Kaldırın şunu artık!

Kaldırın şunu artık!

31.08.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ünlü Amerikalı komedyen Bop Hope, 1950’li yıllarda “Haa Türkiye mi? Şu yaşlı Amerikan arabalarının ölmek için gittikleri ülke değil mi?” demişti.

Doğrusu benzetme nefisti. Ölümü bekleyen yaşlı filler misali, birçok eski Amerikan arabasının dar sokaklarını arşınladığı İstanbul’un o zamanki görüntüsünü görüp de saptamaya kahkahayla gülmemek mümkün değildi.

O günlerin Türkiye yollarında, orijinalinin ne marka olduğu belirsiz, her bir parçası ayrı bir firmadan alınma garip arabalar boy gösterirdi.

Bop Hope sağ olmuş olsaydı, bugünlerde de pekâlâ Türkiye hakkında şöyle bir şey söyleyebilirdi:

- Türkler, cumhurbaşkanına hakaret etme dışında ne yaparlar?

Ahmet Necdet Sezer döneminde, 29 kişi hakkında dava açılmış olan 5327 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinden kovuşturulan kişi sayısı Erdoğan döneminde 63 bin 41 kişiye ulaşmış, bunların içinden aralarından biri de çocuk olmak üzere 9 bin 596 kişi hüküm giymiş olduğuna göre, böyle bir soru yadırganmazdı herhalde.

***

Öyle ya, rakamlara bakılırsa Türkler son yıllarda bütün işi gücü bırakıp cumhurbaşkanına hakaret suçu işlemeyi meslek edinmiş olsalar gerek.

Konuyu bir kez daha gündeme taşımamızın nedeni, Anayasa Mahkemesi’nin, Hatay 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Hatay yerel basınında çıkan, iki yazıyla ilgili olarak verdiği mahkûmiyet hükmü ile ilgili kararı ve Cumhuriyet gazetesinin 27 Ağustos günkü sayısında haberleştirdiği iki davadır. Anayasa Mahkemesi’nin sonuçta ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmettiği ve Yargıtay’ın da onadığı Hatay 2. Asliye Ceza Mahkemesi kararında, çok önemli bir noktaya da değinilmektedir. 

AYM kararında, “Gazetecilerin kamuoyunu bilgilendirmeye hatta yönlenledirmeye çalışmaları demokratik toplumda kaçınılmazdır” derken, her eleştiriyi hakaret olarak algılama eğiliminde olan ve kendisinin eleştirilmesini asla kaldıramayan iktidarın demokrasi algısının niteliğini ortaya koymaktadır.

5327 sayılı yasanın 29. maddesi gereğince yürütülen soruşturmaların yol açtığı çarpıklıkların hukukçular tarafından çok eleştirilmesi ve kaldırılmasının istenmesinin nedeni, özellikle bizdeki aslında ne kuş ne de deve olan Cumhurbaşkanlığı kavramı algısıdır. Cumhurbaşkanlığı, hem milletin birlik ve beraberliğinin simgesi olarak partiler üstü bir işleve sahipken hem de yürütmenin, iktidar partisinin başı gibi birbirleriyle bağdaşmaz işlevlere de aynı anda sahip olunca doğal olarak, siyasal eleştirilerin hedefi olmaktadır.

Türkiye’de iktidarın kafası siyasal eleştiri ile hakareti birbirinden ayırabilecek siyasal olgunluğa da sahip olmayınca bu eleştiriler, yandaş yetkililer ve yürütmenin cezalandırma aracı yargı tarafından hakaret olarak nitelendirilmekte ve her önüne gelenin cumhurbaşkanına hakaret etmeye tevessül ettiği gibi bir izlenim doğmaktadır.

***

Sonunda, Cumhuriyet’in 27 Ağustos tarihli haberinde de olduğu gibi garip bir durum çıkmaktadır ortaya. Cumhurbaşkanı dahil Cumhuriyetin kurumlarının saygınlığını korumakla yükümlü olan organ ve merciler, bizzat kendi yanlış algıları sonucunda, bu konuda Cumhuriyetin kurumlarının itibarını zedeleyecek durumların doğmasına yol açmaktadırlar.

5327 sayılı yasanın 29. maddesinin uygulaması bu olgunun tipik bir örneği olarak karşımızda durmaktadır.

İktidarın kafa yapısını, demokrasi algısını kolayca değiştirmek mümkün olamayacağından ve uygulamaların bu yolla düzeltilmesi de söz konusu olamayacağından, maddeyi tamamen değiştirmek tek yol olarak karşımızda durmaktadır.

Evet, kaldırın artık şu 5327 sayılı yasanın 29. maddesini! Boşuna korkmayın! Bir tehlike yok.

Ne yani siz Türklerin işi gücü bırakıp cumhurbaşkanına sövmek için sıraya dizildiğini mi sanıyorsunuz?

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023