatlar!
EY barolar!
EY Barolar Birliği Başkanı
EY CHP!
EY Kılıçdaroğlu!
EY İnönü!
EY benden ve başkanlıktan yana olmayan herkes!
EY Anayasa Mahkemesi!
EY Rusya!
EY İsrail!
EY ABD!
EY AB!
EY BM!
EY Putin!
EY Obama!
... Ve sonunda
EYVAAAH!